26 Kasım 2012 Pazartesi

Haka - Yeni Zelanda'nın 140 yıllık savaş dansı

Haka - YouTube

Yeni Zelanda'nın 140 yıllık savaş dansı
Yeni Zelanda'nın dünya tarafından bilinen en önemli kültür sembollerinden biri olan "Haka Dansı" aynı zamanda savaş dansı olarak biliniyor. Yeni Zelanda'da yaşayan Maori kabilesine özgü bir dans olan Haka ilk kez 1810 yılında ortaya çıktı. Efsaneye göre Kabilenin savaş şeflerinden Te Rauparaha rakip kabilelerden savaşçıların kendisini öldürmek için geldiğini öğrenince kaçmaya başladı. Bir çukura girerek saklandı. Çukurun başında kendisini vücudu kıllarla kaplı bir savaşçı liderin beklediğini gördü. Ancak bu kişi onu öldürmek yerine özgürlüğünü verince Rauparaha da çukurdan çıkarak günümüze kadar değişmeden gelen Haka dansının sözleriyle dans etmeye başladı. Aynı zamanda bu dansla kendisini öldürmek isteyen savaşçılardan intikam almak için de yemin etti. Rauparaha daha sonra bu dansı tüm Maoriler'e öğretti ve girdikleri tüm çatışmalardan önce düşmanlarını korkutmak için kabile üyeleri Haka yapmaya başladı.

Sözleri
Haka dansı edilirken Yeni Zelandalılar şu sözleri kullanıyor:

Ölüm bu, ölüm bu!
Yaşam bu, yaşam bu!
İşte bu kıllı adam ile,
Güneş yeniden doğdu!
Yanyana durun, yanyana!
Zirveye çıkacağız, zirveye.
Güneşin doğduğu yere!

Dansın kareografisi
Dansın kareografisi bir hayli ilginç. Yüze korkutucu bir ifade verip el ve kolları sert şekilde hareket ettirmeye dayanıyor. Önce avuç içi dirseklere vurularak huhhh huhhhh haaaaaaaaaa şeklinde nidalarla izleyenlere dönülüyor sonra yine avuç içi bu sefer kolun üzerine getirilerek huhhh huhh haaaaaaaa nidasıyla vuruluyor.


Ka mate Ka mate
It is death It is death
Ka ora Ka ora
It is life It is life
Ka mate Ka mate
It is death It is death
Ka ora Ka ora
It is life It is life
Tenei Te Tangata Puhuruhuru
This is the hairy man
Nana i tiki mai whakawhiti te ra
Who caused the sun to shine again for me
Upane Upane
Up the ladder Up the ladder
Upane Kaupane
Up to the top
Whiti te ra
The sun shines!

14 Kasım 2012 Çarşamba

Sevgili Öğretmenim NEVİN GÜZELCE yollamış.

Yaş 87 ama....
Aşağıdaki görüş, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e ait...87 yaşında ve görevinin başında. Dergiye verdiği röportajda bakın neler söylüyor:
 -"Yaşımın 87 olması benim için kesinlikle bir sorun değil.
 Hiç kimseyi yaşıyla yargılayamazsınız.
> Yaşlı insanlar genç davranabilir, genç insanlar da eski kafalı olabilir.
> Bence bir kişiyi, kimliğindeki doğum tarihine bakarak değerlendiremezsiniz.
> İnsan için önemli olan vizyonu ve enerjisidir. İnsanı bunlarla
> değerlendirebiliriz."
>
>
> Şimon Peres'le ilgili bu röportaj beni çok etkiledi.
> Geçmişte 80-90 yaşındaki kişilerin neler yaptığını araştırdım.
> Picasso, 90'nda nefis eserler veriyordu.
> Goethe, Dr. Faustus'u 80'unden sonra kaleme aldı.
> Verdi, Otello'yu 73 yaşında, Falstaff'ı 80 yaşında bitirdi.
> Mikelanj, 80'li yaşlarında hala yaratıyordu.
> İngiliz düşünürü Thomas Hobbes, 90'nını geçtikten sonra bile yazdı.
> Peki vücudu ve aklı dik ve dinç tutmanın sırları ne?
> Hayattan kopmamak.
> Öğrenmeyi sürdürmek.
> Her yaşta hedefli olmak.
> Bu konuda ABD'li ünlü komedyon George Corlin'in ilginç önerileri var:
>
> 1. Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın. Yaş, kilo, boy...
>
> 2. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsız negatif insanlara
> yaklaşmayın.
>
> 3. Öğrenmeyi sürdürün. El işleri, bilgisayar, bahçecilik. Beyniniz atıl
> kalmasın. Atıl kafa iblisin tezgahıdır. İblisin adı da, Alzheimer'dir.
>
> 4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın.
>
> 5. Sık sık, uzun uzun ve var gücünüzle gülün.
>
> 6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.
>
> 7. Çevrenizi sevdiklerinizle doldurun. Aileniz, kedi, köpek, kuş, balık,
> müzik, bitkiler... Ne olursa. Eviniz, sığınağınız olsun! Tadını çıkarın!...
>
> 8. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse, üstüne titreyin. Bozuksa,
> düzeltin. Siz kendiniz
> düzeltemiyorsanız, yardım isteyin.
>
> 9. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, ülkenizi ve yabancı
> ülkeleri dolaşın. Ama sakın suçluluk ve pişmanlık duygusuna kapılmayın.
>
> 10. Sevdiğiniz insanlara, onları sevdiğinizi söyleyin. Her fırsatta
> sevdiğinizi hissettirin.
>
> 11. Hiç unutmayın ki yaşam, aldığınız soluklarla değil, soluk kesen
> anlarla ölçülür.

6 Kasım 2012 Salı

Türkiyenin İlk Modern Doğaçlama Tiyatrosu Mahşeri Cümbüş Sahnede

Türkiye'nin İlk Modern Doğaçlama Tiyatro Ekibi Mahşer-i Cümbüş ile Beyin Fırtınası ya da Tiyatro Sporu Hayalhane'de!

  • Türkiye'nin ilk modern doğaçlama ekibi Mahşer-i Cümbüş, televizyonların ardından sahnede!
  • Birbirinden ünlü oyunculardan oluşan ekibi ile Mahşer-i Cümbüş'ü canlı canlı izleme imkanı
  • Beyin Fırtınası'nı ve Tiyatro Sporu'nu keşfetme şansı
  • Burak Satıbol, Yiğit Arı, Ayhan Taş, Dilek Çelebi, Ayça Işıldar, Özlem Türay ve dahası ile keyifli dakikalar!
Bu kez perde bambaşka bir deneyim için aralanıyor. Mahşer-i Cümbüş, tiyatro sporu ile sahnede size keyifli dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor!

Mahşer-i Cümbüş, Türkiye'nin ilk modern doğaçlama ekibi olarak sahnede sizi Beyin Fırtınası ile tanıştırıyor.

Bu ne sadece bir tiyatro, ne de bir spor; bu interaktif, eğlenceli ve doğaçlama bir tiyatro!

Image 1

Mahşer-i Cümbüş

Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, 2001 yılı Mayıs ayında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü öğrencileri tarafından kuruldu.

Aynı yıl Eylül ayında Ankara Tenedos Kafe’de “Tiyatro Sporu” gösterilerine başladı. Mahşer-i Cümbüş 2003 yılının Ağustos ayında İstanbul’a taşınarak faaliyetlerini İstanbul’da sürdürdü. Mahşer-i Cümbüş kurulduğu günden bu yana Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bir çok ilde gösteriler sergiledi ve festivallere katıldı. Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, Doğaçlama Tiyatronun gösteri biçimlerinden biri olan “Tiyatro Sporu”nu Türkiye’de ilk defa seyirci ile buluşturdu.

Kuruluşunun 5. yılında kendi sahnesi " Mahşer-i Cümbüş Hayalhanesi " ni açtı. Ekip bugüne kadar 500'ün üzerinde “Tiyatro Sporu”, 200’ün üzerinde “Beyin Fırtınası” gösterisi yaptı.

Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, bir başka ilke daha imza atarak 2007 yılında Türkiye’nin ilk doğaçlama şov programı “Anında Görüntü Show”u ekranlara taşıdı ve Türk televizyonlarında yepyeni bir dönem başladı.

Image 2
Beyin Fırtınası
İlk kez 2006 yılında Mahşer-i Cümbüş tarafından geliştirilen ve Hayalhane’de oynanan, yarışma mantığına dayanmayan yeni bir gösteri biçimidir. Modern doğaçlama tiyatro’nun tüm türlerinde olduğu gibi, Beyin Fırtınası’nda da seyircinin katılımı oldukça önemlidir.

Çeşitli sayılarda "longform" adı verilen uzun biçim oyunlar yanyana gelir ve tüm oyuncular birlikte oynarlar. Uzun biçim oyunlar, sadece bir anın oynanmadığı, tamamlanmış oyunlardır. Oyuncular, seyirciden alınan yönelimler doğrultusunda öykü, karakter ve temayı ortaya çıkararak tamamlanmış oyunlar sergilerler. Oyuncuların performanslarının dışında, doğaçlama müzik ve ışık da uzun biçim oyunlarda çok etkilidir. Seyirciler tamamlanmış bir öykü seyrederken, farklı mekanları, duygu durumlarını ve karakterlerin etkilerini, oyun sırasında tasarlanan müzik ve ışığın etkisiyle daha da gerçekçi hissederler. Hatta bu etkiyi arttırmak için gerektiğinde oyuncuların sesle yaptıkları efektler de önemli rol oynar.

Tiyatro Sporu

1977’de Alberta, Calgary’de Keith Johnstone tarafından geliştirilen Tiyatro Sporu fikri, hararet yaratan ve seyirci tepkisi çeken profesyonel güreş  müsabakalarında kullanılan tekniklerin Johnstone tarafından gözlemlenmesiyle icat edilmiştir.

Tiyatro Sporu; oyuncuların iki takıma ayrılıp her iki takımın da seyircilerden alınan çıkış noktalarıyla çeşitli “shortform” adı verilen kısa turlar oynayarak birbirleri ile müsabaka etmesi mantığına dayanır. Her turun sonunda takımlara seyirciler tarafından puanlar verilir ve gösterinin sonunda bu puanlar toplanır. Ortaya bir galip ve bir mağlup çıkar ya da her iki takımın da puanları eşitse gösteri beraberlikle sonuçlanır.

Mahşer-i Cümbüş ve diğer Hayalhane gruplarının(Sürç-ü Lisan, Ehl-i Keyf, Ani Etki Ters Tepki, Mevzu Bahis) yaptığı bir Tiyatro Sporu gösterisinde spontane düşünme ve canlandırma, yanılsamayı kırma, kara mizah, ironi gibi unsurlar esastır. Özel bir kostüm olmadan oyuncular gündelik kıyafetleri ile sahnede yer alırlar.  Çıplak sahne oyuncunun ve seyircinin hayal gücü ile şekillenir. Seyirci oyuncudan kopuk, karanlık salonda görünmez silüetler değil oyuncunun her an dokunabildiği, hissettiği ve onun gücünden yararlandığı sahne arkadaşıdır. Tiyatro Sporu gösterisi seyirciyle birlikte bir “oyun” un oluşturulmasını sağlar.

Tiyatro Sporu, bir müsabaka olmasına rağmen, klişelerin ve esprilerin oyunun niteliğini düşüreceği yönünde bir felsefeye sahiptir. Önemli olan karakterleri yaratmak, spontane ve işbirlikçi öykü anlatımıdır. Komiklikler ve espriler öykünün gidişatını bozucu, bunun yanı sıra hem işbirlikçi çalışmayı hem de sahne oluşturmayı engelleyici olarak görülür.

Johnstone tarafından öğretilen diğer bir yöntem ise sahnede ilk önce karakterleri ve arka planı belirleyen bir “ortam” hazırlamaktır. Bu ortam hazırlandığında bazı çatışmalar ve kurnazlıklar(oynamalar) öne sürülmelidir. Bu yönteme göre bir sahne her zaman daralabilecek bir “olasılıklar çemberi”ni içermelidir. “Olasılıklar çemberi”, doğaçlamacıların oyun içinde mantıklı bir şekilde ortaya atabileceği çeşitli öneriler demektir. Bir sahnenin başlangıcında her şey mümkündür fakat birçok öneri oluşturulduğunda ve sahnenin gerçekliği net bir şekilde tanımlandığında olasılıklar çemberi daralır ve doğaçlamacılar önceden kurulmuş olanla tutarsız görünen önerilerde bulunarak olasılıklar çemberinin dışına çıkmamalılardır.

Bir “Tiyatro Sporu”  gösterisi asla tekrar etmez. Her şey o oyuna ve o seyirciye özeldir. Bu sebeple her oyun birbirinden farklıdır.

Mahşer-i Cümbüş

İstiklal caddesi Sadri Alışık Sokak No:24 , Beyoğlu İstanbul
Websitesi


Mahşer-i Cümbüş

İstiklal caddesi Sadri Alışık Sokak No:24
Beyoğlu İstanbul
Websitesi
Mahşer-i Cümbüş, İstanbul, Beyoğlu, İstiklal caddesi Sadri Alışık Sokak No:24 
Mahşer-i Cümbüş

26 Kasım 2012 Pazartesi

Haka - Yeni Zelanda'nın 140 yıllık savaş dansı

Haka - YouTube

Yeni Zelanda'nın 140 yıllık savaş dansı
Yeni Zelanda'nın dünya tarafından bilinen en önemli kültür sembollerinden biri olan "Haka Dansı" aynı zamanda savaş dansı olarak biliniyor. Yeni Zelanda'da yaşayan Maori kabilesine özgü bir dans olan Haka ilk kez 1810 yılında ortaya çıktı. Efsaneye göre Kabilenin savaş şeflerinden Te Rauparaha rakip kabilelerden savaşçıların kendisini öldürmek için geldiğini öğrenince kaçmaya başladı. Bir çukura girerek saklandı. Çukurun başında kendisini vücudu kıllarla kaplı bir savaşçı liderin beklediğini gördü. Ancak bu kişi onu öldürmek yerine özgürlüğünü verince Rauparaha da çukurdan çıkarak günümüze kadar değişmeden gelen Haka dansının sözleriyle dans etmeye başladı. Aynı zamanda bu dansla kendisini öldürmek isteyen savaşçılardan intikam almak için de yemin etti. Rauparaha daha sonra bu dansı tüm Maoriler'e öğretti ve girdikleri tüm çatışmalardan önce düşmanlarını korkutmak için kabile üyeleri Haka yapmaya başladı.

Sözleri
Haka dansı edilirken Yeni Zelandalılar şu sözleri kullanıyor:

Ölüm bu, ölüm bu!
Yaşam bu, yaşam bu!
İşte bu kıllı adam ile,
Güneş yeniden doğdu!
Yanyana durun, yanyana!
Zirveye çıkacağız, zirveye.
Güneşin doğduğu yere!

Dansın kareografisi
Dansın kareografisi bir hayli ilginç. Yüze korkutucu bir ifade verip el ve kolları sert şekilde hareket ettirmeye dayanıyor. Önce avuç içi dirseklere vurularak huhhh huhhhh haaaaaaaaaa şeklinde nidalarla izleyenlere dönülüyor sonra yine avuç içi bu sefer kolun üzerine getirilerek huhhh huhh haaaaaaaa nidasıyla vuruluyor.


Ka mate Ka mate
It is death It is death
Ka ora Ka ora
It is life It is life
Ka mate Ka mate
It is death It is death
Ka ora Ka ora
It is life It is life
Tenei Te Tangata Puhuruhuru
This is the hairy man
Nana i tiki mai whakawhiti te ra
Who caused the sun to shine again for me
Upane Upane
Up the ladder Up the ladder
Upane Kaupane
Up to the top
Whiti te ra
The sun shines!

14 Kasım 2012 Çarşamba

Sevgili Öğretmenim NEVİN GÜZELCE yollamış.

Yaş 87 ama....
Aşağıdaki görüş, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e ait...87 yaşında ve görevinin başında. Dergiye verdiği röportajda bakın neler söylüyor:
 -"Yaşımın 87 olması benim için kesinlikle bir sorun değil.
 Hiç kimseyi yaşıyla yargılayamazsınız.
> Yaşlı insanlar genç davranabilir, genç insanlar da eski kafalı olabilir.
> Bence bir kişiyi, kimliğindeki doğum tarihine bakarak değerlendiremezsiniz.
> İnsan için önemli olan vizyonu ve enerjisidir. İnsanı bunlarla
> değerlendirebiliriz."
>
>
> Şimon Peres'le ilgili bu röportaj beni çok etkiledi.
> Geçmişte 80-90 yaşındaki kişilerin neler yaptığını araştırdım.
> Picasso, 90'nda nefis eserler veriyordu.
> Goethe, Dr. Faustus'u 80'unden sonra kaleme aldı.
> Verdi, Otello'yu 73 yaşında, Falstaff'ı 80 yaşında bitirdi.
> Mikelanj, 80'li yaşlarında hala yaratıyordu.
> İngiliz düşünürü Thomas Hobbes, 90'nını geçtikten sonra bile yazdı.
> Peki vücudu ve aklı dik ve dinç tutmanın sırları ne?
> Hayattan kopmamak.
> Öğrenmeyi sürdürmek.
> Her yaşta hedefli olmak.
> Bu konuda ABD'li ünlü komedyon George Corlin'in ilginç önerileri var:
>
> 1. Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın. Yaş, kilo, boy...
>
> 2. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsız negatif insanlara
> yaklaşmayın.
>
> 3. Öğrenmeyi sürdürün. El işleri, bilgisayar, bahçecilik. Beyniniz atıl
> kalmasın. Atıl kafa iblisin tezgahıdır. İblisin adı da, Alzheimer'dir.
>
> 4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın.
>
> 5. Sık sık, uzun uzun ve var gücünüzle gülün.
>
> 6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.
>
> 7. Çevrenizi sevdiklerinizle doldurun. Aileniz, kedi, köpek, kuş, balık,
> müzik, bitkiler... Ne olursa. Eviniz, sığınağınız olsun! Tadını çıkarın!...
>
> 8. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse, üstüne titreyin. Bozuksa,
> düzeltin. Siz kendiniz
> düzeltemiyorsanız, yardım isteyin.
>
> 9. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, ülkenizi ve yabancı
> ülkeleri dolaşın. Ama sakın suçluluk ve pişmanlık duygusuna kapılmayın.
>
> 10. Sevdiğiniz insanlara, onları sevdiğinizi söyleyin. Her fırsatta
> sevdiğinizi hissettirin.
>
> 11. Hiç unutmayın ki yaşam, aldığınız soluklarla değil, soluk kesen
> anlarla ölçülür.

6 Kasım 2012 Salı

Türkiyenin İlk Modern Doğaçlama Tiyatrosu Mahşeri Cümbüş Sahnede

Türkiye'nin İlk Modern Doğaçlama Tiyatro Ekibi Mahşer-i Cümbüş ile Beyin Fırtınası ya da Tiyatro Sporu Hayalhane'de!

  • Türkiye'nin ilk modern doğaçlama ekibi Mahşer-i Cümbüş, televizyonların ardından sahnede!
  • Birbirinden ünlü oyunculardan oluşan ekibi ile Mahşer-i Cümbüş'ü canlı canlı izleme imkanı
  • Beyin Fırtınası'nı ve Tiyatro Sporu'nu keşfetme şansı
  • Burak Satıbol, Yiğit Arı, Ayhan Taş, Dilek Çelebi, Ayça Işıldar, Özlem Türay ve dahası ile keyifli dakikalar!
Bu kez perde bambaşka bir deneyim için aralanıyor. Mahşer-i Cümbüş, tiyatro sporu ile sahnede size keyifli dakikalar yaşatmaya hazırlanıyor!

Mahşer-i Cümbüş, Türkiye'nin ilk modern doğaçlama ekibi olarak sahnede sizi Beyin Fırtınası ile tanıştırıyor.

Bu ne sadece bir tiyatro, ne de bir spor; bu interaktif, eğlenceli ve doğaçlama bir tiyatro!

Image 1

Mahşer-i Cümbüş

Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, 2001 yılı Mayıs ayında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü öğrencileri tarafından kuruldu.

Aynı yıl Eylül ayında Ankara Tenedos Kafe’de “Tiyatro Sporu” gösterilerine başladı. Mahşer-i Cümbüş 2003 yılının Ağustos ayında İstanbul’a taşınarak faaliyetlerini İstanbul’da sürdürdü. Mahşer-i Cümbüş kurulduğu günden bu yana Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bir çok ilde gösteriler sergiledi ve festivallere katıldı. Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, Doğaçlama Tiyatronun gösteri biçimlerinden biri olan “Tiyatro Sporu”nu Türkiye’de ilk defa seyirci ile buluşturdu.

Kuruluşunun 5. yılında kendi sahnesi " Mahşer-i Cümbüş Hayalhanesi " ni açtı. Ekip bugüne kadar 500'ün üzerinde “Tiyatro Sporu”, 200’ün üzerinde “Beyin Fırtınası” gösterisi yaptı.

Türkiye’de Modern Doğaçlama Tiyatro'nun öncüsü olan Mahşer-i Cümbüş, bir başka ilke daha imza atarak 2007 yılında Türkiye’nin ilk doğaçlama şov programı “Anında Görüntü Show”u ekranlara taşıdı ve Türk televizyonlarında yepyeni bir dönem başladı.

Image 2
Beyin Fırtınası
İlk kez 2006 yılında Mahşer-i Cümbüş tarafından geliştirilen ve Hayalhane’de oynanan, yarışma mantığına dayanmayan yeni bir gösteri biçimidir. Modern doğaçlama tiyatro’nun tüm türlerinde olduğu gibi, Beyin Fırtınası’nda da seyircinin katılımı oldukça önemlidir.

Çeşitli sayılarda "longform" adı verilen uzun biçim oyunlar yanyana gelir ve tüm oyuncular birlikte oynarlar. Uzun biçim oyunlar, sadece bir anın oynanmadığı, tamamlanmış oyunlardır. Oyuncular, seyirciden alınan yönelimler doğrultusunda öykü, karakter ve temayı ortaya çıkararak tamamlanmış oyunlar sergilerler. Oyuncuların performanslarının dışında, doğaçlama müzik ve ışık da uzun biçim oyunlarda çok etkilidir. Seyirciler tamamlanmış bir öykü seyrederken, farklı mekanları, duygu durumlarını ve karakterlerin etkilerini, oyun sırasında tasarlanan müzik ve ışığın etkisiyle daha da gerçekçi hissederler. Hatta bu etkiyi arttırmak için gerektiğinde oyuncuların sesle yaptıkları efektler de önemli rol oynar.

Tiyatro Sporu

1977’de Alberta, Calgary’de Keith Johnstone tarafından geliştirilen Tiyatro Sporu fikri, hararet yaratan ve seyirci tepkisi çeken profesyonel güreş  müsabakalarında kullanılan tekniklerin Johnstone tarafından gözlemlenmesiyle icat edilmiştir.

Tiyatro Sporu; oyuncuların iki takıma ayrılıp her iki takımın da seyircilerden alınan çıkış noktalarıyla çeşitli “shortform” adı verilen kısa turlar oynayarak birbirleri ile müsabaka etmesi mantığına dayanır. Her turun sonunda takımlara seyirciler tarafından puanlar verilir ve gösterinin sonunda bu puanlar toplanır. Ortaya bir galip ve bir mağlup çıkar ya da her iki takımın da puanları eşitse gösteri beraberlikle sonuçlanır.

Mahşer-i Cümbüş ve diğer Hayalhane gruplarının(Sürç-ü Lisan, Ehl-i Keyf, Ani Etki Ters Tepki, Mevzu Bahis) yaptığı bir Tiyatro Sporu gösterisinde spontane düşünme ve canlandırma, yanılsamayı kırma, kara mizah, ironi gibi unsurlar esastır. Özel bir kostüm olmadan oyuncular gündelik kıyafetleri ile sahnede yer alırlar.  Çıplak sahne oyuncunun ve seyircinin hayal gücü ile şekillenir. Seyirci oyuncudan kopuk, karanlık salonda görünmez silüetler değil oyuncunun her an dokunabildiği, hissettiği ve onun gücünden yararlandığı sahne arkadaşıdır. Tiyatro Sporu gösterisi seyirciyle birlikte bir “oyun” un oluşturulmasını sağlar.

Tiyatro Sporu, bir müsabaka olmasına rağmen, klişelerin ve esprilerin oyunun niteliğini düşüreceği yönünde bir felsefeye sahiptir. Önemli olan karakterleri yaratmak, spontane ve işbirlikçi öykü anlatımıdır. Komiklikler ve espriler öykünün gidişatını bozucu, bunun yanı sıra hem işbirlikçi çalışmayı hem de sahne oluşturmayı engelleyici olarak görülür.

Johnstone tarafından öğretilen diğer bir yöntem ise sahnede ilk önce karakterleri ve arka planı belirleyen bir “ortam” hazırlamaktır. Bu ortam hazırlandığında bazı çatışmalar ve kurnazlıklar(oynamalar) öne sürülmelidir. Bu yönteme göre bir sahne her zaman daralabilecek bir “olasılıklar çemberi”ni içermelidir. “Olasılıklar çemberi”, doğaçlamacıların oyun içinde mantıklı bir şekilde ortaya atabileceği çeşitli öneriler demektir. Bir sahnenin başlangıcında her şey mümkündür fakat birçok öneri oluşturulduğunda ve sahnenin gerçekliği net bir şekilde tanımlandığında olasılıklar çemberi daralır ve doğaçlamacılar önceden kurulmuş olanla tutarsız görünen önerilerde bulunarak olasılıklar çemberinin dışına çıkmamalılardır.

Bir “Tiyatro Sporu”  gösterisi asla tekrar etmez. Her şey o oyuna ve o seyirciye özeldir. Bu sebeple her oyun birbirinden farklıdır.

Mahşer-i Cümbüş

İstiklal caddesi Sadri Alışık Sokak No:24 , Beyoğlu İstanbul
Websitesi


Mahşer-i Cümbüş

İstiklal caddesi Sadri Alışık Sokak No:24
Beyoğlu İstanbul
Websitesi
Mahşer-i Cümbüş, İstanbul, Beyoğlu, İstiklal caddesi Sadri Alışık Sokak No:24 
Mahşer-i Cümbüş