14 Nisan 2015 Salı

Tüp mide ameliyatı bir mucize değil! - ARMAĞAN ÇAĞLAYAN - Radikal

 Radikal.com.tr >












Tüp mide ameliyatı bir mucize değil!

Obezite
cerrahisi dalında çalışan Doç. Dr. Halil Coşkun, "Obeziteyi yok etmek
istiyorsanız fast food'u yasaklayın, AVM'leri kapatın" diyor.
Tüp mide ameliyatı bir mucize değil!
Doç.
Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatları yapan bir genel cerrah. Tüp mide
ameliyatı olarak bilinen “obezite cerrahisi”nin bir mucize olmadığını
söyleyen Coşkun, işin ameliyat olmakla bitmediğini belirtiyor. Coşkun
“Ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu
gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde” diyor.


Tüp mide ameliyatı nedir?


Midemizin yaklaşık kapasitesi 1 buçuk-2 litre. Bu ameliyatla yemek
borusu, mide, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağa müdahale ediliyor.
Midenin aşağı bölgesinden başlayıp, yemek borusunun kenarına gelecek
şekilde, midenin içine kalibrasyon tüpü koyuyoruz ki herkeste eşit hacim
olsun. Sonra da kesip dikerek dış parçayı çıkartıyoruz. Midenin
görüntüsü tüpe benzediği için, ismi “tüp mide ameliyatı” olarak
biliniyor. Yoksa ortada bir tüp yok.


Yani 1500-2000 ml büyüklüğündeki bir alan 150-200’e iniyor.


Evet, ciddi anlamda azalıyor. Bununla birlikte yemek yiyiş ve vücuda
giren kalori de azalıyor. Ameliyatın önemli bir etkisi daha var. Mideden
çıkarılan parça, açlık hissini veren hormonun salgılanmasını sağlıyor.
Midenin yüzde 80-85’i devre dışı kalınca, hormon seviyesinde ciddi bir
azalma meydana geliyor ve ameliyattan sonra hastamız kendini tok
hissediyor. Eskiden çok acıkma, “sürekli yemek yeme hissi” varken, şimdi
“az acıkma hissi” var. Bu yüzden hacimsel küçültmenin haricinde,
hormonlar üzerinde de değişiklik oluyor. Bu da diyabet gibi yandaş
hastalıkların azalmasını sağlıyor.


Mide küçültme operasyonları nasıl hayatımıza girdi?


Genel adıyla “Obezite cerrahisi”nden 5 yıl önce de kelepçe vardı ve
aslında hepsi bir bütün. Mide küçültme, kelepçe ve adını son zamanlarda
pek anmasak da fazlaca yapılmış olan “gastrik by pass”, yani mideyi
küçültüp bir de ince bağırsağı yukarı çekmekle oluşan bir sistem. 5-6
farklı ameliyat var. Ama şu an en fazla bilineni mide küçültme. Sadece
bizim ülkemizde değil, dünyada en fazla yapılan ameliyat bu. Yapılan
ameliyatların yüzde 60’ı tüp mide ameliyatı.


Bu ameliyatlar niye bu kadar görünür oldu?


Eskiden de çok yapılırdı. Ben 10 yıl önce Amerika’da çalışırken pek
çok kişiye ameliyat yapılıyordu. Amerika ile Türkiye arasında çok fark
yok. Herkes Amerikan tarzı yaşıyor. Fast food zincirleri, AVM’ler,
hareketsizlik... Geçen sene Dünyada yaklaşık 400 bin ameliyat yapıldı.
Türkiye’de bu sayı 5-6 binde.


Hangi tipteki hastalar ameliyat edilebilir?


Eğer hasta “morbit obezse” ve en az 3 yıldır obezitesi varsa,
hastanın kronik bağımlılığı yoksa, anestezi açısından da bir sorun
yoksa, ameliyat edilebilir. Aynı zamanda vücut kitle indeksi 35’in
üzerinde olan hastalara da bu ameliyatları öneriyoruz. Vücut kitle
endeksi 40’ın üzerindeyse direkt ameliyat... Ama obezitenin 1. aşaması
olan 30-35 aralığında vücut kitle endeksine sahip kişilerde diyabetin
durumuna bakmak gerekiyor. Kaç yıldır diyabeti var, şekeri son üç aydır
ne düzeyde gibi sorular soruyoruz. Bununla ilgili çalışmalar devam
ediyor, ama ben kendi hastalarımda da 35’in altındakilerde ameliyat
önermiyorum.


YANDAŞ HASTALIKLARI ENGELLİYOR


Türkiye’de obezite tehlikeli bir noktada mı?


Çok! Birçok Avrupa ülkesinden daha obez bir ülkeyiz. Toplumumuzun
3’te 2’si fazla kilolu, 3’te 1’i normal. Fazla kilolular normal,
normaller zayıf, obezitenin başındakiler “fazla kilolu ama bir şey
olmaz” şeklinde algılanıyor. Ama tıp diyor ki, fazla kiloluysan yandaş
hastalığın artıyor. Obez isen ciddi problemler seni bekliyor.


Zayıflama sektörü bize “obezite cerrahisini” dayatıyor diyebilir miyiz?


Diyelim ki yılda 10 bin ameliyat yapıyoruz. Türkiye’nin 3’te 1’i
obez, 3’te 1’i de fazla kilolu… Ülke 70 milyon dersek, sektörde 40
milyon gibi bir alan var. Dünya ortalamasına bakıldığında, ameliyat
edilebilecek kişilerin yaklaşık yüzde 1-yüzde 2’sini ameliyat
edebiliyoruz. Türkiye’de ise bu oran çok düşük… O kadar kötü durumda
olan hastalar var ki... Bu hastalar bize daha güzel olmak için
gelmiyorlar. Uyku apnesinden, hiper tansiyondan, diyabete kadar pek çok
sağlık problemleri olduğu için geliyorlar. Bir de işi magazinleştiren ve
suistimal eden bir grup var ama, bu zaten hayatın her alanında var.




5 YIL SONRA ÖLÜM VAKASI KALMAYACAK


Bu ameliyatlarda ölüm riski var mı?


Her ameliyatta olduğu gibi, bunlarda da var. Türkiye’deki ölüm
oranları dünyadakilere oranla bir parça daha yüksek gözükebilir. Bazı
hekimlerin başarı oranları yüksek olabilir ama, yeni başlayan hekimler
var. Adını duymadığınız x hastanesinde de bu ameliyat yapılıyor ve
doktorun bir pratik kazanması lazım. Yani bu bir süreç. Eminim ki bundan
5 yıl sonra ölüm vakalarını duymazsınız.


FİYATLAR 10 BİN-50 BİN LİRA ARASINDA DEĞİŞİYOR


Ameliyatlar pahalı mı?


Evet. Eskiden obezite ameliyatları devlet hastanelerinde ücretsiz
yapılabiliyordu. Ameliyat yaptıranların sayısı artınca, Sağlık Bakanlığı
ve SGK Ocak ayında bu ameliyatları “zorunlu sağlık hizmetinden” çıkardı
ve hastanelerin ameliyatlardan 3 kata kadar ücret alabilmesi kuralını
getirdi. Şimdi ameliyat fiyatları 10 bin liradan 50 bin liraya kadar
değişiyor. Bu biraz hangi hastanede ve hangi doktorda ameliyat
olduğunuza da bağlı.


Türkiye’de sağlık problemleri olmayan insanlar da ameliyat ediliyor mu?


Olabilir, ama bu sayı çok düşüktür. Bu ameliyatla ilgili haberleri ya
insanlar çok kilo verirse, ya da ölürse okuyoruz. Mesela safra
kesesinden, bademcik ameliyatından ölenleri hiç görmüyoruz. Bu daha çok
görsel bir sektör olduğu için bunların haberleri yapılıyor.

MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ


Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı?


Tüp mide ameliyatı için mümkün değil. Ameliyattan bir süre sonra mide
biraz büyüyebilir ama hiçbir zaman eski büyüklüğüne gelmez.


Kilo alınabilir mi peki?


Evet, belli olanlarda kilo alımı oluyor. Hastaları, özellikle
ameliyatın 2. yılında dikkat etmeleri ve kilo almamaları için
uyarıyoruz. O yüzden beslenme uzmanının temel görevi ona yeni beslenme
düzenini öğretmektir. Hastaların ameliyattan önce eğitim alması
gerekiyor. Biz de ameliyattan sonraki ilk 1 ayda hastalarımızı sık sık
kontrol ediyoruz ve gerekirse psikiyatristimize gösteriyoruz.


“PSİKİYATRİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR”


Ameliyat olduktan sonra rahata eriyor mu insan?


‘By pass’ ameliyatı olunca her şey bitmiyor. Alkol tüketmeyeceksin,
sigara içmeyeceksin, yağlı yemeyeceksin. Hayatta her şeye sahip
olamıyoruz. Hem çok zayıf olacağız, hem çok yemek yiyeceğiz, hem mutlu
olacağız, hem de istediğimizi giyeceğiz... Böyle bir dünya yok.


Obez konumuna gelmiş hasta artık tedavi görmek zorundadır. Kilo
almaya başlayan bir insanı eski haline getirmek de bir koruma
yöntemidir. Sağlık Bakanlığı’nın aslında bugün yapmaya çalıştığı
korumadır. Bakanlık yürünmesi için tavsiyede bulunuyor. Obezseniz
yürüyerek kilo veremezsiniz, ama yeni doğan nesli kilo almamak için
koruyabilirsiniz. Morbit obez olan insanın tabii ki diyet yapması lazım.
Ama doktora gözüküp, altta yatan hastalıklara bakıp, doktorunun
kontrolünde bir program ile diyet yapılmalı.


Ameliyat olduktan sonra o yemek yeme isteğini giderememesi, ileride hastada psikiyatrik sorunlara yol açabilir mi?


Ameliyat olan kişide yemek yeme bağımlılığı varsa, ameliyattan sonra
bunun yerine başka bağımlılıklar gelebilir. Bunun oranı yüzde 30-40. Ben
ameliyatla kilo kaybettirebilirim ama kişinin aile ya da iş hayatına
karışamam. Eğer siz daha önce stresten yemek yemişseniz, bu yine
olabilir. Örneğin alkol almayan ya da az alan kişinin alkol düzeyi,
ameliyat sonrasında artabilir. Ya da alışveriş bağımlılığı artabilir.


Yüksek kilolu insanlar yandaş hastalıklarından kurtulup sağlıklı
yaşasın diye ameliyat ediyoruz. Ameliyat olan hastaların yaşam süresi,
ameliyattan sonra uzuyor. Bu yüzden herkese ameliyat yapmıyorum.




“AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE”



Mide küçültme ameliyatları bu yıl bir anda popüler oldu sanki…


Bir akademisyen olarak artık obez cerrahisinin azalmasının mümkün
olmadığını düşünüyorum. Belki bir düzenleme yapılabilir, ya da başka bir
ameliyat yapılmaya başlanacaktır. Ama şunu biliyoruz ki biz diyet,
egzersiz ve ilaç tedavileriyle elde edilen başarı düşük. Obezite
cerrahisiyle sağlanan başarı yüzde 100 değil ama, daha etkili kilo
kaybettirip, daha etkili koruma sağlıyor.


Hasta yakınları çoğu zaman bu ameliyata karşı. Ama hastalar öyle bir
noktadalar ki, artık hızlıca kilo vermek istiyorlar. İnsanoğlu hep bir
medet umuyor ve beklentiye giriyor. Halbuki mucize diyetisyende değil,
aslında insanın kendisinde. Bu ameliyat da bir sihirli değnek değil, bir
araç. Biz bu ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru
yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde.


OBEZİTENİN ÇARESİ: FAST FOOD’U YASAKLAYIN, AVM’LERİ YAPMAYIN


Ünlülerin tüp mide ameliyatı olması Türkiye’de talebi arttırdı mı?


Medyada bilinirliği arttırıyor ama genelde başarılı vakaları görenler
geliyor ameliyat yaptırmaya. Ameliyat sayısıyla beraber başarı da
yükseldi. Herhalde 5 yıl içinde ameliyat yaptıranların sayısı yılda 10
bin-15 bin olabilir. Bu yine de çok yüksek bir sayı değil.


Obezitenin artma sebebi ne?


Geçen gün bir makale okudum; İngiltere obezite konusunda 1980’lere
geri dönmek istiyormuş. Bunun sağlanabilmesi, Sağlık Bakanlığı’nın değil
siyasi otoritenin ciddi anlamda kararlar almasıyla olur. Fast food
zincirlerini yasaklayın, AVM’leri yapmayın.


AVM ile şişmanlık arasındaki ilişki nedir?


Çünkü her işimizi AVM’lerde görüyoruz ve yeterince yürümüyoruz. Artık
çok az yerde Pazar kuruluyor. AVM’ler eskiden daha lüks semtlerdeydi.
Şimdi her yerde…


Televizyonda bazı insanlar diyetle ilgili konuşmalar
yapıyorlar, ancak diyetisyen değiller. Bunlara Sağlık Bakanlığı’nın bir
şey demesi gerekmiyor mu?



Bence demesi gerekiyor. O kişiler yaşam koçluğunu danışmanlık olarak
ele alıyorlar. Bu iş birileri şikâyet etmeden olmuyor. Kilo vermenin
matematiksel bir işlemi var. Aldığınız kaloriden, harcadığınız kaloriyi
çıkarırsınız, sonuç negatifse kilo verirsiniz. Diyetisyen burada onları
uygulatmaya çalışıyor, organize ediyor. Ama danışman adı altında
ortalığa çıkan insanların hiçbir işlevi yok.


AMELİYATTAN ÖNCE TAHLİLLER GEREKİYOR


Tüp mide ameliyatı yaptırmak isteyen hastalar hangi aşamalardan geçiyor?


İndeksiniz 40’ın üzerindeyse, ameliyata tamam diyorum. Kan ve vitamin
tahlillerinizi istiyoruz. Çünkü ameliyat sonrası midenin büyük kısmı
alındığı için ya da emilimle ilgili sıkıntılar yaşandığı için, bazı
vitamin emilimleri azalıyor. Ameliyat sonrası bazı vitaminleri
takviyeleri etmek gerekiyor. O yüzden önceden bilmek gerek. Bunların
dışında karaciğer enzimleriniz, kolesterolünüze, kan şekerinize
bakıyoruz. Mutlaka endoskopi yaptırıyoruz. Çünkü midenin içini görmemiz
lazım. Karaciğerinizin yağlanmasına ve safra kesenize bakıyoruz. Sigara
kullanıyorsanız solunum fonksiyon testi yapıyoruz. Apneniz varsa, gece
nefesiniz kesiliyor veya makine kullanma durumunuz varsa uyku testi
yaptırıyoruz. Apnesi olan hastalar gece oksijen alamıyor. Sabahları
yorgun kalkıyor, işe gittiğinde yorgun oluyor, gündüz uyukluyor... O
yüzden önce bu hastanın oksijenlenmesi lazım. Gerekli olan hastalarda
kardiyoloji istiyoruz. Mutlaka göğüs hastalıklarına gösteriyoruz. Bunlar
artık çok hızlı yapılabiliyor. En fazla 1 buçuk haftada tüm sonuçlar
hazır olabilir. Tüm bu tahlillerden sonra ameliyata alabiliyoruz. Ama
hastayı gördükten sonraki hazırlık sürecim 3-4 haftayı buluyor.



Tüp mide ameliyatı bir mucize değil! - ARMAĞAN ÇAĞLAYAN - Radikal

Hiç yorum yok:

14 Nisan 2015 Salı

Tüp mide ameliyatı bir mucize değil! - ARMAĞAN ÇAĞLAYAN - Radikal

 Radikal.com.tr >












Tüp mide ameliyatı bir mucize değil!

Obezite
cerrahisi dalında çalışan Doç. Dr. Halil Coşkun, "Obeziteyi yok etmek
istiyorsanız fast food'u yasaklayın, AVM'leri kapatın" diyor.
Tüp mide ameliyatı bir mucize değil!
Doç.
Dr. Halil Coşkun, obezite ameliyatları yapan bir genel cerrah. Tüp mide
ameliyatı olarak bilinen “obezite cerrahisi”nin bir mucize olmadığını
söyleyen Coşkun, işin ameliyat olmakla bitmediğini belirtiyor. Coşkun
“Ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru yolu
gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde” diyor.


Tüp mide ameliyatı nedir?


Midemizin yaklaşık kapasitesi 1 buçuk-2 litre. Bu ameliyatla yemek
borusu, mide, 12 parmak bağırsağı ve ince bağırsağa müdahale ediliyor.
Midenin aşağı bölgesinden başlayıp, yemek borusunun kenarına gelecek
şekilde, midenin içine kalibrasyon tüpü koyuyoruz ki herkeste eşit hacim
olsun. Sonra da kesip dikerek dış parçayı çıkartıyoruz. Midenin
görüntüsü tüpe benzediği için, ismi “tüp mide ameliyatı” olarak
biliniyor. Yoksa ortada bir tüp yok.


Yani 1500-2000 ml büyüklüğündeki bir alan 150-200’e iniyor.


Evet, ciddi anlamda azalıyor. Bununla birlikte yemek yiyiş ve vücuda
giren kalori de azalıyor. Ameliyatın önemli bir etkisi daha var. Mideden
çıkarılan parça, açlık hissini veren hormonun salgılanmasını sağlıyor.
Midenin yüzde 80-85’i devre dışı kalınca, hormon seviyesinde ciddi bir
azalma meydana geliyor ve ameliyattan sonra hastamız kendini tok
hissediyor. Eskiden çok acıkma, “sürekli yemek yeme hissi” varken, şimdi
“az acıkma hissi” var. Bu yüzden hacimsel küçültmenin haricinde,
hormonlar üzerinde de değişiklik oluyor. Bu da diyabet gibi yandaş
hastalıkların azalmasını sağlıyor.


Mide küçültme operasyonları nasıl hayatımıza girdi?


Genel adıyla “Obezite cerrahisi”nden 5 yıl önce de kelepçe vardı ve
aslında hepsi bir bütün. Mide küçültme, kelepçe ve adını son zamanlarda
pek anmasak da fazlaca yapılmış olan “gastrik by pass”, yani mideyi
küçültüp bir de ince bağırsağı yukarı çekmekle oluşan bir sistem. 5-6
farklı ameliyat var. Ama şu an en fazla bilineni mide küçültme. Sadece
bizim ülkemizde değil, dünyada en fazla yapılan ameliyat bu. Yapılan
ameliyatların yüzde 60’ı tüp mide ameliyatı.


Bu ameliyatlar niye bu kadar görünür oldu?


Eskiden de çok yapılırdı. Ben 10 yıl önce Amerika’da çalışırken pek
çok kişiye ameliyat yapılıyordu. Amerika ile Türkiye arasında çok fark
yok. Herkes Amerikan tarzı yaşıyor. Fast food zincirleri, AVM’ler,
hareketsizlik... Geçen sene Dünyada yaklaşık 400 bin ameliyat yapıldı.
Türkiye’de bu sayı 5-6 binde.


Hangi tipteki hastalar ameliyat edilebilir?


Eğer hasta “morbit obezse” ve en az 3 yıldır obezitesi varsa,
hastanın kronik bağımlılığı yoksa, anestezi açısından da bir sorun
yoksa, ameliyat edilebilir. Aynı zamanda vücut kitle indeksi 35’in
üzerinde olan hastalara da bu ameliyatları öneriyoruz. Vücut kitle
endeksi 40’ın üzerindeyse direkt ameliyat... Ama obezitenin 1. aşaması
olan 30-35 aralığında vücut kitle endeksine sahip kişilerde diyabetin
durumuna bakmak gerekiyor. Kaç yıldır diyabeti var, şekeri son üç aydır
ne düzeyde gibi sorular soruyoruz. Bununla ilgili çalışmalar devam
ediyor, ama ben kendi hastalarımda da 35’in altındakilerde ameliyat
önermiyorum.


YANDAŞ HASTALIKLARI ENGELLİYOR


Türkiye’de obezite tehlikeli bir noktada mı?


Çok! Birçok Avrupa ülkesinden daha obez bir ülkeyiz. Toplumumuzun
3’te 2’si fazla kilolu, 3’te 1’i normal. Fazla kilolular normal,
normaller zayıf, obezitenin başındakiler “fazla kilolu ama bir şey
olmaz” şeklinde algılanıyor. Ama tıp diyor ki, fazla kiloluysan yandaş
hastalığın artıyor. Obez isen ciddi problemler seni bekliyor.


Zayıflama sektörü bize “obezite cerrahisini” dayatıyor diyebilir miyiz?


Diyelim ki yılda 10 bin ameliyat yapıyoruz. Türkiye’nin 3’te 1’i
obez, 3’te 1’i de fazla kilolu… Ülke 70 milyon dersek, sektörde 40
milyon gibi bir alan var. Dünya ortalamasına bakıldığında, ameliyat
edilebilecek kişilerin yaklaşık yüzde 1-yüzde 2’sini ameliyat
edebiliyoruz. Türkiye’de ise bu oran çok düşük… O kadar kötü durumda
olan hastalar var ki... Bu hastalar bize daha güzel olmak için
gelmiyorlar. Uyku apnesinden, hiper tansiyondan, diyabete kadar pek çok
sağlık problemleri olduğu için geliyorlar. Bir de işi magazinleştiren ve
suistimal eden bir grup var ama, bu zaten hayatın her alanında var.




5 YIL SONRA ÖLÜM VAKASI KALMAYACAK


Bu ameliyatlarda ölüm riski var mı?


Her ameliyatta olduğu gibi, bunlarda da var. Türkiye’deki ölüm
oranları dünyadakilere oranla bir parça daha yüksek gözükebilir. Bazı
hekimlerin başarı oranları yüksek olabilir ama, yeni başlayan hekimler
var. Adını duymadığınız x hastanesinde de bu ameliyat yapılıyor ve
doktorun bir pratik kazanması lazım. Yani bu bir süreç. Eminim ki bundan
5 yıl sonra ölüm vakalarını duymazsınız.


FİYATLAR 10 BİN-50 BİN LİRA ARASINDA DEĞİŞİYOR


Ameliyatlar pahalı mı?


Evet. Eskiden obezite ameliyatları devlet hastanelerinde ücretsiz
yapılabiliyordu. Ameliyat yaptıranların sayısı artınca, Sağlık Bakanlığı
ve SGK Ocak ayında bu ameliyatları “zorunlu sağlık hizmetinden” çıkardı
ve hastanelerin ameliyatlardan 3 kata kadar ücret alabilmesi kuralını
getirdi. Şimdi ameliyat fiyatları 10 bin liradan 50 bin liraya kadar
değişiyor. Bu biraz hangi hastanede ve hangi doktorda ameliyat
olduğunuza da bağlı.


Türkiye’de sağlık problemleri olmayan insanlar da ameliyat ediliyor mu?


Olabilir, ama bu sayı çok düşüktür. Bu ameliyatla ilgili haberleri ya
insanlar çok kilo verirse, ya da ölürse okuyoruz. Mesela safra
kesesinden, bademcik ameliyatından ölenleri hiç görmüyoruz. Bu daha çok
görsel bir sektör olduğu için bunların haberleri yapılıyor.

MİDE ESKİ HALİNE DÖNEMEZ


Küçültülmüş midenin eski haline gelme şansı var mı?


Tüp mide ameliyatı için mümkün değil. Ameliyattan bir süre sonra mide
biraz büyüyebilir ama hiçbir zaman eski büyüklüğüne gelmez.


Kilo alınabilir mi peki?


Evet, belli olanlarda kilo alımı oluyor. Hastaları, özellikle
ameliyatın 2. yılında dikkat etmeleri ve kilo almamaları için
uyarıyoruz. O yüzden beslenme uzmanının temel görevi ona yeni beslenme
düzenini öğretmektir. Hastaların ameliyattan önce eğitim alması
gerekiyor. Biz de ameliyattan sonraki ilk 1 ayda hastalarımızı sık sık
kontrol ediyoruz ve gerekirse psikiyatristimize gösteriyoruz.


“PSİKİYATRİK SORUNLARA YOL AÇABİLİR”


Ameliyat olduktan sonra rahata eriyor mu insan?


‘By pass’ ameliyatı olunca her şey bitmiyor. Alkol tüketmeyeceksin,
sigara içmeyeceksin, yağlı yemeyeceksin. Hayatta her şeye sahip
olamıyoruz. Hem çok zayıf olacağız, hem çok yemek yiyeceğiz, hem mutlu
olacağız, hem de istediğimizi giyeceğiz... Böyle bir dünya yok.


Obez konumuna gelmiş hasta artık tedavi görmek zorundadır. Kilo
almaya başlayan bir insanı eski haline getirmek de bir koruma
yöntemidir. Sağlık Bakanlığı’nın aslında bugün yapmaya çalıştığı
korumadır. Bakanlık yürünmesi için tavsiyede bulunuyor. Obezseniz
yürüyerek kilo veremezsiniz, ama yeni doğan nesli kilo almamak için
koruyabilirsiniz. Morbit obez olan insanın tabii ki diyet yapması lazım.
Ama doktora gözüküp, altta yatan hastalıklara bakıp, doktorunun
kontrolünde bir program ile diyet yapılmalı.


Ameliyat olduktan sonra o yemek yeme isteğini giderememesi, ileride hastada psikiyatrik sorunlara yol açabilir mi?


Ameliyat olan kişide yemek yeme bağımlılığı varsa, ameliyattan sonra
bunun yerine başka bağımlılıklar gelebilir. Bunun oranı yüzde 30-40. Ben
ameliyatla kilo kaybettirebilirim ama kişinin aile ya da iş hayatına
karışamam. Eğer siz daha önce stresten yemek yemişseniz, bu yine
olabilir. Örneğin alkol almayan ya da az alan kişinin alkol düzeyi,
ameliyat sonrasında artabilir. Ya da alışveriş bağımlılığı artabilir.


Yüksek kilolu insanlar yandaş hastalıklarından kurtulup sağlıklı
yaşasın diye ameliyat ediyoruz. Ameliyat olan hastaların yaşam süresi,
ameliyattan sonra uzuyor. Bu yüzden herkese ameliyat yapmıyorum.




“AMELİYAT DEĞİL İNSANIN KENDİSİ BİR MUCİZE”



Mide küçültme ameliyatları bu yıl bir anda popüler oldu sanki…


Bir akademisyen olarak artık obez cerrahisinin azalmasının mümkün
olmadığını düşünüyorum. Belki bir düzenleme yapılabilir, ya da başka bir
ameliyat yapılmaya başlanacaktır. Ama şunu biliyoruz ki biz diyet,
egzersiz ve ilaç tedavileriyle elde edilen başarı düşük. Obezite
cerrahisiyle sağlanan başarı yüzde 100 değil ama, daha etkili kilo
kaybettirip, daha etkili koruma sağlıyor.


Hasta yakınları çoğu zaman bu ameliyata karşı. Ama hastalar öyle bir
noktadalar ki, artık hızlıca kilo vermek istiyorlar. İnsanoğlu hep bir
medet umuyor ve beklentiye giriyor. Halbuki mucize diyetisyende değil,
aslında insanın kendisinde. Bu ameliyat da bir sihirli değnek değil, bir
araç. Biz bu ameliyatla hastalarımıza 0 kilometre araç veriyoruz, doğru
yolu gösteriyoruz. Ama o doğru yoldan gitmek kişinin elinde.


OBEZİTENİN ÇARESİ: FAST FOOD’U YASAKLAYIN, AVM’LERİ YAPMAYIN


Ünlülerin tüp mide ameliyatı olması Türkiye’de talebi arttırdı mı?


Medyada bilinirliği arttırıyor ama genelde başarılı vakaları görenler
geliyor ameliyat yaptırmaya. Ameliyat sayısıyla beraber başarı da
yükseldi. Herhalde 5 yıl içinde ameliyat yaptıranların sayısı yılda 10
bin-15 bin olabilir. Bu yine de çok yüksek bir sayı değil.


Obezitenin artma sebebi ne?


Geçen gün bir makale okudum; İngiltere obezite konusunda 1980’lere
geri dönmek istiyormuş. Bunun sağlanabilmesi, Sağlık Bakanlığı’nın değil
siyasi otoritenin ciddi anlamda kararlar almasıyla olur. Fast food
zincirlerini yasaklayın, AVM’leri yapmayın.


AVM ile şişmanlık arasındaki ilişki nedir?


Çünkü her işimizi AVM’lerde görüyoruz ve yeterince yürümüyoruz. Artık
çok az yerde Pazar kuruluyor. AVM’ler eskiden daha lüks semtlerdeydi.
Şimdi her yerde…


Televizyonda bazı insanlar diyetle ilgili konuşmalar
yapıyorlar, ancak diyetisyen değiller. Bunlara Sağlık Bakanlığı’nın bir
şey demesi gerekmiyor mu?



Bence demesi gerekiyor. O kişiler yaşam koçluğunu danışmanlık olarak
ele alıyorlar. Bu iş birileri şikâyet etmeden olmuyor. Kilo vermenin
matematiksel bir işlemi var. Aldığınız kaloriden, harcadığınız kaloriyi
çıkarırsınız, sonuç negatifse kilo verirsiniz. Diyetisyen burada onları
uygulatmaya çalışıyor, organize ediyor. Ama danışman adı altında
ortalığa çıkan insanların hiçbir işlevi yok.


AMELİYATTAN ÖNCE TAHLİLLER GEREKİYOR


Tüp mide ameliyatı yaptırmak isteyen hastalar hangi aşamalardan geçiyor?


İndeksiniz 40’ın üzerindeyse, ameliyata tamam diyorum. Kan ve vitamin
tahlillerinizi istiyoruz. Çünkü ameliyat sonrası midenin büyük kısmı
alındığı için ya da emilimle ilgili sıkıntılar yaşandığı için, bazı
vitamin emilimleri azalıyor. Ameliyat sonrası bazı vitaminleri
takviyeleri etmek gerekiyor. O yüzden önceden bilmek gerek. Bunların
dışında karaciğer enzimleriniz, kolesterolünüze, kan şekerinize
bakıyoruz. Mutlaka endoskopi yaptırıyoruz. Çünkü midenin içini görmemiz
lazım. Karaciğerinizin yağlanmasına ve safra kesenize bakıyoruz. Sigara
kullanıyorsanız solunum fonksiyon testi yapıyoruz. Apneniz varsa, gece
nefesiniz kesiliyor veya makine kullanma durumunuz varsa uyku testi
yaptırıyoruz. Apnesi olan hastalar gece oksijen alamıyor. Sabahları
yorgun kalkıyor, işe gittiğinde yorgun oluyor, gündüz uyukluyor... O
yüzden önce bu hastanın oksijenlenmesi lazım. Gerekli olan hastalarda
kardiyoloji istiyoruz. Mutlaka göğüs hastalıklarına gösteriyoruz. Bunlar
artık çok hızlı yapılabiliyor. En fazla 1 buçuk haftada tüm sonuçlar
hazır olabilir. Tüm bu tahlillerden sonra ameliyata alabiliyoruz. Ama
hastayı gördükten sonraki hazırlık sürecim 3-4 haftayı buluyor.



Tüp mide ameliyatı bir mucize değil! - ARMAĞAN ÇAĞLAYAN - Radikal

Hiç yorum yok: