24 Ekim 2016 Pazartesi

Süper bir profesyonel mikrofon (yayıncılara , oyunculara, sesçilere, meraklısına)

Razer Seirēn (960TL)

Razer’ın özellikle YouTube ve Twitch oyun yayıncıları için geliştirdiği profesyonel bir oyuncu mikrofonu olan Seirēn, listemizin en pahalısı olarak dikkat çekiyor. Hatta bunun bir de Pro versiyonu var ki ona bakmaya bile gerek yok. Çünkü ses sanatçıları bile bu kadar yüksek fiyatlı mikrofon tercih etmezken 960TL Teknostore fiyatıyla dikkat çeken Razer Seirēn, alanı da pişman etmiyor. Yani, her ne kadar pahalı bir fiyatlandırmaya sahip olsa da Seirēn aldıktan sonra ses konusunda kafanıza takılacak en ufak bir sıkıntı dahi kalmıyor. USB bağlantısıyla kolayca kurulabilen Seirēn, yayıncılıkta favoriniz olabilir.

 https://www.youtube.com/watch?v=e4_enn2t7IM

 

 

 

https://wordpress.com/post/gogobaba.wordpress.com/384

Black Mirror 3. Sezon Değerlendirmesi


Her bölüme gözatarak Black Mirror dizisinin 3. sezonunu ele alıyoruz. Dikkat: ağır spoiler içerir!
Teknoloji gerçekten hayatımızı kolaylaştıran, aklınıza gelebilecek her konuda işimize yarayabilecek bir şey. Hele ki internet dediğimiz olayı da düşünecek olursak günlük yaşantıdan sağlığa, ordudan güvenliğe, kısacası gerçekten tüm hayatımıza işlemiş bir dünyada, teknoloji çağında yaşıyoruz.
Evet, sağlık alanında, eğitim alanında olmak üzere binlerce konuda ihtiyacımızı fazlasıyla yerine getiren bu teknolojiyi muhteşem bir distopya ile işleyen dizi Black Mirror, uzun bir aradan sonra 3. sezonu ile geri döndü. 6 bölümden oluşan bu sezon, bize “teknolojinin arkada bahçesi” ya da “teknolojinin diğer yüzü”nü açık bir şekilde gösteriyor. Her bir bölümünü izlerken “Abi çok abartı olmuş ya” dediğimi hatırlamıyorum. Son 20 yılda gelişen teknolojiyi düşünürsek, bu dizinin ele aldığı her bir konu da gerçekleşmesi olağan, hatta şahsen ihtimali yüksek diye bile düşünüyorum. Yani, üzerinden geçen bilmem kaç yıl sonra nasıl “Back to the Future” filmi gerçek oluyorsa günümüzden bilmem kaç yıl sonra “Black Mirror gerçek oldu” gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Peki, bölüm bölüm ele alacak olursak, Black Mirror bizleri hangi konularda korkutuyor? Teknolojinin hangi yanlarını bizlere gösteriyor? İşte bu işe ilk olarak dizinin tanıtım görselinden başlamak istiyorum. Fakat, geçmeden önce uyarımı yapayım; şu andan itibaren okuyacaklarınız Black Mirror 3. sezondaki her bölüm başta olmak üzere eski bölümlerden de ağır spoiler içerebilir. Eğer diziyi izlemediyseniz bu yazıyı okuduktan sonra dizi size hiçbir keyif vermeyecektir. Bu sebeple sadece 3. sezonu bitirmiş arkadaşların yazıya devam etmesini tavsiye ediyorum.

Black Mirror 3. Sezon


İlk olarak detaylara geçmeden önce bu görseli ele alalım. Black Mirror, yani Kara Ayna dizisinin hep kullandığı ve adında da geçen bir ayna. Ortasından yumruk yemiş gibi kırılmış, ama gülümseyen bir yüz var. Buraya kadar bir şey yok gibi. ancak yukarıda yazılan “Future is Bright” yani karşılığı “Gelecek Parlaktır” gibi bir yazı var. İnanılmaz ince bir gönderme ile bize ustası olduğu hiciv sanatını daha baştan yapıyor.
Evet, teknoloji sayesinde parlak bir geleceğimiz olacak gibi. Hatta bunu şu anda yaşlı dediğimiz insanlar “Bizim zamanımızda hiçbir şey yoktu, siz şanslısınız” diyerek bahsederler ya, gerçekten şanslı mıyız peki? Görünüşe göre evet. Ama Black Mirror’a göre gelecek hiç de parlak olmayacak.
Haydi, gelin bir de bölümleri hatırlayalım;

Bölüm 1: Nosedive - Dibe Vuruş


Bölüm adının tam karşılığı aslında “pike yapmak”. Yani uçakların bir anda dalış pozisyonunda yere çakılacak gibi inmesi. Bu bölüm de tam olarak buydu. Zaten ilk dakikalardan anlıyorsunuz. Instagram’ı temel alan, ama aslında tüm sosyal medya manyaklığına net ve sağlam bir biçimde eleştiriler yapan bir bölüm ile karşılaştık.
Bana kalırsa bu bölüm geleceğe değil, net bir biçimde günümüze bir uyarı. Hali hazırda bu bölüme benzer bir yaşantımız yok mu sizce de? Özellikle yeni arkadaş çevremizi Instagram’daki, Facebook’taki, Twitter’daki paylaşımlarımız etkilemiyor mu? Ya da o meşhur dediğimiz fenomenler (4.5 üzeri yıldızlılar), yani günümüzün ünlülerinin takip listesinde ya da arkadaş çevresinde olmak için sizin de fenomen olmanız gerekmiyor mu? Bir mekana gittiklerinde ücretsiz yeme içme gibi durumlar “Oooo fenomen mekana geldi” gibi durumlardan olmuyor mu? Özellikle Tren gibi “sosyal mekanlar” bu fenomen arkadaşlarımıza önem vermiyor mu?
Peki, Lacie ile Naomi ilişkisine bakalım. Çocukluk arkadaşları olan bu ikilinin hayatı Lacie’nin 4.5 yıldız kapabilmek için, Naomi’nin +4 yıldızlı çevresinde gezme durumları sizce günümüzde yok mu? Ya da şu anda Facebook, Twitter ve Instagram gibi mecralarda “beğenmeme” butonu olsa, bir paylaşımınıza sürekli “beğenmeme” gelse, sizi deli etmez mi? Tıpkı Lacie’yi ettiği gibi.
Günümüzde bile “Sen benim fotoğrafımı niye beğenmedin?” diye kızanlar, “Oha, check-in yaptın ama bizi etiketlemedin mi?” diye bozulanlar dünyasındayız arkadaşlar. Az takipçisi, az yıldızı, az beğenisi var diye sizden uzak duracak yeni bir nesil yolda. Fenomenler dünyasına dönen günümüzde bu ilk bölümden bu tarz bir yaşama yaklaştığımızı bas bas bağırıyor Black Mirror.

Bölüm 2: Playtest - Artırılmış Gerçeklik


Aslında “Test etmek” gibi bir manaya gelen Playtest bölümü, Türkçe olarak “Artırılmış Gerçeklik” adıyla geldi. Ama bu ad bile cuk diye oturuyor.
Günümüz dünyasına çok iyi atıfta bulunan bir diğer bölüm olan Playtest, Sanal Gerçeklik ve AR olarak bildiğimiz Artırılmış Gerçeklik dünyasını gözler önüne seriyor. Artık oynayan değil, oyunun içinde olma vakti geldi. Ama bu bölümde oyunu yaşama dünyasındayız. Şahsen “Oha, Hideo Kojima!” şeklinde tepki verdiğim Shou Saito tarafından geliştirilen ama daha test aşamasındaki oyunu, bir implant sayesinde sinir merkezinizden bilgiler alarak mükemmel bir korku oyunu ortaya çıkarıyor.
Kendi korkularınız ile gerçek gibi yüzleşeceğiniz bir korku oyunu. Hem de öyle sadece böcek, kedi-köpek korkuları gibi korkular değil, kendinizi bildiğiniz andan oyunu oynadığınız ana kadar tüm korkularınızı işleyerek size sunabilen bir oyun. Herhangi bir senaryosu ve bitişi yok. Tamamen size kalan bir sona sahip. Yani sizin yaratıcılığınızdan, en korkunç hayal dünyanızdan beslenen, aklınıza dahi getiremeyeceğiniz korkuları size gösteren bir artırılmış gerçeklik oyunu.
İnsan gerçekten “Neden olmasın böyle bir oyun?” demeden edemiyor. Hatta, manyaklık mıdır nedir anlamadım ama, ben o oyunu oynamak isterdim.

Bölüm 3: Shut Up and Dance - Sus ve Dans Et


Günümüzde de sık sık yaşayan özel videoların sızdırılması gibi gerçekleri yaşamaktayız. Belki de günümüze en yakın olan bu bölümde sanırım bilmediğimiz binlerce kişi “Videon elimizde, dediklerimi yapmazsan internette yayınlarım” gibi şantaja maruz kalmıştır. Ancak burada şantaja maruz kalan birçok insan ile akıl almaz derecede eğlenen bir ya da birden fazla bir ekip var.
Seks kasetleri olanların, çocuk pornosu izleyen pedofilik hayvanların bunu yaparken kaydedildiğini görünce başkaları öğrenmemesi için bir yerden bir yere teslimat yapabilecek, hırsızlık ve hatta adam öldürmeye bile girişecek kadar gözleri dönebildiğini bizlere anlatan bu bölümden sonra özellikle bilgisayarının kamerasını bantlayacak birçok kişi vardır eminim.

Bölüm 4: San Junipero


Bu bölüm de sanırım en fazla ütopik, daha doğrusu distopik olanı. Aslına bakarsanız bu tarz konuları şimdiye kadar birçok filmde işlendi. En son olarak da yine bir distopya örneği olan Transcendence yani Evrim filmini gösterebiliriz.
Gerçekten bu bölümde olduğu gibi tamamen sanal bir dünyada yaşamak mümkün mü? Hani, bulutların üzerinde yaşamak hayali vardır ya, bunun yerine bulut servislerinde yaşama durumu gerçekleşebilir mi? Bu dünyada yeme içme, hatta seks gibi fiziksel aktiviteleri hissetme, gerçek duyguları da hissedebilme gibi bir sanallık.
Ölüm yok, gerçek hayatta yaşlı iseniz orada genceciksiniz. Yaşlanma da yok. İstediğiniz zaman dilimine gidebilirsiniz. 80’ler 90’lar ya da 2000’ler.
Belki de en absürt bölümdü. Ama birçok kişiye de “keşke böyle bir şey olsa” dedirtecektir. Yani, milyonlarca insan ölmek istemiyor. Hatta kimse istemez. İşte, size ölümsüzlüğü vaat eden bir teknoloji burada. Ne dersiniz, böyle bir dünya söz konusu sanal ve artırılmış gerçeklik dünyasının gelişmesi -baya baya gelişmesi- ardından mümkün olabilir mi? Sanırım Playtest bölümü bu bölüme göre daha gerçekçiydi. Ama “keşke” dedirtmiyor da değil.

Bölüm 5: Men Against Fire - Acımadan Öldürmek


Aslında her iki isimlendirme de fazlasıyla uygun. Hatta Türkçe isimlendirme daha da yakışmış. Direkt aklınıza Amerika’yı İsrail’i getirecek olan bu bölümde askeri teknolojiler tavan yapmış. “Maske” denilen bir mekanizma sayesinde sizin ne göreceğinizi, ne duyacağınızı, ne tadabileceğinizi kontrol edilebilen bir sistem olduğunu düşünün. Bu sistemden ise askerler üretiyorsunuz. Hem sizi gerçek manada geliştirebilen, hem de gördüğünüzü gören, uykunuzda göreceğiniz rüyayı bile ayarlayabilen bir sistem.
Aslına bakarsanız bu şey maske değil, tamamen tanrılaşma durumu. Ama teknolojinin kullanılış açısına bakarsak yine mantıklı. “İnsan ırkını, devleti korumak”. Evet, mantıklı. Ama işin aslını sonda görünce acayip sinirlendiriyor. İlk başta “böcek” denilen kişileri gördüğümde “Black Mirror da mı zombi işine girdi.” diye üzülürken sonda ortaya çıkan sonuç ile adeta senaristi ayakta alkışlamak istedim.
Düşük IQ, pedofili, rahatsız edici derece seks düşkünleri, bulaşıcı hastalık sahipleri, dışlayarak “gelişmiş insanoğlu” dünyasının devam etmesi için bu geri kalanları öldürmek gibi bir plan… İnanılmaz derecede sinir bozucu. Ama eminim dünyada bu tarz bir militarist düşünceye katılacak insanlar da olacaktır. Ki zaten buna da atıfta bulunuyor bu bölüm. Gerçekten üzerinde ağır tartışmalar dönebilecek bir bölümden bahsediyoruz. Yani, gerçekten birçok kişinin ölmesini isteyeceği kişiler falan toplanmış gibi bahsedilse de genel hatlarıyla insanlar arasında öldürme yetisi kuvvetli olmaması sebebiyle insan suratını yaratığa çevirerek direkt olarak öldürebilmenizi sağlayan bir teknoloji bu. Korkunç!

Bölüm 6: Hated in the Nation - Sosyal Linç


İki açıdan ele alınması gereken bir bölümdü bu son bölüm. Birincisi tabiki ana konu olan “#DeathTo” etiketi ile gerçekten ölmesini istediğiniz insanları yazıyorsunuz ve her gün 17:30’da günün en fazla #DeathTo etiketini alan kişisi ölüyor. Bu sevmediğiniz bir siyasetçi, nefret ettiğiniz bir adam, suçlu da olabilecekken trolleme kurbanı masum bir insan da olabilir. Böyle bir oyun gerçek hayatta olsa 1-2 gün içinde insanlar çığırından çıkacaktır. Ki olayın sonunda da inanılmaz bir ders veren bölümde tüm #DeathTo etiketiyle insanları ölüme götüren binleri öldüren bir sistem ortaya çıkıyor. Sonuçta bir anda kimin öleceğine karar verme yetisi binlerce insana verilse binlerce insanın ölmesi gerektiğini düşündüğü kişiler ölmeye başlayacak ve bu karar bizim kararımız olacak. Yok canım, kalsın.
Diğer konu ise devlet tarafından desteklenen robotik arı projesi. Ki bu oldukça mümkün. Çünkü günümüzde hali hazırla canlı böcekleri kontrol edilebilecek çipler denenirken, birçok böcek robotlar da mevcut. Hatta askeri alanlarda keşif ve gözcülük için bile kullanılan bu robot böceklerin ilerleyen yıllarda insanoğlunun yaşam döngüsünü korumak amacıyla kullanılabilir. Zaten sorun yaşadığımız noktalarda teknolojiyi kullanarak kapatırken olası bir böcek neslinin tükenmesi -hele ki arı gibi bir böcek ise- engellenmesi amacıyla bu tarz çözümler gelebilir. Zaten tavuklardan yumurta ve ineklerden süt üretimi kontrol edilebilir yapıya geldi. Bal üretimini de bu şekilde kontrol altına tutmak zor olmasa gerek.
Ama bu kadar teknolojik bir hayati gelişmenin tıpkı bu bölümde olduğu gibi hacklenebilitesi de var. Sonuçta internet dünyasında hiçbir şey imkansız değildir. Hatta dünyanın en güvenli sistemi bile tam tersi şekilde hacklenebilir. Yani bu arılar aslında ne kadar yararlı ve yaşamı kurtaran bir proje olsa da işte bu bölümde gözler önüne serildiği gibi katil sürüsü de olabilirler.

Sonuç


Sonuç olarak harika bir 6 bölüm izleyerek günümüz ve gelecek teknolojisini ağır bir dille sorgulayan Black Mirror, “teknoloji güzeldir” ve “teknoloji yararlıdır” algısını yerle bir edebilecek kadar sağlam bir dizi olduğunu bir kere daha gösteriyor.
Ancak The National Anthem (S1B1), Fifteen Million Merits (S1B2) ve White Bear (S2B2) bölümlerine güzel easter egg anları da yapıldığını görmek gülümsetti. Aynı zamanda görünüşe göre tüm bu gördüğümüz olaylar benzer zaman dilimlerinde geçiyor dizi içinde.
Evet, harika bir altı bölüm ve benim dikkatimi çeken, yapmış olduğum çıkarımlar bunlar. Siz ne düşünüyorsunuz? Dikkatinizi çeken farklı bir detay, ya da “şunu da eleştiriyorlar” dediğiniz farklı çıkarımlarınız var mı?

http://www.webtekno.com/teknolojinin-arka-bahcesi-bolum-bolum-black-mirror-3-sezon-degerlendirmesi-h21386.html

Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çocukken hayranı olduğumuz çizgi filmler aslında bilmediğimiz ilginç sonlarla bittiler. Öyle ki bilseydik, çocukken psikolojimiz bozulabilirdi!
İnternet daha günümüzdeki halini almamış ve dijital video içeriklerine denk gelmek pek de mümkün değilken çocukluğumuzun en büyük eğlencesi televizyonun karşısına geçip çizgi film seyretmekti.
Çocukluğumuzda keyifli vakit geçirmemizi sağlayan bu çizgi filmler genellikle toz pembe ilerlese de ne yazık ki çizgi filmlerin sonu hiç de beklediğimiz gibi olmamış. Öyle ki aralarında çocukken izleyeseydik psikolojimize zarar verebilecek sonlar bile var. Öyle ki birçok çizgi filmin sonu müstehcenlik, şiddet ve korku gibi içeriklere sahip olduğu için ülkemizde yayınlanmamış.
İşte hayranı olduğumuz çizgi filmlerin akıl almaz finalleri!

Tom ve Jerry


Hem Tom hem de Jerry iki kızı sevmektedir ancak kızlar Tom ve Jerry’e yüz vermemektedir. Bu durum üzerine aşk acısı çeken Tom ve Jerry, bir tren yoluna oturarak üzgün bir şekilde intihar ederler.

Şeker Kız Candy


Şeker Kız Candy çizgi filminin sonu ise karmaşık Brezilya dizilerini andıracak nitelikte. Candy’nin sevgilisi attan düşüp ölüyor ve Candy bunun üzerine Terry isimli birisiyle birlikte oluyor. Ancak Terry, Candy’i aldatarak başkasıyla evleniyor ve Candy de bu durum üzerine ölen sevgilisinin dayısıyla evleniyor.

Cedric


Sürekli 8 yaşında olan sarışın çocuk Cedric, çizgi filmin sonunda 28 yaşına geliyor ve Chen ile arası bozuluyor. Chen ile arası bozulan Cedric, sarhoş olup Chen’in kapısına dayanıyor ve Chen’e tecavüz ediyor. Bir çocuk içeriğinden yetişkinlere yönelik senaryoya geçen Cedric’in senaristi ise diziyi “8 yaşındaysanız hayat çok güzel ama 28 yaşınıza geldiğinizde işler değişiyor” diyerek bitirmiş. Cedric’in final bölümü müstehcenlik ve olumsuz davranışlar içerdiğinden dolayı Türkiye dahil birçok ülkede yayınlanmamış.

Winnie The Pooh


Bu kadar efkar yeter, araya bir tane de mutlu son sıkıştıralım. Winnie The Pooh çizgi filminin sonunda Piglet ve Winnie dünya evine giriyor. Hayırlı olsun.🙂

Bugs Bunny


Sevimli dişlek tavşanımız Bugs Bunny, artık Duffy Duck’a karşı sabredemiyor ve bir katil oluyor. Çizgi filmin son bölümünde Bugs Bunny, Duffy Duck’ı parçalarına ayırarak göle atıyor. Ancak bu hazin son birçok ülkede çocukların psikolojisini etkilememek adına yayınlanmamış.

Johnny Bravo


Tüm çizgi film boyunca bakımlı bir erkek olan Johnny, en sonunda kızların kendisine ilgi göstermemesinden ve birdaha hiç göstermeyeceğinden yakınarak eşcinsel oluyor. Ne diyelim ki, adının hakkını verememiş.

Sünger Bob


Sevilen çizgi filmin son bölümü ne yazık ki Sünger Bob’un hayatı ve kişiliği kadar renkli değil. Sünger Bob’un son bölümünde Yengeç Restoran’da yangın çıkıyor ve çıkan yangında Sünger Bob ile Patrick hayatını kaybediyor.

Kaptan Tsubasa


Bir türlü bitmeyen saha ile aklımıza kazınan Tsubasa da ender mutlu sonla biten çizgi filmler arasında. Tsubasa, çalıştırdığı takımı üst üste dünya şampiyonu yapıyor ve mezun olduktan sonra Japonya’dan ayrılarak kariyerini Brezilya’da devam ettirme kararı alıyor.

Taş Devri


Listedeki çizgi filmlere göre sonu daha fazla bilinen Taş Devri’nin son bölümünde Barny’nin oğlu Bambam ve Fred’in kızı çakıl evleniyor. Bu evliliğin sonucunda ikiz bebekleri oluyor.

Sylvester ve Tweety


Hikayenin sonunda Sylvester bir kabus görüyor ve uyandığında da Tweety’nin kaybolduğunu düşünüyor. Tweety’nin kaybolmasından endişe duyan Sylvester, Tweety’i bulduğunda ise öpüşüp barışıyorlar.
http://www.webtekno.com/butun-cocuklugumuz-yalanmis-cizgi-filmlerin-hic-bilmedigimiz-akil-almaz-finalleri-h21123.html

https://gogobaba.wordpress.com/2016/10/19/dan-brown-cehennem-kitabinda-bahsedilen-sanat-eserleri-ve-tum-yerler/

16 Ekim 2016 Pazar

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çocukken hayranı olduğumuz çizgi filmler aslında bilmediğimiz ilginç sonlarla bittiler. Öyle ki bilseydik, çocukken psikolojimiz bozulabilirdi!
İnternet daha günümüzdeki halini almamış ve dijital video içeriklerine denk gelmek pek de mümkün değilken çocukluğumuzun en büyük eğlencesi televizyonun karşısına geçip çizgi film seyretmekti.
Çocukluğumuzda keyifli vakit geçirmemizi sağlayan bu çizgi filmler genellikle toz pembe ilerlese de ne yazık ki çizgi filmlerin sonu hiç de beklediğimiz gibi olmamış. Öyle ki aralarında çocukken izleyeseydik psikolojimize zarar verebilecek sonlar bile var. Öyle ki birçok çizgi filmin sonu müstehcenlik, şiddet ve korku gibi içeriklere sahip olduğu için ülkemizde yayınlanmamış.
İşte hayranı olduğumuz çizgi filmlerin akıl almaz finalleri!

Tom ve Jerry


Hem Tom hem de Jerry iki kızı sevmektedir ancak kızlar Tom ve Jerry'e yüz vermemektedir. Bu durum üzerine aşk acısı çeken Tom ve Jerry, bir tren yoluna oturarak üzgün bir şekilde intihar ederler.

Şeker Kız Candy


Şeker Kız Candy çizgi filminin sonu ise karmaşık Brezilya dizilerini andıracak nitelikte. Candy'nin sevgilisi attan düşüp ölüyor ve Candy bunun üzerine Terry isimli birisiyle birlikte oluyor. Ancak Terry, Candy'i aldatarak başkasıyla evleniyor ve Candy de bu durum üzerine ölen sevgilisinin dayısıyla evleniyor.

Cedric


Sürekli 8 yaşında olan sarışın çocuk Cedric, çizgi filmin sonunda 28 yaşına geliyor ve Chen ile arası bozuluyor. Chen ile arası bozulan Cedric, sarhoş olup Chen'in kapısına dayanıyor ve Chen'e tecavüz ediyor. Bir çocuk içeriğinden yetişkinlere yönelik senaryoya geçen Cedric'in senaristi ise diziyi "8 yaşındaysanız hayat çok güzel ama 28 yaşınıza geldiğinizde işler değişiyor" diyerek bitirmiş. Cedric'in final bölümü müstehcenlik ve olumsuz davranışlar içerdiğinden dolayı Türkiye dahil birçok ülkede yayınlanmamış.

Winnie The Pooh


Bu kadar efkar yeter, araya bir tane de mutlu son sıkıştıralım. Winnie The Pooh çizgi filminin sonunda Piglet ve Winnie dünya evine giriyor. Hayırlı olsun. :)

Bugs Bunny


Sevimli dişlek tavşanımız Bugs Bunny, artık Duffy Duck'a karşı sabredemiyor ve bir katil oluyor. Çizgi filmin son bölümünde Bugs Bunny, Duffy Duck'ı parçalarına ayırarak göle atıyor. Ancak bu hazin son birçok ülkede çocukların psikolojisini etkilememek adına yayınlanmamış.

Johnny Bravo


Tüm çizgi film boyunca bakımlı bir erkek olan Johnny, en sonunda kızların kendisine ilgi göstermemesinden ve birdaha hiç göstermeyeceğinden yakınarak eşcinsel oluyor. Ne diyelim ki, adının hakkını verememiş.

Sünger Bob


Sevilen çizgi filmin son bölümü ne yazık ki Sünger Bob'un hayatı ve kişiliği kadar renkli değil. Sünger Bob'un son bölümünde Yengeç Restoran'da yangın çıkıyor ve çıkan yangında Sünger Bob ile Patrick hayatını kaybediyor.

Kaptan Tsubasa


Bir türlü bitmeyen saha ile aklımıza kazınan Tsubasa da ender mutlu sonla biten çizgi filmler arasında. Tsubasa, çalıştırdığı takımı üst üste dünya şampiyonu yapıyor ve mezun olduktan sonra Japonya'dan ayrılarak kariyerini Brezilya'da devam ettirme kararı alıyor.

Taş Devri


Listedeki çizgi filmlere göre sonu daha fazla bilinen Taş Devri'nin son bölümünde Barny'nin oğlu Bambam ve Fred'in kızı çakıl evleniyor. Bu evliliğin sonucunda ikiz bebekleri oluyor.

Sylvester ve Tweety


Hikayenin sonunda Sylvester bir kabus görüyor ve uyandığında da Tweety'nin kaybolduğunu düşünüyor. Tweety'nin kaybolmasından endişe duyan Sylvester, Tweety'i bulduğunda ise öpüşüp barışıyorlar.

http://www.webtekno.com/butun-cocuklugumuz-yalanmis-cizgi-filmlerin-hic-bilmedigimiz-akil-almaz-finalleri-h21123.html

11 Ekim 2016 Salı

Metin Yazarı Art Director ve Yazılımcı Arasındaki Farklar

Metin yazarı. art direktor ve yazılımcılar arasındaki farklara göz atalım.


Dijital ajanslarda geliştirilen projeler her ne kadar bir ekip işi
olsa da herkesin üstüne düşen ayrı bir görev vardır. Bir proje üzerinde
çalışan metin yazarı, art direktör ve yazılımcılar birçok noktada
birbirlerinden ayrılırlar. Bu alanya yayın yapan bir grup tarafından
hazırlanan aşağıdaki görseller yaşanan bu farklılığı daha eğlenceli bir
şekilde dile getiriyor.


Günün Başında

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-fark-5







Kullanlan Fırça

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-fark9





Birşeyler Karalamaya Başlarken

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-fark





Dosya Biçimi

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-10


        Word dosyası                           Photoshop Dosyası              Python dosyası


Renk Seçimi

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-6





En Sizinir Bozucu Şeyler

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-7





Gerekli Yazılımlar

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-11





Telefonu Kurcalarken

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari





Popüler Kültürü Takip Yerleri

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-3





Sosyal Mecraları

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-2





İş Çıkış Saatleri

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-4



Alıntı TeknoBölge



Metin Yazarı Art Director ve Yazılımcı Arasındaki Farklar



8 Eylül 2016 Perşembe

“Emrah Serbes Hikayesine Hüzünlü Piç Adını Vermeseydi, Bu Hikayenin Adı Kesin Hüzünlü Piç Olurdu.”

- Seni seviyorum dedi mi sana?

- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Benim sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.

- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin, sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.

- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?

- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara'ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.

- Ee, sonra?

- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum tabi. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet.. Ama faydası olmadı tabi.

- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?

- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.

- Yani abi?

- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.

- İyi de abi, ben onu çok seviyorum.

- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte..

Ali LİDAR

16 Haziran 2016 Perşembe

Zonguldak'ta 4112 Yaşında Porsuk Ağacı Bulundu

Zonguldak’ta yeni tespit edilen bir Porsuk ağacı tam 4112 yaşında çıktı ve dünyanın bilinen en yaşlı Porsuk ağacı oldu.
Ağaç ilk olarak Bronz Çağı’nda filizlenmiş.
Zonguldak'ta Bronz Çağ'a tarihlenen Porsuk ağacının (Taxus baccata), Anadolu'nun bilinen en yaşlı ağacı olduğu ortaya çıktı. Ağaç aynı zamanda dünyanın en yaşlı beş ağacı arasına girdi.
Zonguldak’ta bulunan ve Bronz Çağ’a tarihlenen Porsuk ağacı (Taxus baccata).
Zonguldak’ta Bronz Çağ’a tarihlenen Porsuk ağacının (Taxus baccata), Anadolu’nun bilinen en yaşlı ağacı olduğu ortaya çıktı. Ağaç aynı zamanda dünyanın en yaşlı beş ağacı arasına girdi.
4112 yaşındaki Porsuk ağacının tarihlendirilmesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Dr. Ercan Oktan ve Anturia Danışmanlık’tan Dr. Murat Yıldız tarafından yıllık halkaların laboratuvarda incelenmesiyle yapıldı. Yapılan incelemelerde ortaya çıkan sevindirici sonuçlardan biri de ağacın hala oldukça sağlıklı olması ve insanlar tarafından zarar görmediği sürece en az 4.000 yıl daha yaşayabileceği.
Zonguldak'ta 4112 Yaşında Porsuk Ağacı Bulundu
Dünyanın en yaşlı beş ağacından biri olan ağaç, Zonguldak Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Şube Müdürü Sezgin Örmeci tarafından tespit edildi. Örmeci, Arkeofili’ye yaptığı açıklamada bir köylünün kendisine haber verdiğini ve daha sonra bölgede incelemeler yaptıklarını belirtti. Örmeci, ağacın bulunduğu 1500 dekar alanın Tabiat Anıtı olarak ilan edilerek mevcut Gumeli Tabiat Anıtı’na ekleneceğini de duyurdu.
Zonguldak’taki Gumeli Tabiat Anıtı, dünyanın en yaşlı ormanlarından biri olarak kabul ediliyor. İçindeki birçok yaşlı ağacın yanısıra, 1987 ve 1164 yaşlarında iki ağacı barındırıyor.



24 Mayıs 2016 Salı

İFA Senaryo Atölyesi be YÖNETMENLİK Atölye&Klübleri Başlıyor!

İFA Senaryo Atölyesi Çarşamba Günü Başlıyor! - Haberler - Beyazperde



İFA Senaryo Atölyesi Çarşamba Günü Başlıyor!
23 Mayıs 2016 Pazartesi - 14:00


Senaryo öğrencilerine müjde!
İstanbul Film Akademi'nin hazırladığı Senaryo Atölyesi başlıyor! Mehmet İnan ve
Gülengül Altıntaş tarafından verilecek eğitimle yazmayı bir ruh hali ve
günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek, çalışmalara
eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek, film konularına dair
tarihsel bir altyapı oluştumak, senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film
yapım sürecine konumlandırmak, yazarın biçimsel ve teknik konulardan
boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak gibi amaçlar yer alıyor.


Biçimden çok içeriğin önem verildiği atölyede klasik kurallardan
ziyade kişisel gelişime önem verilmekte ayrıca yaratıcı ve eleştirel bir
gelişim, gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın
kendi isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam
sunulmaktadır. Senaryo programı, yaratıcı ve eleştirel bir
gelişim, gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın
kendi isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam
sunmaktadır. Bu eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde
kullanılan klasik kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir.

İFA
olarak, senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik boyutlarını,
hikâyelere farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin çalışma
yöntemlerini analiz ederek öğrenciler yetiştirilmekte. Türkiye’de
ilk ve tek Senaryo Merkezi olan proje senarist ve danışman kadrosuylaa
sektöre senaryo hazırlayıp, kanal ve yapım şirketlerine gönderiyor. Anlaşmalı
olduğu kanal ve yapım şirketleri arasında Kanal D, Star TV, ATV, Fox
TV, Endemol Shine ve BKM gibi Türkiye’nin önde gelen şirketleri var. Ayrıca başarılı olan öğrenciler merkezin kadrosuna katılabiliyorlar.


25 Mayıs'ta başlayacak olan eğitim 12 hafta boyunca
haftada 2 gün olarak devam edecektir. Derlser Pazartesi ve Çarşamba
günleri, 19:30 - 22:30 saatleri arasında olacak. 31 Mayıs Salı başlayacak olan Senaryo Projesi Geliştirme Atölyesi ise 12 hafta boyunca haftada 1 gün 19:30 - 22:30 saatleri arasında olacak.


Detaylı bilgiye www.istanbulfilmakademi.com adresinden ulaşabilirsiniz.






Herkesin bir hikayesi var. Seninki ne?

İstanbul Film Akademi Senaryo Eğitimleri





Senaryo programı, yaratıcı ve
eleştirel bir gelişim, gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve
bir yazarın kendi isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam
sunmaktadır. Bu eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde
kullanılan klasik kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir.
İFA olarak, senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik
boyutlarını, hikâyelere farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin
çalışma yöntemlerini analiz ederek başarıya ulaşacağını düşünmekteyiz.
İFA, sinema ve televizyon için senaryo yazmaya karşı
heyecanı olan, kendi senaryolarını yazmak isteyen ve senaryo
danışmanlarıyla uzun süreli bir ilişki kurmak isteyen yazarlar arıyor.
Programın Amacı
Yazmayı, bir ruh hali ve günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek


Çalışmalara eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek


Film konularına dair tarihsel bir altyapı oluştumak


Senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film yapım sürecine konumlandırmak


Senaryo, yönetmenlik ve yapımcılık arasındaki bağları keşfetmek


Senaryoya, farklı dramaturji geleneklerinden yola çıkarak alternatif yaklaşımlar oluşturmak


Sektördeki profesyoneller ile uzun süreli bir danışmanlık ilişkisi kurmak isteyen senaristleri bulmak


Yazarın biçimsel ve teknik konulardan boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak




Temel Senaryo Atölyesi

24 Saat
  • Teorik Anlatım : Yoğun
  • Uygulama : Az Yoğunlukta
  • Senaryo Projesi Geliştirme : Yok
  • Toplam Ders Saati : 24 Saat
  • Gün : 8 hafta – haftada 1  gün
  • Program Ücreti : 1200 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit
  • Kimler için: Senaryonun temel konularını öğrenip, örnek filmler ve uygulamalarla pekiştirmek isteyenler için

TEMEL SENARYO ATÖLYESİ



Senaryo programı, yaratıcı ve eleştirel bir gelişim,
gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın kendi
isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam sunmaktadır. Bu
eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde kullanılan klasik
kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir. İFA olarak,
senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik boyutlarını, hikâyelere
farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin çalışma yöntemlerini
analiz ederek başarıya ulaşacağını düşünmekteyiz.
İFA, sinema ve televizyon için senaryo yazmaya karşı
heyecanı olan, kendi senaryolarını yazmak isteyen ve senaryo
danışmanlarıyla uzun süreli bir ilişki kurmak isteyen yazarlar arıyor.
Programın Amacı

  •  Yazmayı, bir ruh hali ve günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek

  •  Çalışmalara eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek

  •  Film konularına dair tarihsel bir altyapı oluştumak

  •  Senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film yapım sürecine konumlandırmak

  •  Senaryo, yönetmenlik ve yapımcılık arasındaki bağları keşfetmek

  •  Senaryoya, farklı dramaturji geleneklerinden yola çıkarak alternatif yaklaşımlar oluşturmak

  •  Sektördeki profesyoneller ile uzun süreli bir danışmanlık ilişkisi kurmak isteyen senaristleri bulmak

  •  Yazarın biçimsel ve teknik konulardan boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak

S

Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 18 Mayıs 2016 Çarşamba





Cuma günleri 19:30 – 22:30


Ücret : 1200 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit



Atölye Eğitmeni - Mehmet İnan




Senaryo Yazım Atölyesi

72 Saat
  • Teorik Anlatım : Yoğun
  • Uygulama : Yoğun
  • Senaryo Projesi Geliştirme : Orta yoğunlukta
  • Toplam Ders Saati : 72 Saat
  • Gün : 12 hafta – haftada 2  gün
  • Program Ücreti : 3600 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit
  • Kimler için: Fikir
    aşamasından proje sunumuna kadar senaryo ile ilgili bütün konuları
    öğrenip, uygulamalarını yapıp senaryo projesini geliştirmek isteyenler,
    senaryo gruplarında çalışmak isteyenler için.

SENARYO YAZIM ATÖLYESİ




İstanbul Film Akademi olarak bünyemizde Türkiye’de ilk ve tek SENARYO
MERKEZİ’ni kurarak senarist ve danışman kadromuzla sektöre senaryo
hazırlayıp, kanal ve yapım şirketlerine gönderiyoruz.


Anlaşmalı olduğumuz kanal ve yapım şirketleri arasında Kanal D, Star
TV, ATV, Fox TV, Endemol Shine ve BKM gibi Türkiye’nin önde gelen
şirketleri var.


Atölyelerimize katılan senaristlerin senaryolarını da kanal ve yapım
şirketlerine gönderiyoruz. Ayrıca başarılı olan öğrencilerimiz merkezimizin kadrosuna katılabiliyorlar.


Senaryo programı, yaratıcı ve eleştirel bir gelişim,
gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın kendi
isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam sunmaktadır. Bu
eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde kullanılan klasik
kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir. İFA olarak,
senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik boyutlarını, hikâyelere
farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin çalışma yöntemlerini
analiz ederek başarıya ulaşacağını düşünmekteyiz.
İFA, sinema ve televizyon için senaryo yazmaya karşı
heyecanı olan, kendi senaryolarını yazmak isteyen ve senaryo
danışmanlarıyla uzun süreli bir ilişki kurmak isteyen yazarlar arıyor.
Programın Amacı

  •  Yazmayı, bir ruh hali ve günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek

  •  Çalışmalara eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek

  •  Film konularına dair tarihsel bir altyapı oluştumak

  •  Senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film yapım sürecine konumlandırmak

  •  Senaryo, yönetmenlik ve yapımcılık arasındaki bağları keşfetmek

  •  Senaryoya, farklı dramaturji geleneklerinden yola çıkarak alternatif yaklaşımlar oluşturmak

  •  Sektördeki profesyoneller ile uzun süreli bir danışmanlık ilişkisi kurmak isteyen senaristleri bulmak

  •  Yazarın biçimsel ve teknik konulardan boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak

S

Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 2 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi: 25 Mayıs 2016 Çarşamba


Pazartesi – Çarşamba 19:30 – 22:30


Ücret : 3600 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit




Atölye Eğitmenleri






Senaryo Proje Geliştirme Atölyesi

36 Saat
  • Teorik Anlatım : Orta Yoğunlukta
  • Uygulama : Çok Yoğun
  • Senaryo Projesi Geliştirme : Çok Yoğun
  • Toplam Ders Saati : 36 Saat
  • Gün : 12 hafta – haftada 1  gün
  • Program Ücreti : 3900 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit
  • Kimler için: Senaryo ile ilgili daha önce bir eğtim almış ve var olan senaryosunu geliştirip bitirmek isteyenler için

SENARYO GELİŞTİRME ATÖLYESİ



Senaryo danışmanı eşliğinde
yaratıcı fikrin, filme dönüştürülebilirliğinin değerlendirilmesi, düzenlenmesi
sinopsis, treatman, senaryo yazım aşamalarının  ilerletilmesini
ve projenin tamamlanmasını amaçlayan bir atölyedir.
Senaryo Yazım eğitimini tamamlamış ya da profesyonel
senarist olarak çalışan, senaryolaştırmak istediği bir öyküsü olanlar,
senaryo danışmanlarıyla birlikte, senaryosunu tamamlamak isteyen herkes
için uygundur.
Atölyeye projeyle başvurmak gerekir.
Kontenjan 5 kişi
S

Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 31 Mayıs 2016


Salı 19:30 – 22:30



Atölye Eğitmeni

GÜLENGÜL ALTINTAŞ






Tel : 0212 224 37 62 – 0530 252 95 75


Email : bilgi@istanbulfilmakademi.com


Adres : Emniyetevler mahallesi, Yamaç sokak, No:8 K:2 D:4 – 4.Levent / İstanbul






SENARYO DANIŞMANLIĞI

Kendinize kaç defa
senaryonuzu bu sene bitireceğinizi söylediniz? Fikirleriniz var. Yazmak
için tutkunuz var. Peki satılabilecek bir senaryoyu bitirmenize ne engel
oluyor? Açıkça belirlenmiş bir yazma planınız ve bütün aşamalar boyunca
size yol gösterecek yetenekli bir uzman olmadan başlangıçtan bitişe
geçmeniz zor olabilir. Başarılı olmak için şansınızı yükseltmek
istiyorsanız kendinize senaryo danışmanı edinmeniz bir artıdır.
Senaryonuzu yollamadan önce sektördeki profesyonellerin nasıl yanıt
vereceklerini öğrenin. Bu alanda başarılı olmak için, sektör
yöneticilerinin nasıl düşündüklerini anlamak faydalı olacaktır. Senaryo
Danışmanlığı Hizmetlerimizden faydalanarak senaryonuzu nasıl
geliştirebileceğinizi öğrenebilirsiniz.







SENARYO DANIŞMANLIĞI NEDİR?

Senaryo danışmanlığı


Bir senaryo danışmanı size kişiselleştirilmiş bir rehberlik sağlar ve
fikrinizin ilk adımından, senaryonuzun son haline kadar gelmenize
yardımcı olur. Ayrıca size özel yazma ihtiyaçlarınıza da yanıt verir.


Size bir yandan senaryonuzun üzerinde çalışma gerektiren kısımlarını
gösteren eleştirel ve yapıcı bir senaryo analizi sunarken bir yandan da
ajansların, yapımcıların, senaryo yarışmalarının, sinema
yatırımcılarının hatta oyuncuların siz daha senaryonuzu yollamadan size
nasıl tepki verebileceklerine dair bir fikir edinmenizi sağlar.



SENARYO DANIŞMANLIĞI NEDEN GEREKLİDİR?
SENARYO DANIŞMANLIĞI KİMLER İÇİNDİR?
SÜREÇ NASIL İŞLER?


HAYATIMIZ SİNEMA MI?

SİNEMADA MİTOLOJİK YAPI, HİKAYE ANLATIMI PRENSİPLERİ VE UYGULANMASI

21.yy’da belirli bir yapı üzerine oturtulan hikâye ile anlatımın
gücünü yalnızca medya sektörü değil, devlet yönetimleri, çok uluslu
şirketler,

serbest girişimcilerde farkına varmıştır. Aynı atalarının dağlarda
ateş başında ya da köylerde, şehirlerde, zengin saraylarda halklarında

ortak bilinç, duygu, akıl oluşturmak ve hayatlarını daha da
anlamlı kılmaları amacıyla anlattıkları masal, mesel, efsane, destanlar
gibi bu

kurum ve kişiler de modern zamanın mitik hikâyelerini bir yapı çerçevesinde kullanmaktadırlar. Yalnızca analitik tarzda hitap

etmenin yeterli olmadığını anlayarak, insanlarla duygusal
bağlar kurabilen, kollektif bilinçaltını etkileyen ve tetikleyen
mitolojik

hikâyelerle çok farklı imgeler oluşturarak, amaçlarını gerçekleştirmek için hedef kitlelerine ulaşmaya, iletişim kurmaya

çalışıyorlar. Buna en güzel örnek, Apple firmasının kurucusu Steve Jobs’ın sinema filmine konu olacak kadar bir efsaneye (mitik

hikâyeye) dönüşmüş hayatıdır. Belirli bir yapı üzerine oturtulan tüm bu hikayeler hayat için

metaforlar oluşturur. Bu hikâyelerde ki tüm kahramanlar ve diğer örnek karakter tiplemelerinin (arketip) eylemleri üzerinden

dinleyiciler, seyirciler kendilerini onlarla özdeşleştirip, onlar
gibi hareket etmeyi ya da etmemeyi öğrenirler. Belirli bir yapısı olan

senaryo üzerine inşa edilen dinledikleri, seyrettikleri
hikâyelerden sonra sanki kahraman kendileriymiş gibi katarsis (duygusal
boşalım)

ya da yeni bir farkındalık hali yaşarlar.


Günümüzde sinema, bir sistematik çerçevede en etkili mitolojik hikâye
üretme, anlatma ve iletme araçlarından biridir. Peki, sinemada

kullanılan mitolojik hikayelerin yapılarındaki gücün kaynağı
nedir? “Yıldız Savaşları”, “Yüzüklerin Efendisi”, “Avatar”, “Açlık
Oyunları”

gibi filmlerin, neden her yaştan, her ırktan, ulustan insan üzerinde hala da devam eden derin ve güçlü etkisi vardır?

Mehmet İnan modern mitoloji yaratma aracı olan sinemanın hayatımızı dönüştürebilecek gücünün sistematiğini anlatıyor.

Hayatımız Sinema mı?” sorusunun cevabını ararken katılımcılar kendi yaşadıkları hayat hikâyelerinin içindeki kendi sinemalarını

eğlenceli bir şekilde keşfediyorlar. Keloğlan’dan Gora ve
Yıldız Savaşlarına, Dede Korkut hikâyelerinden Kurtlar Vadisi ve
Avatar’a

kadar uzanan zevkli bir yolculuk katılımcıları bekliyor.


ATÖLYE PROGRAMINDA ANLATILACAK KONULARIN ANA BAŞLIKLARI:

1-Mitoloji nedir? Amacı, önemi ve anlamı nedir?

2-Modern Mit yaratma aracı : Sinema

3-Mitik Yapı ve Hikâye Anlatımı

“Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” –Campbell

4-Popüler Sinemanın Mitolojik Kaynakları

“Yüzüklerin efendisi”, “Yıldız Savaşları”, “Gora” ve “Keloğlan” bu filmlerde ortak olan nedir?

5-Mitik Yapıya göre Hikâye yazmanın temel prensipleri

“Hikâye kurallarla ilgili değil, prensiplerle ilgilidir. Hikâye evrensel, sonsuz biçimlerdir.

Formüller değildir. Hikâye yazmanın gizemleriyle ilgili değil, gerçeklerle ilgilidir.”

-Robert McKee-

6–Mitik Yapıyı kullanarak anlatılmak istenen Hikaye’yi geliştirmek için kültür

mirası hikayeler(mitler, masallar,efsaneler, destanlar vb. gibi) nasıl kullanılır?

7-Bir ürk kültürel mirası –“Dede Korkut Hikâyeleri”

8–İnadırıcı, orijinal ve heyecan verici mitik yapıya uygun Hikâye yazmak için

kendimizi keşfetmenin yolları nedir?

“Yazdığım eserlerdeki bütün karakterleri kendi içimde buldum”- A.Çehov




Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 25 Şubat 2016


Perşembe 19:30 – 22:30


Ücret : 1800 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit






SENARYODA DİYALOG YAZIMI VE KARAKTER OLUŞTURMA ATÖLYESİ



Bir hikayedeki karakterin farklı kişilik boyutları kurgu, oyunculuk
ve psikoloji bakış açılarından ele alınmaktadır. İşlenen konular:


  • Diyalog yazma teknikleri.
  • Eylem nedir?
  • Karakterin düşünce dünyası.
  • Karakterin geçmişi ve duyguları.
  • Karakterin bilinçdışı.
S

Detaylı Bilgi

Süre : 6 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 20 Nisan 2016 Çarşamba


Çarşamba 14:00 – 17:00



Atölye Eğitmeni - Celal Eldeniz

 

 

 

 

Yönetmenlik Eğitimleri

İstanbul’un merkezinde, film yapmak için gerekli olan tüm özellikleri profesyonel düzeyde anlatan 4 ay süreli yoğun bir eğitim programı. Bütün öğrencilerimiz en az 4 filmde yönetmenlik, sinematografi, kurgu, oyuncu yönetimi, senaryo, ses, yapımcılık gibi tecrübeleri edinerek mezun olmaktadır. Film Yapım ve Yönetmenlik atölyesi programında her yıl 20 den fazla film yapılmaktadır. Çekilen filmler yurt içi ve yurt dışında çeşitli festivallere gönderilmektedir.
Eğitimler kısa filmler aracılığıyla verilmektedir. Akademi her bir atölye için gerekli olan becerileri belirlemekte, ihtiyaç duyulacak ekipmanları sağlamakta, çekimler için profesyonel oyuncu ve senaryo desteği vermekte ve öğrencileri her seansta daha üst bir seviyeye hazırlamaktadır. Öğrencilerimizin, aşamalı olarak zorluk derecesi artan ve gerçek hayatta profesyoneller tarafından karşılaşılan sorunlar ile ilgili bütün sanatsal ve estetik kararları almaları istenir. Bu çalışmaları sürekli bir şekilde değerlendirilir ve geri bildirimler yapılır.
Yukarıda bahsedilenler İFA eğitim metodunun ana yapısını oluşturmaktadır. Öğrenciler için en iyi öğrenme yönteminin, gerçek hayatta film yapımı sürecinde karşılaşılan sanatsal ve teknik sorunların tecrübe edilmesi olduğuna inanmaktayız. Bu sebepten dolayı, birden fazla film çekmenin önemini vurguluyoruz.
Film yapım ve yönetmenlik programını başarıyla tamamlayan katılımcılar Türkiye’de ilk defa düzenlenen ve sadece üniversitelerin sinema televizyon bölümü ve İFA mezunlarının başvurabildiği FİLM YAPIM KULÜBÜNE katılmaya hak kazanırlar. Film yapım kulübü üyeleri yılda 20 kısa film çekerek deneyimlerini artırma fırsatı kazanmış olurlar.

 

 

 

 

İstanbul Film Akademi 2. Kısa Film Senaryo Yarışmasının sonuçları

Yarışmamıza bu yılda oldukça yoğun bir ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederiz. Jüri üyelerimizden aldığımız sonuçların ortalamalarına göre finalistler aşağıdaki listede belirtilmiştir. Kendilerini tebrik ediyoruz. 3. Kısa Film Senaryo Yarışmamızın duyurusunu en yakın zamanda açıklayacağız.

 

26 Nisan 2016 Salı

Samsung Galaxy S7 Edge su altında 16 saat dayandı

Samsung Galaxy S7 Edge su altında 16 saat dayandı



Samsung Galaxy S7 Edge su altında 16 saat dayandı
Günlük Haber

Ekrem71




22

3338

Samsung’un
yeni amiral gemi serisi Galaxy S7, IP68 sertifikası ile suya ve toza
dayanıklı. Yapılan testler, düşük yoğunluklu ortamlarda uzun dayanma
sürelerini ortaya koyuyor.
Suya
ve toza dayanıklılık sunan amiral gemi modellerinin en ilgi çekici
testleri, şüphesiz bu sertifikalarına yönelik olarak yapılanlar oluyor.
Son Galaxy S7 Edge dayanıklılık testi, ilginç bir sonuca imza atıyor.



Unbox Therapy tarafından yapılan testlerde, Galaxy S7 Edge
modeli tam olarak 16 saat 37 dakika boyunca su altında tutulmuş ve suya
daldırılmadan önceki haliyle çalıştığı görülmüş. Bu şimdiye kadar
yapılan en uzun su altı dayanıklılık testlerinden biri olarak da dikkat
çekiyor.



Galaxy S7 Edge modelinde IP68
sertifikası var. Yani, 1.5 metreye kadar su altında 30 dakika
dayanabileceği anlamına geliyor. 16 saat gerçekten çok uzun bir süre
ancak, test ortamı sadece bir kavanozdan ibaret. Bu bakımdan, cihazın
gövdesine fazla basınç olmuyor. Yüksek basınç ve derinlik altında bu
sürelerin yakalanması imkansız. Zaten sertifika da, olabilecek sınırı
ortaya koyuyor. Yine de, günlük yaşantımızda önümüzdeki meşrubata veya
su sürahisine yanlışlıkla düştüğünde sıkıntı yaşanmayacağı anlaşılıyor.

 
Ayrıca Bkz.Samsung Galaxy S7 satışlarının 10 milyona yaklaştığı tahmin ediliyorGalaxy S7 Edge modelinde 5.5 inçlik Super AMOLED 2K ekran, Exynos 8890 veya Snapdragon 820
yonga seti, 3500mAh kapasiteli batarya, 12MP çözünürlüğünde arka
kamera, parmak izi okuyucu, Android 6.0 işletim sistemi gibi özellikler
yer alıyor. Galaxy S7 modelinde ise farklı olarak 5.1 inçlik ekran ve
3000mAh kapasiteli batarya bulunuyor. Modeller 3299TL-2799TL şeklinde
piyasaya çıkmıştı.

 



Samsung Galaxy S7 ve S7 Edge ile anı bütünüyle yakalayın

Samsung Galaxy S7 ve S7 Edge ile anı bütünüyle yakalayın



Samsung Galaxy S7 ve S7 Edge ile anı bütünüyle yakalayın


Ahmet Gözütok




1

304

Samsung
Galaxy ailesinin en yeni üyeleri Galaxy S7 ve S7 Edge, geliştirilmiş
kamerası ile düşük ışık altında bile yüksek kaliteli fotoğraflar
çekmenize olanak tanıyor.


 
Galaxy
S7 ve S7 edge’in ‘Otomatik Kamera’ modu, kameranın ayarlarıyla
oynamanıza gerek kalmadan ideal fotoğraflar çekmenize olanak sağlıyor.
Düşük ışıklı ortamlarda bile ideal kareler yakalayabilmeniz için sadece
objektif butonuna yavaşça dokunmanız yeterli. Ek olarak her iki cihaz da
fotoğraf ve videolara stil ve orijinallik katan pek çok yeni özelliği
ve modu bünyesinde barındırıyor. 
Pro Mode: İşi daha teknik hale getirin

Galaxy
S7 ve S7 edge'in Pro modu, fotoğrafın teknik ayrıntıları konusunda daha
ilgili olanlar için daha doğru sonuçlar elde etmeyi sağlayan pozlama
kontrolü, enstantane hızı, ISO ve beyaz dengesi ayarlarıyla,
kullanıcılara DSLR benzeri bir panel sunuyor. 


Ayrıca
Galaxy S7 ve S7 edge’in kamerası, canlı ve net fotoğraflar çekebilmeniz
için daha hızlı otomatik netleme sağlayan Dual Pixel teknolojisi ile
donatılmıştır. Kameraya girip Pro Mod’u seçin.


Food Mode (Yiyecek Modu): Leziz Fotoğraflar

Daha
önce yalnızca telefonunuza indirerek kullanılabilen Yiyecek Modu, en
yeni Galaxy cihazlarında kullanıma hazır bir şekilde sunuluyor. Sosyal
medya kullanıcılarının en çok paylaştığı fotoğraflar arasında yer alan
yemek fotoğrafları, bu özellikle cok daha güzel görünüyor.  


Kameraya girip, Mod kısmından Yiyecek seçeneğini tıklayın.

Fotoğrafta öne çıkarılacak alanı hareket ettirmek için ekrana dokunun ya da çemberi sürükleyin.

‘Hareketli Panorama’ ile fotoğraf çekmek daha eğlenceli

Tümüyle yeni Hareketli Panorama modu, hareketli nesneleri yakalayarak geleneksel hareketsiz panorama çekimlerine hayat veriyor. 

Örneğin,
uzun bir kır yürüyüşü sırasında yalnızca dağların panoramik görüntüsünü
değil, rüzgârda salınan ağaçların ve uçan kuşların hareketini de
yakalıyor. Bu özelliği, aynı şekilde, hareketli bir futbol maçını geniş
açıda görüntülemek için de kullanabilirsiniz. 


Kameraya girip Panoramik Mod’u seçin.

Ekranın en üstünde yer alan ‘On’ ikonuna dokunun. Açık’ı seçin.

Kamera butonuna dokunun ve cihazı tek bir yöne doğru hareket ettirerek panoramik bir çekim yapın.

Video klibi görüntülemek için galeriden görüntüyü bulun.

Ekranın sağ üstünde yer alan Hareketli Panorama ikonuna dokunun.

Hareketli görüntüyü interaktif olarak görüntülemek için telefonunuzu yan yatırın ya da sertçe sallayın.

Hareketli panoramik görüntüyü tercihinize göre video ya da fotoğraf dosyası olarak paylaşabilirsiniz.

Motion Photo: Hareketli Anlar

Bu
hareket efekti, standart fotoğraflara da uygulanabilir. Motion Photo
özelliği sayesinde, kısa süreli hareketi kısa bir video klip olarak
kaydedebilmenize imkan veriyor. Objektife doğru anda basmadığınız
durumlarda, video’dan en iyi kareyi çıkarıp paylaşabilir ya da
basabilirsiniz. Bu mod, özellikle bebeğinizin ilk adımları gibi anları
yakalamanızı kolaylaştıracak bir özellik olarak öne çıkıyor.


Kamerayı açın ve sol üstten ayarlara girin.

Hareketli fotoğraf modunu açın.

Kameraya girerek kamera butonuna dokunun ve fotoğraflarınızı çekin.

Video klibi görüntülemek için galeriye giderek söz konusu görüntüyü bulun.

Ekranın sağ üstünde yer alan Motion Photo ikonuna dokunun.

Hiper Geçiş: Tam Gaz Çekim

Galaxy
S7 ve S7 edge’de yar alan Hiper geçiş modu, önceki Galaxy cihazlarında
bulunan Hızlı Hareket moduna kıyasla, fotoğraf ve video kalitesi, denge
ve görünürlük açısından bir hayli geliştirildi. Hiper geçiş, kaydedilen
videoyu analiz etmek, video hızını çekimin yapıldığı ana göre
değiştirmek ve daha kısa bir formatta sıkıştırmak suretiyle sabit
kareleri otomatik olarak seçiyor. 


Hiper geçiş;
deniz kenarında gün batımını ya da doğada yapılan bir yürüyüşü bir
baştan diğer başa  çekmenin en iyi yolunu sunuyor. 


Kameraya girip Hiper Geçiş Mod’unu seçin.

Kayıt
butonuna dokunun (Sağ tarafta parantez içindeki süre, kaydedilen
karenin gerçek süresini gösterirken, sol taraftaki süre ise videonun
Hızlı Geçiş efekti uygulandıktan sonraki süresini gösterir)


Dur simgesine dokunun ve kaydedin

Dilediğiniz Modu seçin

Cihazlarda
‘varsayılan’ olarak yer alan modların yanı sıra MOD menüsünün üstünde
bulunan İndir seçeneğini seçerek başka modlar de ekleyebilirsiniz. 


Örneğin;
(Çift Kamera) modu. Önceki versiyon, fotoğrafçıyı ve fotoğrafın
objesini aynı hareketsiz görselde gösterirken, güncellenen versiyon
artık ön ve arka kameralardan simultane video kaydı yapmaya imkan veren
çoklu takip teknolojisini kullanıyor. Her iki video, tek bir video klip
yaratmak üzere tek bir ekrana uygulanabiliyor.


Kameraya girip MOD > Çift Kamera’yı seçin.

Ekranın üstünde yer alan Çift Kamera ikonuna dokunun. Tercih ettiğiniz şekli seçip ekrandaki seçilmiş yere sürükleyin.

Fotoğraf çekmek için kamera tuşuna, video çekmek için Kayıt tuşuna dokunun

Görüntülemek için videoyu galeride bulup Çift Kamera simgesine taklayın.

Video
ekranının en altında yer alan ve kaydedilen videolar arasında ileri
geri gidebileceğiniz Tek Görüntüleme seçeneğini ya da videoları aynı
anda izlemek için Çift Görüntüleme seçeneğini tercih edin.

DxOMark: En iyi kameraya sahip telefon Samsung Galaxy S7 Edge

DxOMark: En iyi kameraya sahip telefon Samsung Galaxy S7 Edge





DxOMark: En iyi kameraya sahip telefon Samsung Galaxy S7 Edge
Günlük Haber

Onur Seven




59

6705

Gelişmiş
kamera teknolojisiyle dikkat çeken Samsung Galaxy S7 Edge, DxOMark test
laboratuarından "en iyi kameraya sahip akıllı telefon" unvanını alarak
listenin tepesine yerleşmeyi başardı.
Detaylı kamera, lens ve sensör testleriyle tanınan DxOMark'ın bu kez kamera teknolojisiyle ön planda olan yeni bir konuğu vardı. Samsung Galaxy S7 Edge,
DxOMark test laboratuarı tarafından "en iyi akıllı telefon kamerası"
unvanı ile taçlandırıldı. DxOMark mobil kamera kategorisine dahil etmek
için cihazı ayrıntılı bir testten geçiren DxO Labs ekibi, S7 Edge
modeline genel olarak 88 puan verdi.
 
Samsung Galaxy S7 Edge'den önce listenin ilk sırasında 87 puanlı iki cihaz Galaxy S6 Edge+ ve Sony Xperia Z5
yer alıyordu. Yeni sonuçla birlikte sıralama değişirken bu ki cihaz
ikinciliği paylaşmış oldular. Samsung Galaxy Note 5 ve Galaxy S6 Edge de
sahip oldukları 86 puanla üçüncü basamağa gerilediler.
 
Samsung Galaxy S7 Edge, BRITECELL teknolojisi kullanan, f/1.7 diyafram açıklığına sahip yeni bir 12 Megapiksel
görüntü sensörüyle birlikte geliyor. DxOMark bunun kontrastın sorun
olduğu alanlarda bile doğru pozlamaya yardımcı olduğunu belirtiyor. İkili Piksel (Dual Pixel) teknolojisine sahip cihazla çekilen görüntülerdeki tüm pikseller fotoğraf sensöründe bir yerine iki fotodiyotla işlendiği için neredeyse profesyonel seviyede fotoğraf kalitesi alınabiliyor. Bununla birlikte çift piksel sensörü, doğru ve hızlı bir odaklama imkanı sunuyor.
 
Akıllı telefon sadece fotoğrafta değil, DxOMark'ın video testinden de 88 puan almayı başardı. Test ekibi ayrıntıları koruma ve doğru beyaz dengesi üretme konularında, kameranın yeteneğini takdir ettiklerini belirtiyorlar. Sonuç olarak Samsung Galaxy S7 Edge'in kamerası harika ama
mükemmel değil. Tungsten ışık kaynağı altında sıcak / sarı renk tonları
hatası görülebildiği belirtiliyor. Ayrıca yüksek dinamik aralığına
sahip sahnelerdeki parlak tonlu bölümlerde detay kaybı yaşanabiliyor. Detaylı test sonuçlarına kaynak bölümünde yer alan bağlantıyı kullanarak ulaşabilirsiniz.
 
 
 



 
 
 
Mobile Scores


Partnerships




Partner with DxOMark
DxOMark site content can be reproduced for professional use, limited as defined by the DxOMark Conditions of Use (“Fair Use”).

DxOMark
is constantly looking for opportunities to partner with the media,
including print publications, specialized websites, and blogs. If your
website/publication is relevant to the world of digital photography,
mobile devices, or imagery, and you would specifically like to publish
DxOMark data, please contact us.



Samsung Galaxy S7 edge Mobile Review: A new champion

By Paul Carroll -






Friday March 18 2016



Mobile Review




DxOMark Mobile
88

Overview

Overview & highlights – Excellent exposure and autofocus

Achieving a DxOMark Mobile Score of 88 points the new Samsung Galaxy S7 edge ranks in 1st
place on the current DxOMark Mobile database. Featuring a 12Mp rear
facing camera and 2160p@30fps video module, Samsung’s latest flagship
Smartphone is a great proposition for mobile photography enthusiasts.
The 26mm f/1.7 lens delivers very accurate and repeatable exposures,
which helped the S7 edges achieve an outstanding Exposure & Contrast
score of 90 during our tests. In fact, even in tricky high contrast
scenes, it captures great exposures thanks to its built-in auto HDR
feature, making it a great choice for landscape or backlit photography.
The modest 12Mp resolution also ensures a good compromise between noise
and detail on the S7 edge, which secures excellent DxOMark Mobile scores
of 91 for Texture and 89 for Noise.

Also scoring 88 points in the
Photo sub-category, the new Samsung S7 edge ranks in joint first place
for still photos alongside the S6 Edge and Sony Z5. The main strengths
of Samsung’s S7 edge photos are its excellent and repeatable exposures
in all conditions, fast and accurate autofocus, and a very good
compromise between noise and detail.

Samsung’s latest flagship
smartphone also offers notable improvements to its video performance,
achieving a Video sub-score of 88 points, compared to 84 points for the
S6 edge. Again, videos capture nice exposures, with pleasant color and
excellent video autofocus and stabilization performance, too.

Outstanding exposures and colors for indoor and outdoor pictures

With
an excellent overall exposure score of 90, with good dynamic range
captured both indoors and outdoors, the S7 edge is a great camera phone
for a variety of subjects. For landscape photography, exposures are
consistent and accurate, even on high dynamic range scenes where only
the very brightest tones are clipped. A high level of detail
preservation is evident, too, with well-controlled levels of noise,
which appears only as an inoffensive fine grain.

fine_detail_outdoor
In good light, fine details are well preserved, with an inoffensive fine grain evident in homogenous areas.
Colors
are also vivid and pleasant in both lighting conditions, scoring 90 in
bright light, which drops to a very respectable 76 in low light. White
balance outdoors is generally accurate, too, although when shooting
indoors under tungsten light source, a warm or yellowish colorcast is
noticeable.

white_balance
In
good light, white balance is generally accurate (left), with only the
occasional minor failure (center). Using a tungsten light source, white
balance displays a warm or yellow color cast.
Tip:
When accurate color indoors is important, try shooting under daylight
light sources as opposed to tungsten. Where that’s not possible, some
color correction in post-production will help you achieve more
natural-looking results.


Excellent detail & texture for indoor and outdoor conditions

With
low levels of noise for both indoor and outdoor photography, the S7
Edge is capable of capturing rich and textured images in all conditions.
Shooting in good light, the S7 edge’s excellent texture score of 96,
combined with its solid exposures, make it a great choice for detailed
landscape or street photography. In low light, only the very finest
details get lost, but the S7 Edge’s low-light texture score of 86is
still excellent for this condition and particularly so considering the
low noise levels.

fine_detail_lowlight
100%
crops of an image shot under a low light 20 Lux tungsten light source
show that fine details are still visible and that the level of noise
remains very low.
Tip: As some
clipping and color fringing is evident on very high contrast scenes,
 you should avoid shooting directly into the brightest parts of the sky,
for better overall exposure with minimal artifacts.


Autofocus: one of the best device available

Autofocus
is another of the S7 Edge’s strongest aspects, scoring 98in bright
light and 90 in low light. We found it to be fast and accurate in both
conditions, making Samsung’s latest camera phone a great choice for
restless subjects, such as children or animals, when you need to grab a
picture quickly!

Great shot with Flash

When
you need to use flash, images are better-exposed in the center, with
some vignetting (darkening of the corners) noticeable. Using flash
without an additional light source, white balance is accurate, but
mixing flash with tungsten renders a warm cast that would benefit from
some color correction. Flash exposures in both conditions are good,
however, with the S7 Edge continuing to offer high levels of detail and
texture when using the built-in LED unit.

Video – Outstanding autofocus and stabilization

The
S7 edge’s video results boast good overall exposure, with strong color,
together with high levels of detail preservation, particularly in
bright light. Video stabilization is often a weak point for many mobile
devices, resulting in shaky and jittery movies, even with minor walking
movement. Not so on the S7 edge, however, which boasts excellent
stabilization scores of 91 in bright light and 88 in low light, ensuring
smooth video capture. Some minor jitter artifacts, as well as a loss of
very fine detail, are evident in low-light videos, but the S7 edge is
capable of correcting minor handheld or walking motion for stable
videos. Video autofocus behavior is very good, too, with reliable
tracking as well as smooth and fast convergence that helps minimize any
annoying focus hunting.

Tip: When shooting video indoors, give
the S7 edge the best chance possible by making the room as bright as
you can by introducing additional light sources.


Details: Explaining the Score

Exposure & contrast (90)

The
S7 edge delivers accurate exposures in a range of different lighting
conditions, and exposures are repeatable, producing consistent results
for consecutive shots.

Even when shooting tricky high-contrast
scenes, the S7 edge copes admirably, rendering good contrast, making it a
good choice for strong backlit landscapes or portrait photography.

exposures_hdr
Images
are generally well exposed (right) including on high dynamic range
scenes, where only the very brightest tones are clipped (left &
centre).
Shooting under a very low 5 Lux
tungsten light source, the S7 edge also produces good exposures, which
are brighter than those of its main rivals.

Color (83)

Color
rendering is pleasant under all conditions, producing vivid results
with strong color while also correctly rendering difficult muted colors
accurately. The white balance is generally accurate, too, with
consistent and uniform color under most conditions. Under a tungsten
light source ,a yellow colorcast is sometimes visible, and while not
offensive, it’s a little more noticeable compared to images from the
Sony Z5.

5lux_color
Texture (91)

Achieving
an excellent texture score of 91 points, detail preservation is close
to the best in our database and surpasses most of its competitors. In
both bright and low light, the S7 edge succeeds in recording fine
details, and when capturing images under a low 20 Lux light source, it
is close to the best, only just behind Google’s Nexus 6P.

texture
Noise (89)

Noise
is very fine — in fact, it’s barely visible in all conditions, and
Samsung has achieved an excellent compromise between noise, texture, and
detail for the new S7 edge. Test shots under a low 20 Lux light source
show that noise for the S7 edge is significantly less visible than for
its main competitors.

noise_
Autofocus (94)

Autofocus
is one of the outstanding attributes of the S7 edge, allowing
photographers to capture pictures quickly and reliably in all lighting
conditions.

Flash (86)

The S7 edge’s
built-in LED flash is successful in preserving most details and
rendering pleasant overall color in all lighting conditions. Flash-only
results are accurate, too, ensuring good pictures from the S7 edge even
in extreme low-light conditions.


 

24 Ekim 2016 Pazartesi

Süper bir profesyonel mikrofon (yayıncılara , oyunculara, sesçilere, meraklısına)

Razer Seirēn (960TL)

Razer’ın özellikle YouTube ve Twitch oyun yayıncıları için geliştirdiği profesyonel bir oyuncu mikrofonu olan Seirēn, listemizin en pahalısı olarak dikkat çekiyor. Hatta bunun bir de Pro versiyonu var ki ona bakmaya bile gerek yok. Çünkü ses sanatçıları bile bu kadar yüksek fiyatlı mikrofon tercih etmezken 960TL Teknostore fiyatıyla dikkat çeken Razer Seirēn, alanı da pişman etmiyor. Yani, her ne kadar pahalı bir fiyatlandırmaya sahip olsa da Seirēn aldıktan sonra ses konusunda kafanıza takılacak en ufak bir sıkıntı dahi kalmıyor. USB bağlantısıyla kolayca kurulabilen Seirēn, yayıncılıkta favoriniz olabilir.

 https://www.youtube.com/watch?v=e4_enn2t7IM

 

 

 

https://wordpress.com/post/gogobaba.wordpress.com/384

Black Mirror 3. Sezon Değerlendirmesi


Her bölüme gözatarak Black Mirror dizisinin 3. sezonunu ele alıyoruz. Dikkat: ağır spoiler içerir!
Teknoloji gerçekten hayatımızı kolaylaştıran, aklınıza gelebilecek her konuda işimize yarayabilecek bir şey. Hele ki internet dediğimiz olayı da düşünecek olursak günlük yaşantıdan sağlığa, ordudan güvenliğe, kısacası gerçekten tüm hayatımıza işlemiş bir dünyada, teknoloji çağında yaşıyoruz.
Evet, sağlık alanında, eğitim alanında olmak üzere binlerce konuda ihtiyacımızı fazlasıyla yerine getiren bu teknolojiyi muhteşem bir distopya ile işleyen dizi Black Mirror, uzun bir aradan sonra 3. sezonu ile geri döndü. 6 bölümden oluşan bu sezon, bize “teknolojinin arkada bahçesi” ya da “teknolojinin diğer yüzü”nü açık bir şekilde gösteriyor. Her bir bölümünü izlerken “Abi çok abartı olmuş ya” dediğimi hatırlamıyorum. Son 20 yılda gelişen teknolojiyi düşünürsek, bu dizinin ele aldığı her bir konu da gerçekleşmesi olağan, hatta şahsen ihtimali yüksek diye bile düşünüyorum. Yani, üzerinden geçen bilmem kaç yıl sonra nasıl “Back to the Future” filmi gerçek oluyorsa günümüzden bilmem kaç yıl sonra “Black Mirror gerçek oldu” gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Peki, bölüm bölüm ele alacak olursak, Black Mirror bizleri hangi konularda korkutuyor? Teknolojinin hangi yanlarını bizlere gösteriyor? İşte bu işe ilk olarak dizinin tanıtım görselinden başlamak istiyorum. Fakat, geçmeden önce uyarımı yapayım; şu andan itibaren okuyacaklarınız Black Mirror 3. sezondaki her bölüm başta olmak üzere eski bölümlerden de ağır spoiler içerebilir. Eğer diziyi izlemediyseniz bu yazıyı okuduktan sonra dizi size hiçbir keyif vermeyecektir. Bu sebeple sadece 3. sezonu bitirmiş arkadaşların yazıya devam etmesini tavsiye ediyorum.

Black Mirror 3. Sezon


İlk olarak detaylara geçmeden önce bu görseli ele alalım. Black Mirror, yani Kara Ayna dizisinin hep kullandığı ve adında da geçen bir ayna. Ortasından yumruk yemiş gibi kırılmış, ama gülümseyen bir yüz var. Buraya kadar bir şey yok gibi. ancak yukarıda yazılan “Future is Bright” yani karşılığı “Gelecek Parlaktır” gibi bir yazı var. İnanılmaz ince bir gönderme ile bize ustası olduğu hiciv sanatını daha baştan yapıyor.
Evet, teknoloji sayesinde parlak bir geleceğimiz olacak gibi. Hatta bunu şu anda yaşlı dediğimiz insanlar “Bizim zamanımızda hiçbir şey yoktu, siz şanslısınız” diyerek bahsederler ya, gerçekten şanslı mıyız peki? Görünüşe göre evet. Ama Black Mirror’a göre gelecek hiç de parlak olmayacak.
Haydi, gelin bir de bölümleri hatırlayalım;

Bölüm 1: Nosedive - Dibe Vuruş


Bölüm adının tam karşılığı aslında “pike yapmak”. Yani uçakların bir anda dalış pozisyonunda yere çakılacak gibi inmesi. Bu bölüm de tam olarak buydu. Zaten ilk dakikalardan anlıyorsunuz. Instagram’ı temel alan, ama aslında tüm sosyal medya manyaklığına net ve sağlam bir biçimde eleştiriler yapan bir bölüm ile karşılaştık.
Bana kalırsa bu bölüm geleceğe değil, net bir biçimde günümüze bir uyarı. Hali hazırda bu bölüme benzer bir yaşantımız yok mu sizce de? Özellikle yeni arkadaş çevremizi Instagram’daki, Facebook’taki, Twitter’daki paylaşımlarımız etkilemiyor mu? Ya da o meşhur dediğimiz fenomenler (4.5 üzeri yıldızlılar), yani günümüzün ünlülerinin takip listesinde ya da arkadaş çevresinde olmak için sizin de fenomen olmanız gerekmiyor mu? Bir mekana gittiklerinde ücretsiz yeme içme gibi durumlar “Oooo fenomen mekana geldi” gibi durumlardan olmuyor mu? Özellikle Tren gibi “sosyal mekanlar” bu fenomen arkadaşlarımıza önem vermiyor mu?
Peki, Lacie ile Naomi ilişkisine bakalım. Çocukluk arkadaşları olan bu ikilinin hayatı Lacie’nin 4.5 yıldız kapabilmek için, Naomi’nin +4 yıldızlı çevresinde gezme durumları sizce günümüzde yok mu? Ya da şu anda Facebook, Twitter ve Instagram gibi mecralarda “beğenmeme” butonu olsa, bir paylaşımınıza sürekli “beğenmeme” gelse, sizi deli etmez mi? Tıpkı Lacie’yi ettiği gibi.
Günümüzde bile “Sen benim fotoğrafımı niye beğenmedin?” diye kızanlar, “Oha, check-in yaptın ama bizi etiketlemedin mi?” diye bozulanlar dünyasındayız arkadaşlar. Az takipçisi, az yıldızı, az beğenisi var diye sizden uzak duracak yeni bir nesil yolda. Fenomenler dünyasına dönen günümüzde bu ilk bölümden bu tarz bir yaşama yaklaştığımızı bas bas bağırıyor Black Mirror.

Bölüm 2: Playtest - Artırılmış Gerçeklik


Aslında “Test etmek” gibi bir manaya gelen Playtest bölümü, Türkçe olarak “Artırılmış Gerçeklik” adıyla geldi. Ama bu ad bile cuk diye oturuyor.
Günümüz dünyasına çok iyi atıfta bulunan bir diğer bölüm olan Playtest, Sanal Gerçeklik ve AR olarak bildiğimiz Artırılmış Gerçeklik dünyasını gözler önüne seriyor. Artık oynayan değil, oyunun içinde olma vakti geldi. Ama bu bölümde oyunu yaşama dünyasındayız. Şahsen “Oha, Hideo Kojima!” şeklinde tepki verdiğim Shou Saito tarafından geliştirilen ama daha test aşamasındaki oyunu, bir implant sayesinde sinir merkezinizden bilgiler alarak mükemmel bir korku oyunu ortaya çıkarıyor.
Kendi korkularınız ile gerçek gibi yüzleşeceğiniz bir korku oyunu. Hem de öyle sadece böcek, kedi-köpek korkuları gibi korkular değil, kendinizi bildiğiniz andan oyunu oynadığınız ana kadar tüm korkularınızı işleyerek size sunabilen bir oyun. Herhangi bir senaryosu ve bitişi yok. Tamamen size kalan bir sona sahip. Yani sizin yaratıcılığınızdan, en korkunç hayal dünyanızdan beslenen, aklınıza dahi getiremeyeceğiniz korkuları size gösteren bir artırılmış gerçeklik oyunu.
İnsan gerçekten “Neden olmasın böyle bir oyun?” demeden edemiyor. Hatta, manyaklık mıdır nedir anlamadım ama, ben o oyunu oynamak isterdim.

Bölüm 3: Shut Up and Dance - Sus ve Dans Et


Günümüzde de sık sık yaşayan özel videoların sızdırılması gibi gerçekleri yaşamaktayız. Belki de günümüze en yakın olan bu bölümde sanırım bilmediğimiz binlerce kişi “Videon elimizde, dediklerimi yapmazsan internette yayınlarım” gibi şantaja maruz kalmıştır. Ancak burada şantaja maruz kalan birçok insan ile akıl almaz derecede eğlenen bir ya da birden fazla bir ekip var.
Seks kasetleri olanların, çocuk pornosu izleyen pedofilik hayvanların bunu yaparken kaydedildiğini görünce başkaları öğrenmemesi için bir yerden bir yere teslimat yapabilecek, hırsızlık ve hatta adam öldürmeye bile girişecek kadar gözleri dönebildiğini bizlere anlatan bu bölümden sonra özellikle bilgisayarının kamerasını bantlayacak birçok kişi vardır eminim.

Bölüm 4: San Junipero


Bu bölüm de sanırım en fazla ütopik, daha doğrusu distopik olanı. Aslına bakarsanız bu tarz konuları şimdiye kadar birçok filmde işlendi. En son olarak da yine bir distopya örneği olan Transcendence yani Evrim filmini gösterebiliriz.
Gerçekten bu bölümde olduğu gibi tamamen sanal bir dünyada yaşamak mümkün mü? Hani, bulutların üzerinde yaşamak hayali vardır ya, bunun yerine bulut servislerinde yaşama durumu gerçekleşebilir mi? Bu dünyada yeme içme, hatta seks gibi fiziksel aktiviteleri hissetme, gerçek duyguları da hissedebilme gibi bir sanallık.
Ölüm yok, gerçek hayatta yaşlı iseniz orada genceciksiniz. Yaşlanma da yok. İstediğiniz zaman dilimine gidebilirsiniz. 80’ler 90’lar ya da 2000’ler.
Belki de en absürt bölümdü. Ama birçok kişiye de “keşke böyle bir şey olsa” dedirtecektir. Yani, milyonlarca insan ölmek istemiyor. Hatta kimse istemez. İşte, size ölümsüzlüğü vaat eden bir teknoloji burada. Ne dersiniz, böyle bir dünya söz konusu sanal ve artırılmış gerçeklik dünyasının gelişmesi -baya baya gelişmesi- ardından mümkün olabilir mi? Sanırım Playtest bölümü bu bölüme göre daha gerçekçiydi. Ama “keşke” dedirtmiyor da değil.

Bölüm 5: Men Against Fire - Acımadan Öldürmek


Aslında her iki isimlendirme de fazlasıyla uygun. Hatta Türkçe isimlendirme daha da yakışmış. Direkt aklınıza Amerika’yı İsrail’i getirecek olan bu bölümde askeri teknolojiler tavan yapmış. “Maske” denilen bir mekanizma sayesinde sizin ne göreceğinizi, ne duyacağınızı, ne tadabileceğinizi kontrol edilebilen bir sistem olduğunu düşünün. Bu sistemden ise askerler üretiyorsunuz. Hem sizi gerçek manada geliştirebilen, hem de gördüğünüzü gören, uykunuzda göreceğiniz rüyayı bile ayarlayabilen bir sistem.
Aslına bakarsanız bu şey maske değil, tamamen tanrılaşma durumu. Ama teknolojinin kullanılış açısına bakarsak yine mantıklı. “İnsan ırkını, devleti korumak”. Evet, mantıklı. Ama işin aslını sonda görünce acayip sinirlendiriyor. İlk başta “böcek” denilen kişileri gördüğümde “Black Mirror da mı zombi işine girdi.” diye üzülürken sonda ortaya çıkan sonuç ile adeta senaristi ayakta alkışlamak istedim.
Düşük IQ, pedofili, rahatsız edici derece seks düşkünleri, bulaşıcı hastalık sahipleri, dışlayarak “gelişmiş insanoğlu” dünyasının devam etmesi için bu geri kalanları öldürmek gibi bir plan… İnanılmaz derecede sinir bozucu. Ama eminim dünyada bu tarz bir militarist düşünceye katılacak insanlar da olacaktır. Ki zaten buna da atıfta bulunuyor bu bölüm. Gerçekten üzerinde ağır tartışmalar dönebilecek bir bölümden bahsediyoruz. Yani, gerçekten birçok kişinin ölmesini isteyeceği kişiler falan toplanmış gibi bahsedilse de genel hatlarıyla insanlar arasında öldürme yetisi kuvvetli olmaması sebebiyle insan suratını yaratığa çevirerek direkt olarak öldürebilmenizi sağlayan bir teknoloji bu. Korkunç!

Bölüm 6: Hated in the Nation - Sosyal Linç


İki açıdan ele alınması gereken bir bölümdü bu son bölüm. Birincisi tabiki ana konu olan “#DeathTo” etiketi ile gerçekten ölmesini istediğiniz insanları yazıyorsunuz ve her gün 17:30’da günün en fazla #DeathTo etiketini alan kişisi ölüyor. Bu sevmediğiniz bir siyasetçi, nefret ettiğiniz bir adam, suçlu da olabilecekken trolleme kurbanı masum bir insan da olabilir. Böyle bir oyun gerçek hayatta olsa 1-2 gün içinde insanlar çığırından çıkacaktır. Ki olayın sonunda da inanılmaz bir ders veren bölümde tüm #DeathTo etiketiyle insanları ölüme götüren binleri öldüren bir sistem ortaya çıkıyor. Sonuçta bir anda kimin öleceğine karar verme yetisi binlerce insana verilse binlerce insanın ölmesi gerektiğini düşündüğü kişiler ölmeye başlayacak ve bu karar bizim kararımız olacak. Yok canım, kalsın.
Diğer konu ise devlet tarafından desteklenen robotik arı projesi. Ki bu oldukça mümkün. Çünkü günümüzde hali hazırla canlı böcekleri kontrol edilebilecek çipler denenirken, birçok böcek robotlar da mevcut. Hatta askeri alanlarda keşif ve gözcülük için bile kullanılan bu robot böceklerin ilerleyen yıllarda insanoğlunun yaşam döngüsünü korumak amacıyla kullanılabilir. Zaten sorun yaşadığımız noktalarda teknolojiyi kullanarak kapatırken olası bir böcek neslinin tükenmesi -hele ki arı gibi bir böcek ise- engellenmesi amacıyla bu tarz çözümler gelebilir. Zaten tavuklardan yumurta ve ineklerden süt üretimi kontrol edilebilir yapıya geldi. Bal üretimini de bu şekilde kontrol altına tutmak zor olmasa gerek.
Ama bu kadar teknolojik bir hayati gelişmenin tıpkı bu bölümde olduğu gibi hacklenebilitesi de var. Sonuçta internet dünyasında hiçbir şey imkansız değildir. Hatta dünyanın en güvenli sistemi bile tam tersi şekilde hacklenebilir. Yani bu arılar aslında ne kadar yararlı ve yaşamı kurtaran bir proje olsa da işte bu bölümde gözler önüne serildiği gibi katil sürüsü de olabilirler.

Sonuç


Sonuç olarak harika bir 6 bölüm izleyerek günümüz ve gelecek teknolojisini ağır bir dille sorgulayan Black Mirror, “teknoloji güzeldir” ve “teknoloji yararlıdır” algısını yerle bir edebilecek kadar sağlam bir dizi olduğunu bir kere daha gösteriyor.
Ancak The National Anthem (S1B1), Fifteen Million Merits (S1B2) ve White Bear (S2B2) bölümlerine güzel easter egg anları da yapıldığını görmek gülümsetti. Aynı zamanda görünüşe göre tüm bu gördüğümüz olaylar benzer zaman dilimlerinde geçiyor dizi içinde.
Evet, harika bir altı bölüm ve benim dikkatimi çeken, yapmış olduğum çıkarımlar bunlar. Siz ne düşünüyorsunuz? Dikkatinizi çeken farklı bir detay, ya da “şunu da eleştiriyorlar” dediğiniz farklı çıkarımlarınız var mı?

http://www.webtekno.com/teknolojinin-arka-bahcesi-bolum-bolum-black-mirror-3-sezon-degerlendirmesi-h21386.html

Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çocukken hayranı olduğumuz çizgi filmler aslında bilmediğimiz ilginç sonlarla bittiler. Öyle ki bilseydik, çocukken psikolojimiz bozulabilirdi!
İnternet daha günümüzdeki halini almamış ve dijital video içeriklerine denk gelmek pek de mümkün değilken çocukluğumuzun en büyük eğlencesi televizyonun karşısına geçip çizgi film seyretmekti.
Çocukluğumuzda keyifli vakit geçirmemizi sağlayan bu çizgi filmler genellikle toz pembe ilerlese de ne yazık ki çizgi filmlerin sonu hiç de beklediğimiz gibi olmamış. Öyle ki aralarında çocukken izleyeseydik psikolojimize zarar verebilecek sonlar bile var. Öyle ki birçok çizgi filmin sonu müstehcenlik, şiddet ve korku gibi içeriklere sahip olduğu için ülkemizde yayınlanmamış.
İşte hayranı olduğumuz çizgi filmlerin akıl almaz finalleri!

Tom ve Jerry


Hem Tom hem de Jerry iki kızı sevmektedir ancak kızlar Tom ve Jerry’e yüz vermemektedir. Bu durum üzerine aşk acısı çeken Tom ve Jerry, bir tren yoluna oturarak üzgün bir şekilde intihar ederler.

Şeker Kız Candy


Şeker Kız Candy çizgi filminin sonu ise karmaşık Brezilya dizilerini andıracak nitelikte. Candy’nin sevgilisi attan düşüp ölüyor ve Candy bunun üzerine Terry isimli birisiyle birlikte oluyor. Ancak Terry, Candy’i aldatarak başkasıyla evleniyor ve Candy de bu durum üzerine ölen sevgilisinin dayısıyla evleniyor.

Cedric


Sürekli 8 yaşında olan sarışın çocuk Cedric, çizgi filmin sonunda 28 yaşına geliyor ve Chen ile arası bozuluyor. Chen ile arası bozulan Cedric, sarhoş olup Chen’in kapısına dayanıyor ve Chen’e tecavüz ediyor. Bir çocuk içeriğinden yetişkinlere yönelik senaryoya geçen Cedric’in senaristi ise diziyi “8 yaşındaysanız hayat çok güzel ama 28 yaşınıza geldiğinizde işler değişiyor” diyerek bitirmiş. Cedric’in final bölümü müstehcenlik ve olumsuz davranışlar içerdiğinden dolayı Türkiye dahil birçok ülkede yayınlanmamış.

Winnie The Pooh


Bu kadar efkar yeter, araya bir tane de mutlu son sıkıştıralım. Winnie The Pooh çizgi filminin sonunda Piglet ve Winnie dünya evine giriyor. Hayırlı olsun.🙂

Bugs Bunny


Sevimli dişlek tavşanımız Bugs Bunny, artık Duffy Duck’a karşı sabredemiyor ve bir katil oluyor. Çizgi filmin son bölümünde Bugs Bunny, Duffy Duck’ı parçalarına ayırarak göle atıyor. Ancak bu hazin son birçok ülkede çocukların psikolojisini etkilememek adına yayınlanmamış.

Johnny Bravo


Tüm çizgi film boyunca bakımlı bir erkek olan Johnny, en sonunda kızların kendisine ilgi göstermemesinden ve birdaha hiç göstermeyeceğinden yakınarak eşcinsel oluyor. Ne diyelim ki, adının hakkını verememiş.

Sünger Bob


Sevilen çizgi filmin son bölümü ne yazık ki Sünger Bob’un hayatı ve kişiliği kadar renkli değil. Sünger Bob’un son bölümünde Yengeç Restoran’da yangın çıkıyor ve çıkan yangında Sünger Bob ile Patrick hayatını kaybediyor.

Kaptan Tsubasa


Bir türlü bitmeyen saha ile aklımıza kazınan Tsubasa da ender mutlu sonla biten çizgi filmler arasında. Tsubasa, çalıştırdığı takımı üst üste dünya şampiyonu yapıyor ve mezun olduktan sonra Japonya’dan ayrılarak kariyerini Brezilya’da devam ettirme kararı alıyor.

Taş Devri


Listedeki çizgi filmlere göre sonu daha fazla bilinen Taş Devri’nin son bölümünde Barny’nin oğlu Bambam ve Fred’in kızı çakıl evleniyor. Bu evliliğin sonucunda ikiz bebekleri oluyor.

Sylvester ve Tweety


Hikayenin sonunda Sylvester bir kabus görüyor ve uyandığında da Tweety’nin kaybolduğunu düşünüyor. Tweety’nin kaybolmasından endişe duyan Sylvester, Tweety’i bulduğunda ise öpüşüp barışıyorlar.
http://www.webtekno.com/butun-cocuklugumuz-yalanmis-cizgi-filmlerin-hic-bilmedigimiz-akil-almaz-finalleri-h21123.html

https://gogobaba.wordpress.com/2016/10/19/dan-brown-cehennem-kitabinda-bahsedilen-sanat-eserleri-ve-tum-yerler/

16 Ekim 2016 Pazar

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çizgi Filmlerin Hiç Bilmediğimiz Akıl Almaz Finalleri Bütün Çocukluğumuz Yalanmış

Çocukken hayranı olduğumuz çizgi filmler aslında bilmediğimiz ilginç sonlarla bittiler. Öyle ki bilseydik, çocukken psikolojimiz bozulabilirdi!
İnternet daha günümüzdeki halini almamış ve dijital video içeriklerine denk gelmek pek de mümkün değilken çocukluğumuzun en büyük eğlencesi televizyonun karşısına geçip çizgi film seyretmekti.
Çocukluğumuzda keyifli vakit geçirmemizi sağlayan bu çizgi filmler genellikle toz pembe ilerlese de ne yazık ki çizgi filmlerin sonu hiç de beklediğimiz gibi olmamış. Öyle ki aralarında çocukken izleyeseydik psikolojimize zarar verebilecek sonlar bile var. Öyle ki birçok çizgi filmin sonu müstehcenlik, şiddet ve korku gibi içeriklere sahip olduğu için ülkemizde yayınlanmamış.
İşte hayranı olduğumuz çizgi filmlerin akıl almaz finalleri!

Tom ve Jerry


Hem Tom hem de Jerry iki kızı sevmektedir ancak kızlar Tom ve Jerry'e yüz vermemektedir. Bu durum üzerine aşk acısı çeken Tom ve Jerry, bir tren yoluna oturarak üzgün bir şekilde intihar ederler.

Şeker Kız Candy


Şeker Kız Candy çizgi filminin sonu ise karmaşık Brezilya dizilerini andıracak nitelikte. Candy'nin sevgilisi attan düşüp ölüyor ve Candy bunun üzerine Terry isimli birisiyle birlikte oluyor. Ancak Terry, Candy'i aldatarak başkasıyla evleniyor ve Candy de bu durum üzerine ölen sevgilisinin dayısıyla evleniyor.

Cedric


Sürekli 8 yaşında olan sarışın çocuk Cedric, çizgi filmin sonunda 28 yaşına geliyor ve Chen ile arası bozuluyor. Chen ile arası bozulan Cedric, sarhoş olup Chen'in kapısına dayanıyor ve Chen'e tecavüz ediyor. Bir çocuk içeriğinden yetişkinlere yönelik senaryoya geçen Cedric'in senaristi ise diziyi "8 yaşındaysanız hayat çok güzel ama 28 yaşınıza geldiğinizde işler değişiyor" diyerek bitirmiş. Cedric'in final bölümü müstehcenlik ve olumsuz davranışlar içerdiğinden dolayı Türkiye dahil birçok ülkede yayınlanmamış.

Winnie The Pooh


Bu kadar efkar yeter, araya bir tane de mutlu son sıkıştıralım. Winnie The Pooh çizgi filminin sonunda Piglet ve Winnie dünya evine giriyor. Hayırlı olsun. :)

Bugs Bunny


Sevimli dişlek tavşanımız Bugs Bunny, artık Duffy Duck'a karşı sabredemiyor ve bir katil oluyor. Çizgi filmin son bölümünde Bugs Bunny, Duffy Duck'ı parçalarına ayırarak göle atıyor. Ancak bu hazin son birçok ülkede çocukların psikolojisini etkilememek adına yayınlanmamış.

Johnny Bravo


Tüm çizgi film boyunca bakımlı bir erkek olan Johnny, en sonunda kızların kendisine ilgi göstermemesinden ve birdaha hiç göstermeyeceğinden yakınarak eşcinsel oluyor. Ne diyelim ki, adının hakkını verememiş.

Sünger Bob


Sevilen çizgi filmin son bölümü ne yazık ki Sünger Bob'un hayatı ve kişiliği kadar renkli değil. Sünger Bob'un son bölümünde Yengeç Restoran'da yangın çıkıyor ve çıkan yangında Sünger Bob ile Patrick hayatını kaybediyor.

Kaptan Tsubasa


Bir türlü bitmeyen saha ile aklımıza kazınan Tsubasa da ender mutlu sonla biten çizgi filmler arasında. Tsubasa, çalıştırdığı takımı üst üste dünya şampiyonu yapıyor ve mezun olduktan sonra Japonya'dan ayrılarak kariyerini Brezilya'da devam ettirme kararı alıyor.

Taş Devri


Listedeki çizgi filmlere göre sonu daha fazla bilinen Taş Devri'nin son bölümünde Barny'nin oğlu Bambam ve Fred'in kızı çakıl evleniyor. Bu evliliğin sonucunda ikiz bebekleri oluyor.

Sylvester ve Tweety


Hikayenin sonunda Sylvester bir kabus görüyor ve uyandığında da Tweety'nin kaybolduğunu düşünüyor. Tweety'nin kaybolmasından endişe duyan Sylvester, Tweety'i bulduğunda ise öpüşüp barışıyorlar.

http://www.webtekno.com/butun-cocuklugumuz-yalanmis-cizgi-filmlerin-hic-bilmedigimiz-akil-almaz-finalleri-h21123.html

11 Ekim 2016 Salı

Metin Yazarı Art Director ve Yazılımcı Arasındaki Farklar

Metin yazarı. art direktor ve yazılımcılar arasındaki farklara göz atalım.


Dijital ajanslarda geliştirilen projeler her ne kadar bir ekip işi
olsa da herkesin üstüne düşen ayrı bir görev vardır. Bir proje üzerinde
çalışan metin yazarı, art direktör ve yazılımcılar birçok noktada
birbirlerinden ayrılırlar. Bu alanya yayın yapan bir grup tarafından
hazırlanan aşağıdaki görseller yaşanan bu farklılığı daha eğlenceli bir
şekilde dile getiriyor.


Günün Başında

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-fark-5







Kullanlan Fırça

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-fark9





Birşeyler Karalamaya Başlarken

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-fark





Dosya Biçimi

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-10


        Word dosyası                           Photoshop Dosyası              Python dosyası


Renk Seçimi

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-6





En Sizinir Bozucu Şeyler

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-7





Gerekli Yazılımlar

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-11





Telefonu Kurcalarken

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari





Popüler Kültürü Takip Yerleri

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-3





Sosyal Mecraları

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-2





İş Çıkış Saatleri

metin-yazari-art-direktor-yazilimci-farklari-4



Alıntı TeknoBölge



Metin Yazarı Art Director ve Yazılımcı Arasındaki Farklar



8 Eylül 2016 Perşembe

“Emrah Serbes Hikayesine Hüzünlü Piç Adını Vermeseydi, Bu Hikayenin Adı Kesin Hüzünlü Piç Olurdu.”

- Seni seviyorum dedi mi sana?

- Demedi. Ama seviyor gibiydi. Bana öyle geliyordu yani. Tamam benim gibi sevmiyordu belki ama sevecekti. Benim sevmesi için gereken her şeyi yapıyordum. Tek istediğim umudumu kırmaması ve bana biraz güvenmesiydi.

- Öyle olur mu lan? Sevmek denilen şey böyle bir şey değil. Süs bitkisi gibi ışığı suyu sağlayınca yeşertip büyütemezsin onu. Sana karışık gibi görünen şey aslında çok basit. Birini seviyorsan seversin, sevmiyorsan da sevmezsin. Bazen de ikisi birbirine karışır.

- Peki abi, sevip sevmediğini nasıl anlarsın?

- Bak o biraz karışık işte. Bir sevgilim vardı benim. Sürdü bir süre. Geçmiş zaman. Neyse bir hafta sonu beraberdik bununla. Gezdik, yedik, içtik falan. Sonra pazar akşamı trene bindirip uğurladım Ankara'ya. Trenden inince aradı hemen beni. Sanki az önce yanından ayrılmışım gibi değil de aylardır görüşmemişiz gibiydi. Bir ara peş peşe seni seviyorum dedi. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum… Çok hoşuma gitti elbet. Biraz daha konuşup kapattık.

- Ee, sonra?

- Salı günü ayrıldık, yine bir telefon konuşmasıyla. Eski sevgilisi aramış bunu, buluşmuşlar. Sonra aslında birbirlerini unutamadıklarını fark edip tekrar denemeye karar vermişler. Ne deniyorlarsa artık. Bozuldum tabi. Ağladım, yalvardım, tehdit, küfür kıyamet.. Ama faydası olmadı tabi.

- Yani yalan mı söylemiş? Sevmiyor muymuş seni?

- Bilmiyorum. Başta öyle zannettim tabi. Sonra zaman geçince şöyle düşünmeye başladım. Belki o ana kadar ve öncesinde gerçekten sevmiştir beni. Hatta belki insan aynı anda iki kişiyi bile sevebiliyordur. Yani belki yalan söylememiştir.

- Yani abi?

- Yanisi şu. Sen artık bir şey yapma. Bırak. Eğer seviyorsa seviyordur. Sevmiyorsa da sevmiyordur. Üzerine gitmenin, sıkıştırmanın hiçbir faydası olmaz. Bırak. Sevecekse seni, sever. Sevmeyecekse de ne yaparsan yap sevmez. O yüzden hezeyana kapılıp saçmalama.

- İyi de abi, ben onu çok seviyorum.

- Biliyorum. Bakma inanmaz gibi durduğuna, bence o da biliyordur. Ama şunu unutma bu tek başına hiçbir işe yaramaz. Eğer birini seviyorsan ve o seni sevmiyorsa bundan çok güzel kaos çıkar. Bir sürü şiir, sağlam bir roman ve anlatacak bir sürü hikaye çıkar. Uykusuz geçen geceler, parklarda içilen şaraplar, yerli yersiz kıskançlık krizleri çıkar. Ama sevgine karşılık çıkar mı? O biraz zor işte..

Ali LİDAR

16 Haziran 2016 Perşembe

Zonguldak'ta 4112 Yaşında Porsuk Ağacı Bulundu

Zonguldak’ta yeni tespit edilen bir Porsuk ağacı tam 4112 yaşında çıktı ve dünyanın bilinen en yaşlı Porsuk ağacı oldu.
Ağaç ilk olarak Bronz Çağı’nda filizlenmiş.
Zonguldak'ta Bronz Çağ'a tarihlenen Porsuk ağacının (Taxus baccata), Anadolu'nun bilinen en yaşlı ağacı olduğu ortaya çıktı. Ağaç aynı zamanda dünyanın en yaşlı beş ağacı arasına girdi.
Zonguldak’ta bulunan ve Bronz Çağ’a tarihlenen Porsuk ağacı (Taxus baccata).
Zonguldak’ta Bronz Çağ’a tarihlenen Porsuk ağacının (Taxus baccata), Anadolu’nun bilinen en yaşlı ağacı olduğu ortaya çıktı. Ağaç aynı zamanda dünyanın en yaşlı beş ağacı arasına girdi.
4112 yaşındaki Porsuk ağacının tarihlendirilmesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Dr. Ercan Oktan ve Anturia Danışmanlık’tan Dr. Murat Yıldız tarafından yıllık halkaların laboratuvarda incelenmesiyle yapıldı. Yapılan incelemelerde ortaya çıkan sevindirici sonuçlardan biri de ağacın hala oldukça sağlıklı olması ve insanlar tarafından zarar görmediği sürece en az 4.000 yıl daha yaşayabileceği.
Zonguldak'ta 4112 Yaşında Porsuk Ağacı Bulundu
Dünyanın en yaşlı beş ağacından biri olan ağaç, Zonguldak Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Şube Müdürü Sezgin Örmeci tarafından tespit edildi. Örmeci, Arkeofili’ye yaptığı açıklamada bir köylünün kendisine haber verdiğini ve daha sonra bölgede incelemeler yaptıklarını belirtti. Örmeci, ağacın bulunduğu 1500 dekar alanın Tabiat Anıtı olarak ilan edilerek mevcut Gumeli Tabiat Anıtı’na ekleneceğini de duyurdu.
Zonguldak’taki Gumeli Tabiat Anıtı, dünyanın en yaşlı ormanlarından biri olarak kabul ediliyor. İçindeki birçok yaşlı ağacın yanısıra, 1987 ve 1164 yaşlarında iki ağacı barındırıyor.



24 Mayıs 2016 Salı

İFA Senaryo Atölyesi be YÖNETMENLİK Atölye&Klübleri Başlıyor!

İFA Senaryo Atölyesi Çarşamba Günü Başlıyor! - Haberler - Beyazperde



İFA Senaryo Atölyesi Çarşamba Günü Başlıyor!
23 Mayıs 2016 Pazartesi - 14:00


Senaryo öğrencilerine müjde!
İstanbul Film Akademi'nin hazırladığı Senaryo Atölyesi başlıyor! Mehmet İnan ve
Gülengül Altıntaş tarafından verilecek eğitimle yazmayı bir ruh hali ve
günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek, çalışmalara
eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek, film konularına dair
tarihsel bir altyapı oluştumak, senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film
yapım sürecine konumlandırmak, yazarın biçimsel ve teknik konulardan
boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak gibi amaçlar yer alıyor.


Biçimden çok içeriğin önem verildiği atölyede klasik kurallardan
ziyade kişisel gelişime önem verilmekte ayrıca yaratıcı ve eleştirel bir
gelişim, gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın
kendi isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam
sunulmaktadır. Senaryo programı, yaratıcı ve eleştirel bir
gelişim, gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın
kendi isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam
sunmaktadır. Bu eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde
kullanılan klasik kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir.

İFA
olarak, senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik boyutlarını,
hikâyelere farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin çalışma
yöntemlerini analiz ederek öğrenciler yetiştirilmekte. Türkiye’de
ilk ve tek Senaryo Merkezi olan proje senarist ve danışman kadrosuylaa
sektöre senaryo hazırlayıp, kanal ve yapım şirketlerine gönderiyor. Anlaşmalı
olduğu kanal ve yapım şirketleri arasında Kanal D, Star TV, ATV, Fox
TV, Endemol Shine ve BKM gibi Türkiye’nin önde gelen şirketleri var. Ayrıca başarılı olan öğrenciler merkezin kadrosuna katılabiliyorlar.


25 Mayıs'ta başlayacak olan eğitim 12 hafta boyunca
haftada 2 gün olarak devam edecektir. Derlser Pazartesi ve Çarşamba
günleri, 19:30 - 22:30 saatleri arasında olacak. 31 Mayıs Salı başlayacak olan Senaryo Projesi Geliştirme Atölyesi ise 12 hafta boyunca haftada 1 gün 19:30 - 22:30 saatleri arasında olacak.


Detaylı bilgiye www.istanbulfilmakademi.com adresinden ulaşabilirsiniz.






Herkesin bir hikayesi var. Seninki ne?

İstanbul Film Akademi Senaryo Eğitimleri





Senaryo programı, yaratıcı ve
eleştirel bir gelişim, gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve
bir yazarın kendi isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam
sunmaktadır. Bu eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde
kullanılan klasik kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir.
İFA olarak, senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik
boyutlarını, hikâyelere farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin
çalışma yöntemlerini analiz ederek başarıya ulaşacağını düşünmekteyiz.
İFA, sinema ve televizyon için senaryo yazmaya karşı
heyecanı olan, kendi senaryolarını yazmak isteyen ve senaryo
danışmanlarıyla uzun süreli bir ilişki kurmak isteyen yazarlar arıyor.
Programın Amacı
Yazmayı, bir ruh hali ve günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek


Çalışmalara eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek


Film konularına dair tarihsel bir altyapı oluştumak


Senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film yapım sürecine konumlandırmak


Senaryo, yönetmenlik ve yapımcılık arasındaki bağları keşfetmek


Senaryoya, farklı dramaturji geleneklerinden yola çıkarak alternatif yaklaşımlar oluşturmak


Sektördeki profesyoneller ile uzun süreli bir danışmanlık ilişkisi kurmak isteyen senaristleri bulmak


Yazarın biçimsel ve teknik konulardan boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak




Temel Senaryo Atölyesi

24 Saat
  • Teorik Anlatım : Yoğun
  • Uygulama : Az Yoğunlukta
  • Senaryo Projesi Geliştirme : Yok
  • Toplam Ders Saati : 24 Saat
  • Gün : 8 hafta – haftada 1  gün
  • Program Ücreti : 1200 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit
  • Kimler için: Senaryonun temel konularını öğrenip, örnek filmler ve uygulamalarla pekiştirmek isteyenler için

TEMEL SENARYO ATÖLYESİ



Senaryo programı, yaratıcı ve eleştirel bir gelişim,
gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın kendi
isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam sunmaktadır. Bu
eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde kullanılan klasik
kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir. İFA olarak,
senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik boyutlarını, hikâyelere
farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin çalışma yöntemlerini
analiz ederek başarıya ulaşacağını düşünmekteyiz.
İFA, sinema ve televizyon için senaryo yazmaya karşı
heyecanı olan, kendi senaryolarını yazmak isteyen ve senaryo
danışmanlarıyla uzun süreli bir ilişki kurmak isteyen yazarlar arıyor.
Programın Amacı

  •  Yazmayı, bir ruh hali ve günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek

  •  Çalışmalara eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek

  •  Film konularına dair tarihsel bir altyapı oluştumak

  •  Senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film yapım sürecine konumlandırmak

  •  Senaryo, yönetmenlik ve yapımcılık arasındaki bağları keşfetmek

  •  Senaryoya, farklı dramaturji geleneklerinden yola çıkarak alternatif yaklaşımlar oluşturmak

  •  Sektördeki profesyoneller ile uzun süreli bir danışmanlık ilişkisi kurmak isteyen senaristleri bulmak

  •  Yazarın biçimsel ve teknik konulardan boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak

S

Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 18 Mayıs 2016 Çarşamba





Cuma günleri 19:30 – 22:30


Ücret : 1200 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit



Atölye Eğitmeni - Mehmet İnan




Senaryo Yazım Atölyesi

72 Saat
  • Teorik Anlatım : Yoğun
  • Uygulama : Yoğun
  • Senaryo Projesi Geliştirme : Orta yoğunlukta
  • Toplam Ders Saati : 72 Saat
  • Gün : 12 hafta – haftada 2  gün
  • Program Ücreti : 3600 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit
  • Kimler için: Fikir
    aşamasından proje sunumuna kadar senaryo ile ilgili bütün konuları
    öğrenip, uygulamalarını yapıp senaryo projesini geliştirmek isteyenler,
    senaryo gruplarında çalışmak isteyenler için.

SENARYO YAZIM ATÖLYESİ




İstanbul Film Akademi olarak bünyemizde Türkiye’de ilk ve tek SENARYO
MERKEZİ’ni kurarak senarist ve danışman kadromuzla sektöre senaryo
hazırlayıp, kanal ve yapım şirketlerine gönderiyoruz.


Anlaşmalı olduğumuz kanal ve yapım şirketleri arasında Kanal D, Star
TV, ATV, Fox TV, Endemol Shine ve BKM gibi Türkiye’nin önde gelen
şirketleri var.


Atölyelerimize katılan senaristlerin senaryolarını da kanal ve yapım
şirketlerine gönderiyoruz. Ayrıca başarılı olan öğrencilerimiz merkezimizin kadrosuna katılabiliyorlar.


Senaryo programı, yaratıcı ve eleştirel bir gelişim,
gelecekte kullanabileceğiniz bir ilişki ağı ve bir yazarın kendi
isteklerini ve yeteneklerini keşfedebileceği bir ortam sunmaktadır. Bu
eğitim, biçimden çok içeriğe, dünyanın her yerinde kullanılan klasik
kurallardan ziyade kişisel gelişime önem vermektedir. İFA olarak,
senaryo eğitiminin, film yapımı sürecinin teknik boyutlarını, hikâyelere
farklı yaklaşımları ve profesyonel senaristlerin çalışma yöntemlerini
analiz ederek başarıya ulaşacağını düşünmekteyiz.
İFA, sinema ve televizyon için senaryo yazmaya karşı
heyecanı olan, kendi senaryolarını yazmak isteyen ve senaryo
danışmanlarıyla uzun süreli bir ilişki kurmak isteyen yazarlar arıyor.
Programın Amacı

  •  Yazmayı, bir ruh hali ve günlük yaşamın bir parçası haline getirmeye teşvik etmek

  •  Çalışmalara eleştirel ve reklektif bir yaklaşım geliştirmek

  •  Film konularına dair tarihsel bir altyapı oluştumak

  •  Senaryoyu ortak çalışmaya dayalı film yapım sürecine konumlandırmak

  •  Senaryo, yönetmenlik ve yapımcılık arasındaki bağları keşfetmek

  •  Senaryoya, farklı dramaturji geleneklerinden yola çıkarak alternatif yaklaşımlar oluşturmak

  •  Sektördeki profesyoneller ile uzun süreli bir danışmanlık ilişkisi kurmak isteyen senaristleri bulmak

  •  Yazarın biçimsel ve teknik konulardan boğulmadan kişisel gelişimine odaklanmak

S

Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 2 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi: 25 Mayıs 2016 Çarşamba


Pazartesi – Çarşamba 19:30 – 22:30


Ücret : 3600 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit




Atölye Eğitmenleri






Senaryo Proje Geliştirme Atölyesi

36 Saat
  • Teorik Anlatım : Orta Yoğunlukta
  • Uygulama : Çok Yoğun
  • Senaryo Projesi Geliştirme : Çok Yoğun
  • Toplam Ders Saati : 36 Saat
  • Gün : 12 hafta – haftada 1  gün
  • Program Ücreti : 3900 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit
  • Kimler için: Senaryo ile ilgili daha önce bir eğtim almış ve var olan senaryosunu geliştirip bitirmek isteyenler için

SENARYO GELİŞTİRME ATÖLYESİ



Senaryo danışmanı eşliğinde
yaratıcı fikrin, filme dönüştürülebilirliğinin değerlendirilmesi, düzenlenmesi
sinopsis, treatman, senaryo yazım aşamalarının  ilerletilmesini
ve projenin tamamlanmasını amaçlayan bir atölyedir.
Senaryo Yazım eğitimini tamamlamış ya da profesyonel
senarist olarak çalışan, senaryolaştırmak istediği bir öyküsü olanlar,
senaryo danışmanlarıyla birlikte, senaryosunu tamamlamak isteyen herkes
için uygundur.
Atölyeye projeyle başvurmak gerekir.
Kontenjan 5 kişi
S

Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 31 Mayıs 2016


Salı 19:30 – 22:30



Atölye Eğitmeni

GÜLENGÜL ALTINTAŞ






Tel : 0212 224 37 62 – 0530 252 95 75


Email : bilgi@istanbulfilmakademi.com


Adres : Emniyetevler mahallesi, Yamaç sokak, No:8 K:2 D:4 – 4.Levent / İstanbul






SENARYO DANIŞMANLIĞI

Kendinize kaç defa
senaryonuzu bu sene bitireceğinizi söylediniz? Fikirleriniz var. Yazmak
için tutkunuz var. Peki satılabilecek bir senaryoyu bitirmenize ne engel
oluyor? Açıkça belirlenmiş bir yazma planınız ve bütün aşamalar boyunca
size yol gösterecek yetenekli bir uzman olmadan başlangıçtan bitişe
geçmeniz zor olabilir. Başarılı olmak için şansınızı yükseltmek
istiyorsanız kendinize senaryo danışmanı edinmeniz bir artıdır.
Senaryonuzu yollamadan önce sektördeki profesyonellerin nasıl yanıt
vereceklerini öğrenin. Bu alanda başarılı olmak için, sektör
yöneticilerinin nasıl düşündüklerini anlamak faydalı olacaktır. Senaryo
Danışmanlığı Hizmetlerimizden faydalanarak senaryonuzu nasıl
geliştirebileceğinizi öğrenebilirsiniz.







SENARYO DANIŞMANLIĞI NEDİR?

Senaryo danışmanlığı


Bir senaryo danışmanı size kişiselleştirilmiş bir rehberlik sağlar ve
fikrinizin ilk adımından, senaryonuzun son haline kadar gelmenize
yardımcı olur. Ayrıca size özel yazma ihtiyaçlarınıza da yanıt verir.


Size bir yandan senaryonuzun üzerinde çalışma gerektiren kısımlarını
gösteren eleştirel ve yapıcı bir senaryo analizi sunarken bir yandan da
ajansların, yapımcıların, senaryo yarışmalarının, sinema
yatırımcılarının hatta oyuncuların siz daha senaryonuzu yollamadan size
nasıl tepki verebileceklerine dair bir fikir edinmenizi sağlar.



SENARYO DANIŞMANLIĞI NEDEN GEREKLİDİR?
SENARYO DANIŞMANLIĞI KİMLER İÇİNDİR?
SÜREÇ NASIL İŞLER?


HAYATIMIZ SİNEMA MI?

SİNEMADA MİTOLOJİK YAPI, HİKAYE ANLATIMI PRENSİPLERİ VE UYGULANMASI

21.yy’da belirli bir yapı üzerine oturtulan hikâye ile anlatımın
gücünü yalnızca medya sektörü değil, devlet yönetimleri, çok uluslu
şirketler,

serbest girişimcilerde farkına varmıştır. Aynı atalarının dağlarda
ateş başında ya da köylerde, şehirlerde, zengin saraylarda halklarında

ortak bilinç, duygu, akıl oluşturmak ve hayatlarını daha da
anlamlı kılmaları amacıyla anlattıkları masal, mesel, efsane, destanlar
gibi bu

kurum ve kişiler de modern zamanın mitik hikâyelerini bir yapı çerçevesinde kullanmaktadırlar. Yalnızca analitik tarzda hitap

etmenin yeterli olmadığını anlayarak, insanlarla duygusal
bağlar kurabilen, kollektif bilinçaltını etkileyen ve tetikleyen
mitolojik

hikâyelerle çok farklı imgeler oluşturarak, amaçlarını gerçekleştirmek için hedef kitlelerine ulaşmaya, iletişim kurmaya

çalışıyorlar. Buna en güzel örnek, Apple firmasının kurucusu Steve Jobs’ın sinema filmine konu olacak kadar bir efsaneye (mitik

hikâyeye) dönüşmüş hayatıdır. Belirli bir yapı üzerine oturtulan tüm bu hikayeler hayat için

metaforlar oluşturur. Bu hikâyelerde ki tüm kahramanlar ve diğer örnek karakter tiplemelerinin (arketip) eylemleri üzerinden

dinleyiciler, seyirciler kendilerini onlarla özdeşleştirip, onlar
gibi hareket etmeyi ya da etmemeyi öğrenirler. Belirli bir yapısı olan

senaryo üzerine inşa edilen dinledikleri, seyrettikleri
hikâyelerden sonra sanki kahraman kendileriymiş gibi katarsis (duygusal
boşalım)

ya da yeni bir farkındalık hali yaşarlar.


Günümüzde sinema, bir sistematik çerçevede en etkili mitolojik hikâye
üretme, anlatma ve iletme araçlarından biridir. Peki, sinemada

kullanılan mitolojik hikayelerin yapılarındaki gücün kaynağı
nedir? “Yıldız Savaşları”, “Yüzüklerin Efendisi”, “Avatar”, “Açlık
Oyunları”

gibi filmlerin, neden her yaştan, her ırktan, ulustan insan üzerinde hala da devam eden derin ve güçlü etkisi vardır?

Mehmet İnan modern mitoloji yaratma aracı olan sinemanın hayatımızı dönüştürebilecek gücünün sistematiğini anlatıyor.

Hayatımız Sinema mı?” sorusunun cevabını ararken katılımcılar kendi yaşadıkları hayat hikâyelerinin içindeki kendi sinemalarını

eğlenceli bir şekilde keşfediyorlar. Keloğlan’dan Gora ve
Yıldız Savaşlarına, Dede Korkut hikâyelerinden Kurtlar Vadisi ve
Avatar’a

kadar uzanan zevkli bir yolculuk katılımcıları bekliyor.


ATÖLYE PROGRAMINDA ANLATILACAK KONULARIN ANA BAŞLIKLARI:

1-Mitoloji nedir? Amacı, önemi ve anlamı nedir?

2-Modern Mit yaratma aracı : Sinema

3-Mitik Yapı ve Hikâye Anlatımı

“Kahramanın Sonsuz Yolculuğu” –Campbell

4-Popüler Sinemanın Mitolojik Kaynakları

“Yüzüklerin efendisi”, “Yıldız Savaşları”, “Gora” ve “Keloğlan” bu filmlerde ortak olan nedir?

5-Mitik Yapıya göre Hikâye yazmanın temel prensipleri

“Hikâye kurallarla ilgili değil, prensiplerle ilgilidir. Hikâye evrensel, sonsuz biçimlerdir.

Formüller değildir. Hikâye yazmanın gizemleriyle ilgili değil, gerçeklerle ilgilidir.”

-Robert McKee-

6–Mitik Yapıyı kullanarak anlatılmak istenen Hikaye’yi geliştirmek için kültür

mirası hikayeler(mitler, masallar,efsaneler, destanlar vb. gibi) nasıl kullanılır?

7-Bir ürk kültürel mirası –“Dede Korkut Hikâyeleri”

8–İnadırıcı, orijinal ve heyecan verici mitik yapıya uygun Hikâye yazmak için

kendimizi keşfetmenin yolları nedir?

“Yazdığım eserlerdeki bütün karakterleri kendi içimde buldum”- A.Çehov




Detaylı Bilgi

Süre : 12 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 25 Şubat 2016


Perşembe 19:30 – 22:30


Ücret : 1800 TL + KDV / Kredi kartına 9 taksit






SENARYODA DİYALOG YAZIMI VE KARAKTER OLUŞTURMA ATÖLYESİ



Bir hikayedeki karakterin farklı kişilik boyutları kurgu, oyunculuk
ve psikoloji bakış açılarından ele alınmaktadır. İşlenen konular:


  • Diyalog yazma teknikleri.
  • Eylem nedir?
  • Karakterin düşünce dünyası.
  • Karakterin geçmişi ve duyguları.
  • Karakterin bilinçdışı.
S

Detaylı Bilgi

Süre : 6 hafta – haftada 1 gun – günde 3 saat


Başlangıç Tarihi : 20 Nisan 2016 Çarşamba


Çarşamba 14:00 – 17:00



Atölye Eğitmeni - Celal Eldeniz

 

 

 

 

Yönetmenlik Eğitimleri

İstanbul’un merkezinde, film yapmak için gerekli olan tüm özellikleri profesyonel düzeyde anlatan 4 ay süreli yoğun bir eğitim programı. Bütün öğrencilerimiz en az 4 filmde yönetmenlik, sinematografi, kurgu, oyuncu yönetimi, senaryo, ses, yapımcılık gibi tecrübeleri edinerek mezun olmaktadır. Film Yapım ve Yönetmenlik atölyesi programında her yıl 20 den fazla film yapılmaktadır. Çekilen filmler yurt içi ve yurt dışında çeşitli festivallere gönderilmektedir.
Eğitimler kısa filmler aracılığıyla verilmektedir. Akademi her bir atölye için gerekli olan becerileri belirlemekte, ihtiyaç duyulacak ekipmanları sağlamakta, çekimler için profesyonel oyuncu ve senaryo desteği vermekte ve öğrencileri her seansta daha üst bir seviyeye hazırlamaktadır. Öğrencilerimizin, aşamalı olarak zorluk derecesi artan ve gerçek hayatta profesyoneller tarafından karşılaşılan sorunlar ile ilgili bütün sanatsal ve estetik kararları almaları istenir. Bu çalışmaları sürekli bir şekilde değerlendirilir ve geri bildirimler yapılır.
Yukarıda bahsedilenler İFA eğitim metodunun ana yapısını oluşturmaktadır. Öğrenciler için en iyi öğrenme yönteminin, gerçek hayatta film yapımı sürecinde karşılaşılan sanatsal ve teknik sorunların tecrübe edilmesi olduğuna inanmaktayız. Bu sebepten dolayı, birden fazla film çekmenin önemini vurguluyoruz.
Film yapım ve yönetmenlik programını başarıyla tamamlayan katılımcılar Türkiye’de ilk defa düzenlenen ve sadece üniversitelerin sinema televizyon bölümü ve İFA mezunlarının başvurabildiği FİLM YAPIM KULÜBÜNE katılmaya hak kazanırlar. Film yapım kulübü üyeleri yılda 20 kısa film çekerek deneyimlerini artırma fırsatı kazanmış olurlar.

 

 

 

 

İstanbul Film Akademi 2. Kısa Film Senaryo Yarışmasının sonuçları

Yarışmamıza bu yılda oldukça yoğun bir ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederiz. Jüri üyelerimizden aldığımız sonuçların ortalamalarına göre finalistler aşağıdaki listede belirtilmiştir. Kendilerini tebrik ediyoruz. 3. Kısa Film Senaryo Yarışmamızın duyurusunu en yakın zamanda açıklayacağız.

 

26 Nisan 2016 Salı

Samsung Galaxy S7 Edge su altında 16 saat dayandı

Samsung Galaxy S7 Edge su altında 16 saat dayandı



Samsung Galaxy S7 Edge su altında 16 saat dayandı
Günlük Haber

Ekrem71




22

3338

Samsung’un
yeni amiral gemi serisi Galaxy S7, IP68 sertifikası ile suya ve toza
dayanıklı. Yapılan testler, düşük yoğunluklu ortamlarda uzun dayanma
sürelerini ortaya koyuyor.
Suya
ve toza dayanıklılık sunan amiral gemi modellerinin en ilgi çekici
testleri, şüphesiz bu sertifikalarına yönelik olarak yapılanlar oluyor.
Son Galaxy S7 Edge dayanıklılık testi, ilginç bir sonuca imza atıyor.



Unbox Therapy tarafından yapılan testlerde, Galaxy S7 Edge
modeli tam olarak 16 saat 37 dakika boyunca su altında tutulmuş ve suya
daldırılmadan önceki haliyle çalıştığı görülmüş. Bu şimdiye kadar
yapılan en uzun su altı dayanıklılık testlerinden biri olarak da dikkat
çekiyor.



Galaxy S7 Edge modelinde IP68
sertifikası var. Yani, 1.5 metreye kadar su altında 30 dakika
dayanabileceği anlamına geliyor. 16 saat gerçekten çok uzun bir süre
ancak, test ortamı sadece bir kavanozdan ibaret. Bu bakımdan, cihazın
gövdesine fazla basınç olmuyor. Yüksek basınç ve derinlik altında bu
sürelerin yakalanması imkansız. Zaten sertifika da, olabilecek sınırı
ortaya koyuyor. Yine de, günlük yaşantımızda önümüzdeki meşrubata veya
su sürahisine yanlışlıkla düştüğünde sıkıntı yaşanmayacağı anlaşılıyor.

 
Ayrıca Bkz.Samsung Galaxy S7 satışlarının 10 milyona yaklaştığı tahmin ediliyorGalaxy S7 Edge modelinde 5.5 inçlik Super AMOLED 2K ekran, Exynos 8890 veya Snapdragon 820
yonga seti, 3500mAh kapasiteli batarya, 12MP çözünürlüğünde arka
kamera, parmak izi okuyucu, Android 6.0 işletim sistemi gibi özellikler
yer alıyor. Galaxy S7 modelinde ise farklı olarak 5.1 inçlik ekran ve
3000mAh kapasiteli batarya bulunuyor. Modeller 3299TL-2799TL şeklinde
piyasaya çıkmıştı.

 



Samsung Galaxy S7 ve S7 Edge ile anı bütünüyle yakalayın

Samsung Galaxy S7 ve S7 Edge ile anı bütünüyle yakalayın



Samsung Galaxy S7 ve S7 Edge ile anı bütünüyle yakalayın


Ahmet Gözütok




1

304

Samsung
Galaxy ailesinin en yeni üyeleri Galaxy S7 ve S7 Edge, geliştirilmiş
kamerası ile düşük ışık altında bile yüksek kaliteli fotoğraflar
çekmenize olanak tanıyor.


 
Galaxy
S7 ve S7 edge’in ‘Otomatik Kamera’ modu, kameranın ayarlarıyla
oynamanıza gerek kalmadan ideal fotoğraflar çekmenize olanak sağlıyor.
Düşük ışıklı ortamlarda bile ideal kareler yakalayabilmeniz için sadece
objektif butonuna yavaşça dokunmanız yeterli. Ek olarak her iki cihaz da
fotoğraf ve videolara stil ve orijinallik katan pek çok yeni özelliği
ve modu bünyesinde barındırıyor. 
Pro Mode: İşi daha teknik hale getirin

Galaxy
S7 ve S7 edge'in Pro modu, fotoğrafın teknik ayrıntıları konusunda daha
ilgili olanlar için daha doğru sonuçlar elde etmeyi sağlayan pozlama
kontrolü, enstantane hızı, ISO ve beyaz dengesi ayarlarıyla,
kullanıcılara DSLR benzeri bir panel sunuyor. 


Ayrıca
Galaxy S7 ve S7 edge’in kamerası, canlı ve net fotoğraflar çekebilmeniz
için daha hızlı otomatik netleme sağlayan Dual Pixel teknolojisi ile
donatılmıştır. Kameraya girip Pro Mod’u seçin.


Food Mode (Yiyecek Modu): Leziz Fotoğraflar

Daha
önce yalnızca telefonunuza indirerek kullanılabilen Yiyecek Modu, en
yeni Galaxy cihazlarında kullanıma hazır bir şekilde sunuluyor. Sosyal
medya kullanıcılarının en çok paylaştığı fotoğraflar arasında yer alan
yemek fotoğrafları, bu özellikle cok daha güzel görünüyor.  


Kameraya girip, Mod kısmından Yiyecek seçeneğini tıklayın.

Fotoğrafta öne çıkarılacak alanı hareket ettirmek için ekrana dokunun ya da çemberi sürükleyin.

‘Hareketli Panorama’ ile fotoğraf çekmek daha eğlenceli

Tümüyle yeni Hareketli Panorama modu, hareketli nesneleri yakalayarak geleneksel hareketsiz panorama çekimlerine hayat veriyor. 

Örneğin,
uzun bir kır yürüyüşü sırasında yalnızca dağların panoramik görüntüsünü
değil, rüzgârda salınan ağaçların ve uçan kuşların hareketini de
yakalıyor. Bu özelliği, aynı şekilde, hareketli bir futbol maçını geniş
açıda görüntülemek için de kullanabilirsiniz. 


Kameraya girip Panoramik Mod’u seçin.

Ekranın en üstünde yer alan ‘On’ ikonuna dokunun. Açık’ı seçin.

Kamera butonuna dokunun ve cihazı tek bir yöne doğru hareket ettirerek panoramik bir çekim yapın.

Video klibi görüntülemek için galeriden görüntüyü bulun.

Ekranın sağ üstünde yer alan Hareketli Panorama ikonuna dokunun.

Hareketli görüntüyü interaktif olarak görüntülemek için telefonunuzu yan yatırın ya da sertçe sallayın.

Hareketli panoramik görüntüyü tercihinize göre video ya da fotoğraf dosyası olarak paylaşabilirsiniz.

Motion Photo: Hareketli Anlar

Bu
hareket efekti, standart fotoğraflara da uygulanabilir. Motion Photo
özelliği sayesinde, kısa süreli hareketi kısa bir video klip olarak
kaydedebilmenize imkan veriyor. Objektife doğru anda basmadığınız
durumlarda, video’dan en iyi kareyi çıkarıp paylaşabilir ya da
basabilirsiniz. Bu mod, özellikle bebeğinizin ilk adımları gibi anları
yakalamanızı kolaylaştıracak bir özellik olarak öne çıkıyor.


Kamerayı açın ve sol üstten ayarlara girin.

Hareketli fotoğraf modunu açın.

Kameraya girerek kamera butonuna dokunun ve fotoğraflarınızı çekin.

Video klibi görüntülemek için galeriye giderek söz konusu görüntüyü bulun.

Ekranın sağ üstünde yer alan Motion Photo ikonuna dokunun.

Hiper Geçiş: Tam Gaz Çekim

Galaxy
S7 ve S7 edge’de yar alan Hiper geçiş modu, önceki Galaxy cihazlarında
bulunan Hızlı Hareket moduna kıyasla, fotoğraf ve video kalitesi, denge
ve görünürlük açısından bir hayli geliştirildi. Hiper geçiş, kaydedilen
videoyu analiz etmek, video hızını çekimin yapıldığı ana göre
değiştirmek ve daha kısa bir formatta sıkıştırmak suretiyle sabit
kareleri otomatik olarak seçiyor. 


Hiper geçiş;
deniz kenarında gün batımını ya da doğada yapılan bir yürüyüşü bir
baştan diğer başa  çekmenin en iyi yolunu sunuyor. 


Kameraya girip Hiper Geçiş Mod’unu seçin.

Kayıt
butonuna dokunun (Sağ tarafta parantez içindeki süre, kaydedilen
karenin gerçek süresini gösterirken, sol taraftaki süre ise videonun
Hızlı Geçiş efekti uygulandıktan sonraki süresini gösterir)


Dur simgesine dokunun ve kaydedin

Dilediğiniz Modu seçin

Cihazlarda
‘varsayılan’ olarak yer alan modların yanı sıra MOD menüsünün üstünde
bulunan İndir seçeneğini seçerek başka modlar de ekleyebilirsiniz. 


Örneğin;
(Çift Kamera) modu. Önceki versiyon, fotoğrafçıyı ve fotoğrafın
objesini aynı hareketsiz görselde gösterirken, güncellenen versiyon
artık ön ve arka kameralardan simultane video kaydı yapmaya imkan veren
çoklu takip teknolojisini kullanıyor. Her iki video, tek bir video klip
yaratmak üzere tek bir ekrana uygulanabiliyor.


Kameraya girip MOD > Çift Kamera’yı seçin.

Ekranın üstünde yer alan Çift Kamera ikonuna dokunun. Tercih ettiğiniz şekli seçip ekrandaki seçilmiş yere sürükleyin.

Fotoğraf çekmek için kamera tuşuna, video çekmek için Kayıt tuşuna dokunun

Görüntülemek için videoyu galeride bulup Çift Kamera simgesine taklayın.

Video
ekranının en altında yer alan ve kaydedilen videolar arasında ileri
geri gidebileceğiniz Tek Görüntüleme seçeneğini ya da videoları aynı
anda izlemek için Çift Görüntüleme seçeneğini tercih edin.

DxOMark: En iyi kameraya sahip telefon Samsung Galaxy S7 Edge

DxOMark: En iyi kameraya sahip telefon Samsung Galaxy S7 Edge





DxOMark: En iyi kameraya sahip telefon Samsung Galaxy S7 Edge
Günlük Haber

Onur Seven




59

6705

Gelişmiş
kamera teknolojisiyle dikkat çeken Samsung Galaxy S7 Edge, DxOMark test
laboratuarından "en iyi kameraya sahip akıllı telefon" unvanını alarak
listenin tepesine yerleşmeyi başardı.
Detaylı kamera, lens ve sensör testleriyle tanınan DxOMark'ın bu kez kamera teknolojisiyle ön planda olan yeni bir konuğu vardı. Samsung Galaxy S7 Edge,
DxOMark test laboratuarı tarafından "en iyi akıllı telefon kamerası"
unvanı ile taçlandırıldı. DxOMark mobil kamera kategorisine dahil etmek
için cihazı ayrıntılı bir testten geçiren DxO Labs ekibi, S7 Edge
modeline genel olarak 88 puan verdi.
 
Samsung Galaxy S7 Edge'den önce listenin ilk sırasında 87 puanlı iki cihaz Galaxy S6 Edge+ ve Sony Xperia Z5
yer alıyordu. Yeni sonuçla birlikte sıralama değişirken bu ki cihaz
ikinciliği paylaşmış oldular. Samsung Galaxy Note 5 ve Galaxy S6 Edge de
sahip oldukları 86 puanla üçüncü basamağa gerilediler.
 
Samsung Galaxy S7 Edge, BRITECELL teknolojisi kullanan, f/1.7 diyafram açıklığına sahip yeni bir 12 Megapiksel
görüntü sensörüyle birlikte geliyor. DxOMark bunun kontrastın sorun
olduğu alanlarda bile doğru pozlamaya yardımcı olduğunu belirtiyor. İkili Piksel (Dual Pixel) teknolojisine sahip cihazla çekilen görüntülerdeki tüm pikseller fotoğraf sensöründe bir yerine iki fotodiyotla işlendiği için neredeyse profesyonel seviyede fotoğraf kalitesi alınabiliyor. Bununla birlikte çift piksel sensörü, doğru ve hızlı bir odaklama imkanı sunuyor.
 
Akıllı telefon sadece fotoğrafta değil, DxOMark'ın video testinden de 88 puan almayı başardı. Test ekibi ayrıntıları koruma ve doğru beyaz dengesi üretme konularında, kameranın yeteneğini takdir ettiklerini belirtiyorlar. Sonuç olarak Samsung Galaxy S7 Edge'in kamerası harika ama
mükemmel değil. Tungsten ışık kaynağı altında sıcak / sarı renk tonları
hatası görülebildiği belirtiliyor. Ayrıca yüksek dinamik aralığına
sahip sahnelerdeki parlak tonlu bölümlerde detay kaybı yaşanabiliyor. Detaylı test sonuçlarına kaynak bölümünde yer alan bağlantıyı kullanarak ulaşabilirsiniz.
 
 
 



 
 
 
Mobile Scores


Partnerships




Partner with DxOMark
DxOMark site content can be reproduced for professional use, limited as defined by the DxOMark Conditions of Use (“Fair Use”).

DxOMark
is constantly looking for opportunities to partner with the media,
including print publications, specialized websites, and blogs. If your
website/publication is relevant to the world of digital photography,
mobile devices, or imagery, and you would specifically like to publish
DxOMark data, please contact us.



Samsung Galaxy S7 edge Mobile Review: A new champion

By Paul Carroll -






Friday March 18 2016



Mobile Review




DxOMark Mobile
88

Overview

Overview & highlights – Excellent exposure and autofocus

Achieving a DxOMark Mobile Score of 88 points the new Samsung Galaxy S7 edge ranks in 1st
place on the current DxOMark Mobile database. Featuring a 12Mp rear
facing camera and 2160p@30fps video module, Samsung’s latest flagship
Smartphone is a great proposition for mobile photography enthusiasts.
The 26mm f/1.7 lens delivers very accurate and repeatable exposures,
which helped the S7 edges achieve an outstanding Exposure & Contrast
score of 90 during our tests. In fact, even in tricky high contrast
scenes, it captures great exposures thanks to its built-in auto HDR
feature, making it a great choice for landscape or backlit photography.
The modest 12Mp resolution also ensures a good compromise between noise
and detail on the S7 edge, which secures excellent DxOMark Mobile scores
of 91 for Texture and 89 for Noise.

Also scoring 88 points in the
Photo sub-category, the new Samsung S7 edge ranks in joint first place
for still photos alongside the S6 Edge and Sony Z5. The main strengths
of Samsung’s S7 edge photos are its excellent and repeatable exposures
in all conditions, fast and accurate autofocus, and a very good
compromise between noise and detail.

Samsung’s latest flagship
smartphone also offers notable improvements to its video performance,
achieving a Video sub-score of 88 points, compared to 84 points for the
S6 edge. Again, videos capture nice exposures, with pleasant color and
excellent video autofocus and stabilization performance, too.

Outstanding exposures and colors for indoor and outdoor pictures

With
an excellent overall exposure score of 90, with good dynamic range
captured both indoors and outdoors, the S7 edge is a great camera phone
for a variety of subjects. For landscape photography, exposures are
consistent and accurate, even on high dynamic range scenes where only
the very brightest tones are clipped. A high level of detail
preservation is evident, too, with well-controlled levels of noise,
which appears only as an inoffensive fine grain.

fine_detail_outdoor
In good light, fine details are well preserved, with an inoffensive fine grain evident in homogenous areas.
Colors
are also vivid and pleasant in both lighting conditions, scoring 90 in
bright light, which drops to a very respectable 76 in low light. White
balance outdoors is generally accurate, too, although when shooting
indoors under tungsten light source, a warm or yellowish colorcast is
noticeable.

white_balance
In
good light, white balance is generally accurate (left), with only the
occasional minor failure (center). Using a tungsten light source, white
balance displays a warm or yellow color cast.
Tip:
When accurate color indoors is important, try shooting under daylight
light sources as opposed to tungsten. Where that’s not possible, some
color correction in post-production will help you achieve more
natural-looking results.


Excellent detail & texture for indoor and outdoor conditions

With
low levels of noise for both indoor and outdoor photography, the S7
Edge is capable of capturing rich and textured images in all conditions.
Shooting in good light, the S7 edge’s excellent texture score of 96,
combined with its solid exposures, make it a great choice for detailed
landscape or street photography. In low light, only the very finest
details get lost, but the S7 Edge’s low-light texture score of 86is
still excellent for this condition and particularly so considering the
low noise levels.

fine_detail_lowlight
100%
crops of an image shot under a low light 20 Lux tungsten light source
show that fine details are still visible and that the level of noise
remains very low.
Tip: As some
clipping and color fringing is evident on very high contrast scenes,
 you should avoid shooting directly into the brightest parts of the sky,
for better overall exposure with minimal artifacts.


Autofocus: one of the best device available

Autofocus
is another of the S7 Edge’s strongest aspects, scoring 98in bright
light and 90 in low light. We found it to be fast and accurate in both
conditions, making Samsung’s latest camera phone a great choice for
restless subjects, such as children or animals, when you need to grab a
picture quickly!

Great shot with Flash

When
you need to use flash, images are better-exposed in the center, with
some vignetting (darkening of the corners) noticeable. Using flash
without an additional light source, white balance is accurate, but
mixing flash with tungsten renders a warm cast that would benefit from
some color correction. Flash exposures in both conditions are good,
however, with the S7 Edge continuing to offer high levels of detail and
texture when using the built-in LED unit.

Video – Outstanding autofocus and stabilization

The
S7 edge’s video results boast good overall exposure, with strong color,
together with high levels of detail preservation, particularly in
bright light. Video stabilization is often a weak point for many mobile
devices, resulting in shaky and jittery movies, even with minor walking
movement. Not so on the S7 edge, however, which boasts excellent
stabilization scores of 91 in bright light and 88 in low light, ensuring
smooth video capture. Some minor jitter artifacts, as well as a loss of
very fine detail, are evident in low-light videos, but the S7 edge is
capable of correcting minor handheld or walking motion for stable
videos. Video autofocus behavior is very good, too, with reliable
tracking as well as smooth and fast convergence that helps minimize any
annoying focus hunting.

Tip: When shooting video indoors, give
the S7 edge the best chance possible by making the room as bright as
you can by introducing additional light sources.


Details: Explaining the Score

Exposure & contrast (90)

The
S7 edge delivers accurate exposures in a range of different lighting
conditions, and exposures are repeatable, producing consistent results
for consecutive shots.

Even when shooting tricky high-contrast
scenes, the S7 edge copes admirably, rendering good contrast, making it a
good choice for strong backlit landscapes or portrait photography.

exposures_hdr
Images
are generally well exposed (right) including on high dynamic range
scenes, where only the very brightest tones are clipped (left &
centre).
Shooting under a very low 5 Lux
tungsten light source, the S7 edge also produces good exposures, which
are brighter than those of its main rivals.

Color (83)

Color
rendering is pleasant under all conditions, producing vivid results
with strong color while also correctly rendering difficult muted colors
accurately. The white balance is generally accurate, too, with
consistent and uniform color under most conditions. Under a tungsten
light source ,a yellow colorcast is sometimes visible, and while not
offensive, it’s a little more noticeable compared to images from the
Sony Z5.

5lux_color
Texture (91)

Achieving
an excellent texture score of 91 points, detail preservation is close
to the best in our database and surpasses most of its competitors. In
both bright and low light, the S7 edge succeeds in recording fine
details, and when capturing images under a low 20 Lux light source, it
is close to the best, only just behind Google’s Nexus 6P.

texture
Noise (89)

Noise
is very fine — in fact, it’s barely visible in all conditions, and
Samsung has achieved an excellent compromise between noise, texture, and
detail for the new S7 edge. Test shots under a low 20 Lux light source
show that noise for the S7 edge is significantly less visible than for
its main competitors.

noise_
Autofocus (94)

Autofocus
is one of the outstanding attributes of the S7 edge, allowing
photographers to capture pictures quickly and reliably in all lighting
conditions.

Flash (86)

The S7 edge’s
built-in LED flash is successful in preserving most details and
rendering pleasant overall color in all lighting conditions. Flash-only
results are accurate, too, ensuring good pictures from the S7 edge even
in extreme low-light conditions.