30 Aralık 2012 Pazar

GoGoMBaBaM'ın Müzik Profili – Last.fm'deki Kullanıcılar

GoGoMBaBaM'ın Müzik Profili – Last.fm'deki Kullanıcılar

29 Aralık 2012 Cumartesi

"Kusura bakmayın ama biz işi bırakıyoruz."

"Kusura bakmayın ama biz işi bırakıyoruz."

Yaşlı adam ve gürültücü öğrenciler

Yaşlı bir adam emekli olduktan sonra bir lisenin yanında küçük bir ev aldı. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur
içinde geçirdi ama ders yılı başlayınca huzuru kaçtı.

Okulların açıldığı ilk günden başlayarak öğrenciler, dersten çıkar çıkmaz yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmeliyorlar, anlamsız sesler çıkararak bağırıp, çağırıyorlar, dayanılmaz gürültüler yapıyorlardı. Çocukların gürültülerinin
dinmek tükenmek bilmeyeceğini anlayan yaşlı adam, bu işe bir son verebilmek için kurnazca bir çözüm buldu. Ertesi gün
çocuklar öğrenciler okuldan çıkıp, yine dayanılmaz gürültüler yaparak evinin önünden geçerken yaşlı adam dışarı çıktı,
onlara bir öneride bulundu.

"Siz hepiniz çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz" dedi.
"Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı biçimde gürültüler çıkarmaktan
hoşlanırdım. Siz bana gençliğimi anımsatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün
bir dolar veririm. Kabul mü?."
Bu öneri çocukların çok hoşuna gitti. Her gün hem eğleniyorlar, hem bol bol gürültü yapıyorlar, hem de bir dolar para kazanıyorlardı.

Bu durum bir hafta bu biçimde sürdükten sonra bir gün yaşlı adam çocukları yine durdurdu ve onlara kısa bir açıklama yaptı:
"Çocuklar, yaşam pahalılığı, enflasyon beni de etkilemeye başladı" dedi. "Bugünden sonra size ancak elli sent verebileceğim.
Beni anlayışla karşılayacağınızı umarım."

Bu durumdan pek hoşlanmamalarına karşın çocuklar yaşlı adama anlayış gösterdiler ve günlük gürültülerini elli sent karşıladığında yapmayı kabul ettiler. Aradan birkaç gün daha geçtikten sonra yaşlı adam bir gün çocukları yine durdurdu
ve onlara bir durum açıklaması daha yapmak zorunda kaldığını bildirdi:
"Bakın, bizim emekli paralarını gününde ödemiyorlar" dedi.
"Durumum biraz sıkışık... Üzülerek söylüyorum ama yapabileceğim başka bir şey yok... Bundan sonra size ancak
yirmi beş sent verebileceğim... Tamam mı?.. Anlaştık mı?"

Yaşlı adamın bu son önerisi, çocukların hiç de hoşuna gitmedi. "Olanaksız bayım" dedi içlerinden biri. "Günde yirmi beş
sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Kusura bakmayın ama biz işi bırakıyoruz."

Alıntı

Gerçeğe Şüphe ile Ulaşılır

18 Aralık 2012 Salı

Street Fighter X Mega Man PC'ye Çıktı, Ücretsiz!

Street Fighter X Mega Man PC'ye Çıktı, Ücretsiz!

Capcom daha önce söz verdiği gibi Street Fighter x Mega Man'i PC için ücretsiz olarak yayınladı. Mega Man'in 25. Yıl kutlamaları kapsamında geliştirilen oyun bir hayli keyifli duruyor.

Bu ücretsiz dövüş oyununu indirmek için: http://www.capcom-unity.com/mega_man



Merhaba
GoGoBaBa


17 Aralık 2012 Pazartesi

Müzik :: Şebnem Ferah

  Şebnem Ferah

Queen, Heart gibi grupların şarkılarını çalarak Türkiye'nin ilk kadın rock gruplarından Volvox'un kurucusu olan Şebnem Ferah, Türkiye'de rock müzik denilince akla gelen sayılı isimlerden. Müzikal kariyerini basit ve net bir şekilde "15'imdeyken gitar çalıp şarkı söylemek benim her şeyimdi. O heyecanımı hala kaybetmedim" cümleleriyle tanımlayan ve hala müziğini icra etmeye devam eden Ferah, kariyerine altı stüdyo albümü, bir konser DVD'si, sayısız düet ve yüzlerce konser sığdırdı.


 


Makedonya'nın başkenti Üsküp'ten Yalova'ya göç eden Ferah Ailesi'nin son üyesi olarak 12 Nisan 1972 senesinde dünyaya gelen Şebnem, babasının ve ablasının müzikle ciddi anlamda ilgilenmesinden etkilenerek solfej derslerine; kendince şarkı söyleyip, mandolin çalmaya başladı. O zamanlar eğlenmek için yaptığı bir şey olan müzik, Bursa'daki Namık Sözeri Lisesi'ne yazılıp yatılı okumaya başlayınca hayatının amacı haline geldi. İlk defa ailesinden uzak kalan genç kız, seneler sonra hislerini "...Ailem beni öyle bir güven içinde büyüttü ki, bir adada yalnız başıma kalsam bile hayatta kalacağıma inanırdım." diye ifade etti.


 


Lise yıllarında Pegasus adlı bir müzik grubunda solistlik yapan Şebnem, 1988 senesinde Türkiye'niin ilk kadın rock gruplarından Volvox'u kurdu. Gitar ve vokalde yer alan Ferah, lisede tanıştığı Duygu Karpuz ve Ebru Bank'ı da gruba dahil etti. Elektro gitarda Duygu, bass gitarda Ebru ve davulda Bursa'da tanıştıkları Gül Ağırca yer alıyordu. Bursa'da açılan rock bar ve Sedat Yıldırım Sarıcan'ın desteğiyle konserlere çıkan dörtlünün gidişatı, Şebnem'in Ankara'daki Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ekonomi Bölümü'nü kazanmasıyla farklı bir boyut aldı.

Bölümü istemediğini anlayan Şebnem, ikinci sınıfında bıraktığı okulunu İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı'nda devam ettirmeye karar verdi. İstanbul gibi büyük bir şehirde rock müzik yapan Volvox, zamanla eleman değişikliğine uğradı. Grubu bırakan Ebru'nun yerine gelen Buket Doran, bugün hala birlikte sahne aldığı Şebnem ile yakın dost oldu. Ayrıca, modacılarımızdan Arzu Kaprol ve rock müziğin kadın seslerinden Özlem Tekin de Volvox'ta çalan diğer isimler.


 


Türk metal müzik gruplarından Pentagram'ın ön grubu olarak çıkan Volvox, Sis Bar ve Kemancı Bar tayfası tarafından sevilmişti ve dönemin rock müzik dergiler, fanzinleri neredeyse her sayılarında Volvox'tan bahseder olmuşlardı.

"Biz kadın rock müzisyenleri olarak çok fazla zorluk çektik. Öyle zamanlardı ki rock müzik performansı izleyemezdik bile. İzlemek için yılbaşını beklerdik."


 


1993 sonlarında çatırdamaya başlayan Volvox, 1994 senesinde dağıldığını duyurdu. İskender Paydaş, Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun yapımcılığını üstlendiği ilk albümü "Kadın" için stüdyoya giren Şebnem Ferah, Tarkan Gözübüyük ile birlikte çalıştı. Raks Müzik Yapım tarafından 7 Aralık 1996 senesinde çıkan albümden Vazgeçtim Dünyadan, Fırtına, Bu Aşk Fazla Sana ve Yağmurlar adlı parçalar kliplendi. Satış rekorları kıran albüm, uzun zaman medyanın gündeminden düşmedi. İlk konserini 1997 Nisan'ında İzmir Ege Üniversitesi'nde veren Şebnem, altı bin kişiden fazla insanın geldiği bu etkinlik, müzisyenin gelecek vaat ettiğinin kanıtıydı.


 


"Volvox'ta çalarken gelecekte albümlerimin çıkacağı, şarkılarımın dinleneceği beklentisi içinde değildim. Duygularımla hareket ediyordum, o zaman ne yapmak istiyorsam onu yapıyordum. Bugün hala duygularımla hareket ederim. Volvox bitti, kendimde albüm yapabilecek gücü gördüm ve çalışmaya başladım."

Binlerce kopya satan ilk albüm başarısından konserden konsere koşan Şebnem, 1998 senesinde ablası Aycan Ferah'ı kaybetti. Ölümcül hastalığa yakalanan Aycan'ın hastalık döneminin oldukça sancılı geçtiğini söyleyen Şebnem, ikinci albümü "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum"u ablasına "Bana müzik aşkını ilk kez hissettiren ve adeta öğreten canım ablam" diyerek ithaf etti.


 


6 Temmuz 1999 tarihinde çıkan ikinci albümünden Bugün ve Artık Kısa Cümleler Kuruyorum adlı parçaları kliplendiren Ferah, tüm Türkiye'yi acı içinde bırakan 17 Ağustos 1999 depreminde babası Ali Ferah'ı yitirdi. Bir sene arayla iki büyük kayıp yaşayan Şebnem, müziğe sıkı sıkı bağlanarak ara vermeden çalıştı.


 


Sezen Aksu, Sertab Erener, Nilüfer, Çelik, Tarkan, Tüzmen, Cenk Eroğlu ve Haluk Levent gibi müzisyenlere çeşitli şarkılarında geri vokalde eşlik eden Şebnem, Azeri sanatçı Polat Bülbüloğlu ile yaptığı "Gel Ey Seher" düeti ile de Azeri müzikseverlerin beğenisini kazandı. Ayrıca, 1989 senesinde çekilen "The Little Mermaid" animasyonu için "O Dünyada" adlı bir parça yazdı.


 


18 Ekim 2001 tarihinde üçüncü stüdyo albümü "Perdeler"i yayınlayan Ferah, albümdeki Perdeler parçasının farklı bir versiyonu için Finlandiyalı müzik grubu Apocalyptica ile birlikte çalıştı. Perdeler ve Sigara adlı parçalara klip çeken Şebnem, albümün CD versiyonunda Amerika'ya yaptığı yolculuğu ve Apocalyptica ile olan çalışmalarını sunuyor. Albüme ek olarak, son parçadaki bir kaç dakikalık sessizlikten sonra Yemen Türküsü'nü söyleyen müzisyen, dinleyicilerine hoş bir sürpriz yaptı.


 


"Ablamı ve babamı kaybetmek, hayatımın en zor dönemlerinden ikisini yaşattı. Perdeler'den sonra bir süre evime kapandım. 18'lerimdeyken izleyip de etkilendiğim ne kadar film, müzik varsa hepsini bir bir elden geçirdim. Eski heyecanımı yakalamak istiyordum."

Türk rock müzisyenlerinden Teoman ile de sıkı dost olan Şebnem, arkadaşının "İki Yabancı" adlı parçasında ona eşlik etti. Dipnot olarak, şarkıda Ferah'ın sesinin kısık olduğunu, ancak Teoman'ın görüşüyle, bu haliyle farklı bir hava kattığını da belirtelim.


 


Dördüncü albümü için stüdyo çalışmalarına başlayan Şebnem, 15 Mayıs 2003 tarihinde yayınladığı "Kelimeler Yetse" albümünde bambaşka biri olarak karşımıza çıktı. Aldatılmış, kadınlık gururu incinmiş, aşk acısı çeken ama yine de güçlü bir kadın imajı veren "Kelimeler Yetse", Ferah'ın da hep söylediği gibi, yazdığı en kişisel parçalardan oluşuyor. Albümden, Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler, Ben Şarkımı Söylerken ve Mayın Tarlası parçalarına klip çeken usta müzisyen, Fanta Turnesi'ne çıkarak albümünü tanıttı.

Kargo grubu ile "Kalamış Parkı" düeti, Mor ve Ötesi grubu ile "Küçük Sevgilim" düeti, Nilüfer'in çıkardığı düet albümündeki "Erkekler Ağlamaz", Ogün Sanlısoy ile "Bir Ben" düeti, Müzeyyen Senar ile "Vardar Ovası" ve "Sarı kurdelem Sarı" düetleri, Bulutsuzluk Özlemi konserinde "Sözlerimi Geri Alamam" düetiyle beğeni toplayan Ferah, 2005 senesinde dinleyenlerine göre 'en sert', kendisine göre 'en keskin' albümü olan "Can Kırıkları"nı piyasaya sürdü. Karin Karakaşlı'nın "Can Kırıkları" adlı kitabından etkilenerek adını verdiği albümünden Ferah, Can Kırıkları ve Çakıl Taşları adlı parçalara klip çekti. Bu albümden Hoşçakal adlı parçaya da klip çeken Şebnem, yapım şirketiyle yaşadığı sorun yüzünden daha yayına girmeden klibi geri çekti.


 


Her konserine binlerce dinleyicisine seslenen müzisyenin canlı performansındaki başarısından bahsetmeden geçmek olmaz. Konserlere Aykan ilkan (davul), Metin Türkcan (gitar), Buket Doran (bass gitar), Ozan Tügen (klavye) ve Ceren Tügen (geri vokal) ile birlikte çıkan Şebnem Ferah, menajer Yeşim Doran ile birlikte çalışmaktadır.

"Beni seven insanlara her zaman samimi cevap veriyorum. Bu yüzden aramızda arkadaşlık ilişkisi oluyor. Şarkılarımı da bu samimiyetle yazıyorum. İçimden geçenleri törpülemeden, hapşırır gibi çıkıyorlar."



 


2007 senesinin 10 Mart gününde Bostancı Gösteri Merkezi'nde konser veren Ferah, bu konserini DVD olarak piyasaya sürdü. Orhan Şallıel ile birlikte çalıştığı bu DVD, kısa zamanda en çok satanlar listesinin baş numarasına oturdu. Çıkardığı beş albümden performanslar sergileyen Şebnem, Çakıl Taşları ve Sil Baştan performanslarını klip olarak yayınladı.


 


Koçfest ve Coca-Cola Soundwave ile şehir şehir gezen başarılı şarkıcı, son olarak 2009 senesinin Aralık ayında "Benim Adım Orman" adlı altıncı stüdyo albümünü çıkardı. Bu albümden Yalnız ve Eski'yi kliplendiren Ferah, Aylin Aslım, Badem, TNK ve Hayko Cepkin ile "Özgürce Yaşa" adında bir şarkı söyledi. Ayrıca, şarkının sadece Şebnem Ferah yorumu da mevcut.


 



LeechTurk :: LeechTurk TSF FORUMS : v1.7.2 by xam :: Müzik :: Şebnem Ferah

murmur
Zır Deli / İnfazcı Muco


Kayıt Tarihi: 11-08-2011
Mesajlar :675

12 Aralık 2012 Çarşamba

Facebook: 2012 Yılına Genel Bakış Gogobaba E. Gökhan Kayan



Yılına Genel Bakış
Facebook   :
Gogobaba E. Gökhan Kayan  
Bu yılki önemli gelişmelerin, öne çıkan gönderilerin ve popüler haberlerin dahil en önemli 20 anına genel bir bakış.

http://www.facebook.com/yearinreview/GoGoBaBa

11 Aralık 2012 Salı

Amiga: 25 senelik efsane!

Amiga: 25 senelik efsane!

Tam 25 yıl önce ortaya çıktı; altın çağını yaşadı ve battı! Ama hala unutulmadı...


 


1987, Commodore'un yılıydı: 25 sene geçse de hala unutulmayan bilgisayar Amiga 500, 90'lı yıllarda tüm dünyanın en sevilen oyun cihazı olmuştu.

25 yıl önce, Avrupa'da, özellikle İngiltere ve Almanya'da, Commodore, ucuz Amiga 500 ev bilgisayarıyla bir başarı hikayesi yazdı. 8-bit jenerasyonunun yerine geçen Amiga 500, özellikle de genç müşterilerden aldığı güçle Atari ST ve IBM PC gibi güçlü rakiplerini geride bıraktı ve 90'ların pazarına egemen oldu.

Amiga 500'ün tek eksiği TV bağlantısıydı; Amerikalı kullanıcılar bir adaptör ya da monitör alıp bu sorunun üstesinden gelirken Avrupalı kullanıcıların televizyonlarında hali hazırda bulunan scart bağlantısı ile Amiga 500'ün parlak RGB görüntüsü televizyona yansıyordu. Amiga 500'üne 512KB - 1MB arası ek hafıza koyanlar ise göreceli olarak daha ufak bir para karşılığında rakipsiz ve geleceğe yönelik bir bilgisayara sahip oluyorlardı.

Üstün bir oyun bilgisayarı

 


1988'den itibaren Amiga 500'ün yolculuğuna yığınla yüksek kaliteli yazılım da eşlik etti. Hali hazırda pek çok Amerikan firması Commodore'dan dönüp PC'ye yanaşmaya başlamışken, özellikle Psygnosis, British Telecom'un alt firması Rainbird ve geliştirme takımlarından Bitmap Brothers ve Sensible Software gibi İngiliz firmaları sıradışı oyunlara imza attılar. Kısa bir süre sonra Fransız, Alman ve İskandinav programcılar da A500 trenine katıldılar. 80'lerin sonunda Amiga 500 için 1000'den fazla oyun piyasaya sürülmüştü ve bunların pek çoğu da sadece bu platforma özeldi.

Yasal yazılım pazarının yanında bir de hacker'ların yarattığı pazarda popülerleşen korsan oyunlar, gençliği tekno akımına yakınlaştırdı. Amiga yazılımlarının "kırılması (crack)" sayesinde bu yazılımlar çok daha büyük kitlelere ulaştı fakat hala bunun Commodore'un sonunu mu hazırladığı yoksa Amiga'nın başarısında temel sebep mi olduğu tartışılır.

Kitleler için bilgisayar

 


Şurası kesin ki, yazılım kırılma ve bu sayede yazılımların okullarda arkadaşlar arasında takası olmasaydı pazar bu kadar hızlı ve güçlü büyüyemezdi. 80'lerin sonuna doğru Amiga en popüler bilgisayar haline gelmişti; hatta kimi Bayern Münih oyuncuları bile Commodore formalarıyla sahaya çıkıyorlardı. Yani Amiga 500, Commodore'u, tarihin en büyük bilgisayar üreticilerinden biri haline getirmişti.

Ne yazık ki Amiga 500, aslında Commodore'un son parlak fikri oldu. Kompakt bilgisayarların pazara hakim olmasıyla birlikte donanım geliştirmekte geri kaldı Commodore. Belki de elindekini yeterli sanmak gibi bir yanılgıya düştü. Ama sonun başlangıcı çoktan gelmişti bile...

Amiga 600: Sonun başlangıcı

 


Üst seviye modeller Amiga 2000, A3000 ve A4000, DOS-işletimli PC filosunun karşısında duramadı. Daha sonra düşük fiyata alt seviye modeller piyasaya sürmeyi deneyen Commodore, bu hamlesiyle de geri dönmeyi ek başaramadı.

Birkaç uyumluluk sorunu dışında (yeni işletim sistemi eski oyunların hepsini tanımıyordu) dış görünüş olarak hiç değişmeyen Amiga 500+'nın ardından 1992 senesinde Amiga 600'ü tanıttı Commodore. Amiga 500'ün çevre birimleriye uyumlu olmaması, yüksek fiyatı ve nümerik olmayan klavyesiyle Amiga 600, hayranlarının beklentilerini yarı yolda bıraktı. Üstelik tamamen lehimli yapısı ve bu yapının soketlerde yaşattığı sorun, donanım güncellemesi yapmayı da çok zorhale getirdi. Ayrıca işletim sistemi yine pek çok oyunla uyumlu değildi.

Bir çağ sona eriyor

 


Yine 1992 yılında, Amiga 600'ün çıkışından sadece birkaç ay sonra, Commodore azalan prestijini ve popülaritesini toparlamak için Amiga 1200'ü piyasaya sürdü. Görünüş olarak Amiga 500'e benzeyen fakat yeni AGA-çipsetini kullanan, teknik ve grafik olarak Amiga 600'den çok daha üstün olan Amiga 1200, dahili sabit disk ile yükseltilebiliyordu. Fakat ne yazık ki Commodore'un bu hamlesi çok geç kalmıştı; market Sega ve Nintendo, IBM ve Apple arasında güç yarışmasına dönüşmüştü bile... Böylece Commodore'un çağı da sona ermiş oldu.

Amiga öldü, efsanesi yaşıyor

 


Amiga CD32 isimli konsolla CD-ROM piyasasına atılmayı da deneyen Commodore, pazarın yenilmez liderleri Sega ve Sony'den pay kapmaya çalıştı fakat sadece birkaç yüz bin CD32 cihazı satabildi. 29 Nisan 1994 tarihinde ise, şirket resmi olarak kepenklerini indirdi.

Avrupalı oyun geliştiricileri Amiga'nın tecrübesinden yararlandı ve daha sonraları teknik olarak benzer Sega Mega Drive konsolu piyasaya sürüldü. 80'lerin ve 90'ların grafik programlama uzmanları, Amiga'nın programlanması için kullanılan geliştirme araçları ve ara yazılımlar Playstation Co. tarafından devralındı. Peter Molyneux ve Jez San'dan David Perry'e, DMA, Codemasters ve Factor 5'ten Reflections'a kadar 21. yüzyıla damgasını vurmuş sayısız oyun ve üretici, ilk ünlerini Amiga 500'de kazanmışlardı...

KAYNAK

 


Dik dur ve gülümse bırak neden gülümsediğini merak etsinler

Nazlı Masatçı Davası İle İlgili Basın Açıklaması :

Nazlı Masatçı Davası İle İlgili Basın Açıklaması :


Posted: 11 Dec 2012 06:55 AM PST
Basına ve Kamuoyuna;
01.09.2010 yılından bu yana Tiyatromuzun oyuncusu Nazlı Masatçı, İnan Süver’e destek eyleminde oynadığı “Palto” isimli sokak oyunundan yargılanmaktaydı. Bugün 20. Sulh Ceza Mahkemesi’nde karar davasına çıkan oyuncumuz, eyleme katılan 5 kişi ile birlikte, “Halkı Askerlikten Soğutmak” suçlamasından 6 ay ceza aldı. Hakim “mahkemede gösterdiği iyi niyet” için sanıklara 6′da 1 indirim uygulayarak cezayı 5 aya indirdi. Ve sonra 5 yıl boyunca benzer suçlara karışmamaları kaydıyla cezayı 5 yıl erteledi.
Bizler en basından beri bu davada yargılanan sanat olduğunu söyledik. Bugün orada ceza alan Nazlı Masatçı değil, N.Gogol’dur. Bu davaya karşı belirleyeceğimiz duruş, sanatın gelecekte nasıl bir yerde duracağını gösterecektir. Nazlı Masatçı’ya verilen ceza sadece İzmir Yenikapı Tiyatrosu’na değil, “Rağmen” açılış yapan Şehir Tiyatroları sanatçılarına, Devlet Tiyatrosu’nun kapatılmasına ve şehir tiyatrolarının yönetmeliğinin değiştirilmesine karşı çıkan bütün bir kamuoyuna verilmiş gözdağıdır.
Adalet’in terazisi “uslu” çocuklar olmayı öğretmeye koşullandırılmış olsa da bizler uslu durmayacağız.
N.Gogol’u bu suçta yalnız bırakmayacak ortaklar bulacağız. Mesela W. Shakespeare, A.Çehov, P.Weiss, B.Vian ya da Melih Cevdet Anday, Can Yücel, Yaşar Kemal, Haldun Taner.. Oyunlarımızı her koşulda sahneye ve sokağa “Bir derdimiz var ki” diye çıkaracağız.
Tüm dostlarımız ve dost olamayanlarımız bilsin ki; bir toplumun sanatı yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.
Dava sürecinde kamuoyuna, “Sanat Yargılanıyor, susacak mısınız?” diye sormuştuk. Yüzlerce insan imzalarıyla, onlarca aydın-yazar-sanatçı yazılarıyla
destek vermişti. Bir kez daha soruyoruz şimdi; N. Gogol 5 ay ceza aldı! Ne yapacaksınız?
Sanatta işlenebilecek hiç bir suç yoktur !
İZMİR YENİKAPI TİYATROSU

Posted: 11 Dec 2012 02:29 AM PST
Vicdani retçi İnan Süver’in tutuklu olduğu dönemde İzmir’de destek için yapılan eylemde Gogol’un yazdığı Palto adlı oyunu oynayan tiyatrocu Nazlı Masatçı’nın içinde olduğu 6 kişinin yargılandığı davada karar çıktı.
İzmir 20. Sulh Ceza Mahkemesi, 6 kişi hakkında TCK’nın “halkı askerlikten soğutmak” eylemini düzenleyen 318. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle 6 ay hapis cezası verdi. Ceza, “iyi hal indirimi”yle 5 aya indirildi. Mahkeme, hükmün açıklanmasını 5 yıl erteledi.
‘SANATIMIZI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Duruşma sonrasında Bayraklı Adliyesi’nin önünde açıklama yapan Yenikapı Tiyatrosu yönetmenlerinden Orçun Masatçı, Bugün N. Gogol halkı askerlikten soğutmaktan 5 ay ceza aldı. Endişeye mahal yok 5 yıl boyunca suç(!) işlemezse ertelendi.
A. Çehov’u, W. Shakespeare’i, H. Taner’i, G. Dilmen’i ne zaman yargılayacaklar heyecanla bekliyoruz..
Unuttular ama hatırlatalım;
Bir toplumun türkülerini (sanatini) yapanlar, yasalarinı yapanlar daha güçlüdür.
Masatçı, söz konusu cezanın Türkiye’de “adalet”in nasıl tecelli ettiğini gösteren örneklerden biri olduğunu belirtti.
(etha)

6 Aralık 2012 Perşembe

şöyle özetleyeyim şapka konusunu.

Aslanın canı çok sıkılmıştır, hemen tilkiyi çağırır.
“Çok canım sıkılıyor, vakit geçirecek bir şeyler bul bana.” der.

Tilki sinsice gülerek ;
 “Tamam Kralım, su kıyısına gidelim.Orada bulduğumuz ilk hayvanı dövelim.” der. 

Bu fikir aslanın pek hoşuna gider ama bahane lazımdır.
Tilki onu da düşünür hemen.
“Şapkan niye yok deyip pata küte döveriz kralım” der Tilki.  
Hemen su kıyısına inerler.Orada bulunan Tavşanı çağırır aslan yanına.

”Nerde lan senin şapkan”  der.
Tavşan şaşırır.
”Ne Şapkası kralım.”  Demeye kalmadan, Aslan Tavşanı evire çevire döver.
Ertesi gün aslanın yine canı sıkılır ve su kıyısına iner.  Tavşanı tekrar çağırır yanına.
Yine ”Nerde lan senin şapkan”  der Aslan ve yine pata küte döver tavşanı.
Bu olay üç gün tekrarlanır. ….
Dördüncü gün  Aslan Tilkiye ;
”Hep aynı soruyu sormak ve aynı bahaneyle dövmek ayıp oluyor. Değişik şeyler bul” der.
Tilki de;  ”Elbette bulurum sayın kralım, hatta buldum bile. Tavşandan sigara isteyelim. Filtreli getirirse,  neden filtresiz getirmedin, filtresiz getirirse neden filtreli getirmedin diye dövelim...” der.
Aslan beğenir bu fikri ve hemen tatbik eder.
Tilkiyi de yanına alarak su kıyısına inerler.
Aynı tavşan, kafası gözü sargıda, titreyerek yiyecek bir şeyler aramaktadır dere kenarında.
Aslan tavşana ”Git bana bakkaldan sigara al...” der
Tavşan hemen koşmaya başlar ama bir iki adım sonra durup geri dönerek,
” Filtreli mi Olsun,  yoksa filtresiz mi sayın kralım” diye sormaz mı…  
Aslan şaşırmıştır. Ne diyeceğini bilemez,  hemen bağırmaya başlar ;
    “NERDE LAN SENİN ŞAPKAN !”

Gül yaprağı

GÜL YAPRAĞI
Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini
aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli
olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan
açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı
geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden
kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist,
kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan
sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı,
tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar
suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı.
Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz
demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir
gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
Gül yaprağı suyun üsünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak
yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir
gül yaprağına her zaman yer vardı.

İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok :

İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok :

 İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok
3
Yayınlayan yenikapi on Aralık - 2 - 2012 | 39 Yorum Oyuncularımızdan Nazlı Masatçı, oynadığı bir sokak oyunundan kaynaklı İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. 4 Aralık 2012 tarihinde son mahkeme hayata geçecektir. Öncesinde gazeteye vereceğimiz ilanlarla mahkemeye bu imza kampanyasını sunmayı düşünüyoruz. Katkı koymanız önemlidir. Lütfen imzalarınızı isim ve soyisim belirterek ya da kurumunuzun adını bildirerek; sanattasucyok@gmail.com adresine yollayınız. Mahkemeye verilecek metin aşağıdaki gibidir. Sevgiler…
İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’ne;
İzmir Yenikapı Tiyatrosu oyuncusu Nazlı Masatçı bir vicdani red eyleminde oynadığı sokak oyunundan kaynaklı mahkemeniz tarafından “Halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla yargılanmaktadır.
Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve insanlar herhangi bir sanat eserinde işlenebilecek bir suç olduğuna inanmıyoruz. Nazlı Masatçı’nın oynadığı oyundan yargılanmasını kabul edilemez buluyor ve beraatini talep ediyoruz.


İMZA LİSTESİ (Son Güncelleme: 04.12.2012, 10:15)
1-Ezgi SEZER
2-Zeynep ERDOĞDU
3-Ece KİREZCİ
4-Mahir ÖZEL
5-Hakan KİREZCİ
6-Esme SARITAŞ
7-Ahmet Vehbi YILDIZER
8-Halkın Takımı Dergisi
9-Martı Sanat Tiyatrosu
10-Ferdi ÖZTABAK
11-Uğur İPEK
12-Gülgün İŞBİLEN
13-Serkan KIRMIZI
14-Ekim Devrim ÇAPARTAŞ
15-Miray ÖZTURAN
16-Ufuk AKTAŞ
17-Taylan Özgür NEFES
18-Gülin ÖZÜAYDIN
19-Yağmur KAYA
20-Tiyatro Karga
21-Mehmet Emin TURAN
22-Kahve Bahane
23-Mert AKALIN
24-Yaşar GÜNDEM
25-Onur ATAYOĞLU
26-Piren AYHAN
27-Emre BUCAK
28-Onur ÇATAL
29-Toprak Sahne Tiyatrosu
30-Özgür YÜKSEKDAĞ
31-Didem DİRİK
32-Ayşegül ÖZDOĞAN
33-Fatma TOKSÖZ
34-Emel Cansu AKSEL
35-Şirin ERAKIN
36-Üner MUSLUKÇU
37-Ceren KÜÇÜKKURT
38-Özcan YAŞAR
39-Deniz Güney İŞİNTEK
40-Ragıp YAVUZ
41-Korkut AKIN
42-Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu
43-İstanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN)
44-Umur ÖZLÜER
45-Ayşen AYGÜN
46-Dilşad GÜNGÖR
47-Esra COŞKUNER POYRAZ
48-Cebrail KELEŞ
49-İmece Tiyatro
50-Kil İşleri
51-İbrahim VARLI
52-Sokak Sanatları Atölyesi
53-Serap TELÖZ
54-Kum Edebiyat Dergisi
55-Üstün AKMEN
56-Sibel ÖZBUDUN
57-Temel DEMİRER
58-Yine Mi Tiyatro Topluluğu
59-Damla AHKEMOĞLU
60-Erdener EVİN
61-B. Seçkin KAYMAZ
62-Melike YAŞAR
63-NKK Gösteri Sanatları Topluluğu
64-Nilüfer Sokak Oyuncuları
65-Esra GÜNEŞ
66-Ezgi ÖZKAN ALTAYLI
67-Dilek SUER
68-Uğur DOĞAN
69-Canan GÜNAŞTI
70-Uğur Baran TOKER
71-Kemal MADEN
72-Yücel ERTEN
73-Gül KAPAR
74-Ozan GÖZEL
75-Atilla CEYLAN
76-Reyhan GÜLDAL
77-Neslihan MANİOĞLU
78-Mehmet BORA
79-Nihan SUSULU
80-Uğur ÖZKAYA
81-Gamze YILMAZ
82-Enver MUTLU
83-İzmir Hareket Tiyatrosu
84-Mehmet DURU
85-Mesut GÜNGÖR
86-Beyhan GÜNGÖR
87-Bilgesu YAPRAK
88-Abdullah UYSAL
89-Nadine DOĞAN
90-Süleyman ASLITÜRK
91-Fırat BAYIR
92-Kadriye DEMİREL
93-Gökhan GÖKÇE
94-Semah TUĞSEL
95-Tiyatro Avesta
96-Dilan GEZMİŞ
97-Çağdaş AYDIN
98-Yunus Emre KIRKANAHTAR
99-Mehmet UÇAR
100-Janset KARAVİN
101-Deniz DOĞRUER
102-Deniz GÜLENER
103-Ezgi AKYILDIZ
104-Bahar SAVAŞ
105-Ceyda TAŞDEMİROĞLU
106-Selahattin Samet DEMİR
107-Duygu ONAY
108-Ahmet BİNGÖL
109-Cüneyt UZUNLAR
110-Gülseren AYDIN
111-Gülsüm SOYDAN
112-Semih ÖZCAN
113-Kemal ORUÇ
114-Tiyatro Eğitim Derneği
115-Drama Kumpanya
116-Emre DURSUN
117-Mustafa ÖZGÜNGÖR
118-Ayşe Merve ARSLAN
119-Salih TANIŞ
120-Candeğer DELEN
121-Hebûn LGBT Diyarbakır
122-Mesut KARA
123-Modern Zamanlar Sinema Dergisi
124-Burcu SÖZERİ
125-Uğur AKİPEK
126-Murat COŞKUNER
127-Ufuk Ebru DÖLENEKEN
128-Buket ULUKUT
129-Sinem SİNAN
130-Zafer GECEGÖRÜR
131-Gökhan ALTUNTAŞ
132-Hakan ALTUNTAŞ
133-Gülnaz ALTUNTAŞ
134-Hüseyin ALTUNTAŞ
135-Melek Selin SÖZMEN
136-Ümit Bahadır KARACA
137-Melis BULU
138-Defne EPİKMEN
139-Redhack
140-Ayşegül EKİNCİ
141-Samsun Sanat Tiyatrosu
142-M. Ergün IŞILDAR
143-Ayşe YILDIRAN
144-Faysal TEKOĞLU
145-Selin İŞCAN
146-Orkun AKGÜNDÜZ
147-Cansu ATEŞ
148-Derviş KARA
149-Nazin Andaç BEYHUN
150-Özge MEMİŞOĞLU
151-Utkan BUGAY
152-Alperen ÇÖL
153-Nilay ŞİT
154-Senem PORDUĞAN
155-Ümit ŞAHİN
156-Erman BALIKÇI
157-Cem KAPLAN
158-Bilge KOCAARSLAN
159-Mümin HÜSEYİNOĞLU
160-Ferhat Yılmaz Tiyatrosu
161-Cihan ZİYAN
162-Kübra Teberik YURT
163-Halil İbrahim ŞAN
164-Turgut ÖZAR
165-Tamer Barış ÜLGER
166-Namık KARTALOĞLU
167-Zuhal KAYA
168-Gülşah KIRBIYIK
169-Fatma ÜNSAL
170-Can SATILMIŞ
171-Büşra KIVRAK
172-Aksine Tiyatro
173-Cemal EKİCİ
174-Firaz SUMMAKOĞLU
175-Selda TEMÜRTÜRKAN
176-Milas Düşün Kültür Sanat Merkezi
177-Selçuk GÜNAY
178-Melike ARAÇ
179-Haluk IŞIK
180-Yeryüzü Sahnesi
181-Doğu EROĞLU
182-Kültürlerarası Araştırmalar Derneği
183-Metin GÜLER
184-Sarphan UZUNOĞLU
185-İkaros Kültür Evi
186-Turgut KESKİN
187-Adnan ÇETİN
188-Ayten ÖNYILMAZ
189-Volkan DEMİRKAN
190-Nüvide ERTEK
191-Sibel TURUNZ
192-Halil SAVDA
193-Pakize Melek BULUT
194-İlknur YATIR GÜNSAN
195-Sunar AYTUNA
196-Mete AKALIN
197-İsmail IŞILSOY
198-Sare Feyza ALAYBEYİ
199-Mehtap ÖZKAN
200-Nebahat PEKGÜLEÇ
201-Ayşe DRAZ
202-A. Şahin FİDAN
203-Hadiye İNCEOĞLU
204-Onur AYDIN
205-Kitap Dengi Girişimi
206-Arguvan Çiftlik Köyü Derneği
207-Ceren İMAL
208-İmgesu ÜNAL
209-Bilgihan KÖSALİ
210-Raziye Şeyma KELEŞ
211-Emrah Gökhan KAYAN
212-Fatma KÖSALİ KAYAN
213-Turgut KAYAN
214-Oğuzhan KAYAN
215-Elif ÇABUK KAYAN
216-Metehan KAYAN
217-Merve HATİPOĞLU
218-Nazlı DOĞAN

3 Aralık 2012 Pazartesi

İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok

Bir eylemde oynadığı sokak oyunundan sonra halkı askerlikten soğutmakla suçlanan Nazlı Masatçı’nın 4 Aralık’ta gerçekleştirilecek karar duruşması 11 Aralık 2012, saat 09:00′a ertelenmiştir.
11 Aralık’ta Sanat Yargılanıyor!
Sanata duyarlı tüm kamuoyunu 11 Aralık’ta, Bayraklı Adliyesinde ses vermeye çağırıyoruz!
İzmir Yenikapı Tiyatrosu

Oyuncularımızdan Nazlı Masatçı, oynadığı bir sokak oyunundan kaynaklı İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. 4 Aralık 2012 tarihinde son mahkeme hayata geçecektir. Öncesinde gazeteye vereceğimiz ilanlarla mahkemeye bu imza kampanyasını sunmayı düşünüyoruz. Katkı koymanız önemlidir. Lütfen imzalarınızı isim ve soyisim belirterek ya da kurumunuzun adını bildirerek; sanattasucyok@gmail.com adresine yollayınız. Mahkemeye verilecek metin aşağıdaki gibidir. Sevgiler…
İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’ne;
İzmir Yenikapı Tiyatrosu oyuncusu Nazlı Masatçı bir vicdani red eyleminde oynadığı sokak oyunundan kaynaklı mahkemeniz tarafından “Halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla yargılanmaktadır.
Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve insanlar herhangi bir sanat eserinde işlenebilecek bir suç olduğuna inanmıyoruz. Nazlı Masatçı’nın oynadığı oyundan yargılanmasını kabul edilemez buluyor ve beraatini talep ediyoruz.

İMZA LİSTESİ (Son Güncelleme: 03.12.2012, 15:07)

29 Aralık 2012 Cumartesi

"Kusura bakmayın ama biz işi bırakıyoruz."

"Kusura bakmayın ama biz işi bırakıyoruz."

Yaşlı adam ve gürültücü öğrenciler

Yaşlı bir adam emekli olduktan sonra bir lisenin yanında küçük bir ev aldı. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur
içinde geçirdi ama ders yılı başlayınca huzuru kaçtı.

Okulların açıldığı ilk günden başlayarak öğrenciler, dersten çıkar çıkmaz yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmeliyorlar, anlamsız sesler çıkararak bağırıp, çağırıyorlar, dayanılmaz gürültüler yapıyorlardı. Çocukların gürültülerinin
dinmek tükenmek bilmeyeceğini anlayan yaşlı adam, bu işe bir son verebilmek için kurnazca bir çözüm buldu. Ertesi gün
çocuklar öğrenciler okuldan çıkıp, yine dayanılmaz gürültüler yaparak evinin önünden geçerken yaşlı adam dışarı çıktı,
onlara bir öneride bulundu.

"Siz hepiniz çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz" dedi.
"Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı biçimde gürültüler çıkarmaktan
hoşlanırdım. Siz bana gençliğimi anımsatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün
bir dolar veririm. Kabul mü?."
Bu öneri çocukların çok hoşuna gitti. Her gün hem eğleniyorlar, hem bol bol gürültü yapıyorlar, hem de bir dolar para kazanıyorlardı.

Bu durum bir hafta bu biçimde sürdükten sonra bir gün yaşlı adam çocukları yine durdurdu ve onlara kısa bir açıklama yaptı:
"Çocuklar, yaşam pahalılığı, enflasyon beni de etkilemeye başladı" dedi. "Bugünden sonra size ancak elli sent verebileceğim.
Beni anlayışla karşılayacağınızı umarım."

Bu durumdan pek hoşlanmamalarına karşın çocuklar yaşlı adama anlayış gösterdiler ve günlük gürültülerini elli sent karşıladığında yapmayı kabul ettiler. Aradan birkaç gün daha geçtikten sonra yaşlı adam bir gün çocukları yine durdurdu
ve onlara bir durum açıklaması daha yapmak zorunda kaldığını bildirdi:
"Bakın, bizim emekli paralarını gününde ödemiyorlar" dedi.
"Durumum biraz sıkışık... Üzülerek söylüyorum ama yapabileceğim başka bir şey yok... Bundan sonra size ancak
yirmi beş sent verebileceğim... Tamam mı?.. Anlaştık mı?"

Yaşlı adamın bu son önerisi, çocukların hiç de hoşuna gitmedi. "Olanaksız bayım" dedi içlerinden biri. "Günde yirmi beş
sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Kusura bakmayın ama biz işi bırakıyoruz."

Alıntı

Gerçeğe Şüphe ile Ulaşılır

18 Aralık 2012 Salı

Street Fighter X Mega Man PC'ye Çıktı, Ücretsiz!

Street Fighter X Mega Man PC'ye Çıktı, Ücretsiz!

Capcom daha önce söz verdiği gibi Street Fighter x Mega Man'i PC için ücretsiz olarak yayınladı. Mega Man'in 25. Yıl kutlamaları kapsamında geliştirilen oyun bir hayli keyifli duruyor.

Bu ücretsiz dövüş oyununu indirmek için: http://www.capcom-unity.com/mega_man



Merhaba
GoGoBaBa


17 Aralık 2012 Pazartesi

Müzik :: Şebnem Ferah

  Şebnem Ferah

Queen, Heart gibi grupların şarkılarını çalarak Türkiye'nin ilk kadın rock gruplarından Volvox'un kurucusu olan Şebnem Ferah, Türkiye'de rock müzik denilince akla gelen sayılı isimlerden. Müzikal kariyerini basit ve net bir şekilde "15'imdeyken gitar çalıp şarkı söylemek benim her şeyimdi. O heyecanımı hala kaybetmedim" cümleleriyle tanımlayan ve hala müziğini icra etmeye devam eden Ferah, kariyerine altı stüdyo albümü, bir konser DVD'si, sayısız düet ve yüzlerce konser sığdırdı.


 


Makedonya'nın başkenti Üsküp'ten Yalova'ya göç eden Ferah Ailesi'nin son üyesi olarak 12 Nisan 1972 senesinde dünyaya gelen Şebnem, babasının ve ablasının müzikle ciddi anlamda ilgilenmesinden etkilenerek solfej derslerine; kendince şarkı söyleyip, mandolin çalmaya başladı. O zamanlar eğlenmek için yaptığı bir şey olan müzik, Bursa'daki Namık Sözeri Lisesi'ne yazılıp yatılı okumaya başlayınca hayatının amacı haline geldi. İlk defa ailesinden uzak kalan genç kız, seneler sonra hislerini "...Ailem beni öyle bir güven içinde büyüttü ki, bir adada yalnız başıma kalsam bile hayatta kalacağıma inanırdım." diye ifade etti.


 


Lise yıllarında Pegasus adlı bir müzik grubunda solistlik yapan Şebnem, 1988 senesinde Türkiye'niin ilk kadın rock gruplarından Volvox'u kurdu. Gitar ve vokalde yer alan Ferah, lisede tanıştığı Duygu Karpuz ve Ebru Bank'ı da gruba dahil etti. Elektro gitarda Duygu, bass gitarda Ebru ve davulda Bursa'da tanıştıkları Gül Ağırca yer alıyordu. Bursa'da açılan rock bar ve Sedat Yıldırım Sarıcan'ın desteğiyle konserlere çıkan dörtlünün gidişatı, Şebnem'in Ankara'daki Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ekonomi Bölümü'nü kazanmasıyla farklı bir boyut aldı.

Bölümü istemediğini anlayan Şebnem, ikinci sınıfında bıraktığı okulunu İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı'nda devam ettirmeye karar verdi. İstanbul gibi büyük bir şehirde rock müzik yapan Volvox, zamanla eleman değişikliğine uğradı. Grubu bırakan Ebru'nun yerine gelen Buket Doran, bugün hala birlikte sahne aldığı Şebnem ile yakın dost oldu. Ayrıca, modacılarımızdan Arzu Kaprol ve rock müziğin kadın seslerinden Özlem Tekin de Volvox'ta çalan diğer isimler.


 


Türk metal müzik gruplarından Pentagram'ın ön grubu olarak çıkan Volvox, Sis Bar ve Kemancı Bar tayfası tarafından sevilmişti ve dönemin rock müzik dergiler, fanzinleri neredeyse her sayılarında Volvox'tan bahseder olmuşlardı.

"Biz kadın rock müzisyenleri olarak çok fazla zorluk çektik. Öyle zamanlardı ki rock müzik performansı izleyemezdik bile. İzlemek için yılbaşını beklerdik."


 


1993 sonlarında çatırdamaya başlayan Volvox, 1994 senesinde dağıldığını duyurdu. İskender Paydaş, Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun yapımcılığını üstlendiği ilk albümü "Kadın" için stüdyoya giren Şebnem Ferah, Tarkan Gözübüyük ile birlikte çalıştı. Raks Müzik Yapım tarafından 7 Aralık 1996 senesinde çıkan albümden Vazgeçtim Dünyadan, Fırtına, Bu Aşk Fazla Sana ve Yağmurlar adlı parçalar kliplendi. Satış rekorları kıran albüm, uzun zaman medyanın gündeminden düşmedi. İlk konserini 1997 Nisan'ında İzmir Ege Üniversitesi'nde veren Şebnem, altı bin kişiden fazla insanın geldiği bu etkinlik, müzisyenin gelecek vaat ettiğinin kanıtıydı.


 


"Volvox'ta çalarken gelecekte albümlerimin çıkacağı, şarkılarımın dinleneceği beklentisi içinde değildim. Duygularımla hareket ediyordum, o zaman ne yapmak istiyorsam onu yapıyordum. Bugün hala duygularımla hareket ederim. Volvox bitti, kendimde albüm yapabilecek gücü gördüm ve çalışmaya başladım."

Binlerce kopya satan ilk albüm başarısından konserden konsere koşan Şebnem, 1998 senesinde ablası Aycan Ferah'ı kaybetti. Ölümcül hastalığa yakalanan Aycan'ın hastalık döneminin oldukça sancılı geçtiğini söyleyen Şebnem, ikinci albümü "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum"u ablasına "Bana müzik aşkını ilk kez hissettiren ve adeta öğreten canım ablam" diyerek ithaf etti.


 


6 Temmuz 1999 tarihinde çıkan ikinci albümünden Bugün ve Artık Kısa Cümleler Kuruyorum adlı parçaları kliplendiren Ferah, tüm Türkiye'yi acı içinde bırakan 17 Ağustos 1999 depreminde babası Ali Ferah'ı yitirdi. Bir sene arayla iki büyük kayıp yaşayan Şebnem, müziğe sıkı sıkı bağlanarak ara vermeden çalıştı.


 


Sezen Aksu, Sertab Erener, Nilüfer, Çelik, Tarkan, Tüzmen, Cenk Eroğlu ve Haluk Levent gibi müzisyenlere çeşitli şarkılarında geri vokalde eşlik eden Şebnem, Azeri sanatçı Polat Bülbüloğlu ile yaptığı "Gel Ey Seher" düeti ile de Azeri müzikseverlerin beğenisini kazandı. Ayrıca, 1989 senesinde çekilen "The Little Mermaid" animasyonu için "O Dünyada" adlı bir parça yazdı.


 


18 Ekim 2001 tarihinde üçüncü stüdyo albümü "Perdeler"i yayınlayan Ferah, albümdeki Perdeler parçasının farklı bir versiyonu için Finlandiyalı müzik grubu Apocalyptica ile birlikte çalıştı. Perdeler ve Sigara adlı parçalara klip çeken Şebnem, albümün CD versiyonunda Amerika'ya yaptığı yolculuğu ve Apocalyptica ile olan çalışmalarını sunuyor. Albüme ek olarak, son parçadaki bir kaç dakikalık sessizlikten sonra Yemen Türküsü'nü söyleyen müzisyen, dinleyicilerine hoş bir sürpriz yaptı.


 


"Ablamı ve babamı kaybetmek, hayatımın en zor dönemlerinden ikisini yaşattı. Perdeler'den sonra bir süre evime kapandım. 18'lerimdeyken izleyip de etkilendiğim ne kadar film, müzik varsa hepsini bir bir elden geçirdim. Eski heyecanımı yakalamak istiyordum."

Türk rock müzisyenlerinden Teoman ile de sıkı dost olan Şebnem, arkadaşının "İki Yabancı" adlı parçasında ona eşlik etti. Dipnot olarak, şarkıda Ferah'ın sesinin kısık olduğunu, ancak Teoman'ın görüşüyle, bu haliyle farklı bir hava kattığını da belirtelim.


 


Dördüncü albümü için stüdyo çalışmalarına başlayan Şebnem, 15 Mayıs 2003 tarihinde yayınladığı "Kelimeler Yetse" albümünde bambaşka biri olarak karşımıza çıktı. Aldatılmış, kadınlık gururu incinmiş, aşk acısı çeken ama yine de güçlü bir kadın imajı veren "Kelimeler Yetse", Ferah'ın da hep söylediği gibi, yazdığı en kişisel parçalardan oluşuyor. Albümden, Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler, Ben Şarkımı Söylerken ve Mayın Tarlası parçalarına klip çeken usta müzisyen, Fanta Turnesi'ne çıkarak albümünü tanıttı.

Kargo grubu ile "Kalamış Parkı" düeti, Mor ve Ötesi grubu ile "Küçük Sevgilim" düeti, Nilüfer'in çıkardığı düet albümündeki "Erkekler Ağlamaz", Ogün Sanlısoy ile "Bir Ben" düeti, Müzeyyen Senar ile "Vardar Ovası" ve "Sarı kurdelem Sarı" düetleri, Bulutsuzluk Özlemi konserinde "Sözlerimi Geri Alamam" düetiyle beğeni toplayan Ferah, 2005 senesinde dinleyenlerine göre 'en sert', kendisine göre 'en keskin' albümü olan "Can Kırıkları"nı piyasaya sürdü. Karin Karakaşlı'nın "Can Kırıkları" adlı kitabından etkilenerek adını verdiği albümünden Ferah, Can Kırıkları ve Çakıl Taşları adlı parçalara klip çekti. Bu albümden Hoşçakal adlı parçaya da klip çeken Şebnem, yapım şirketiyle yaşadığı sorun yüzünden daha yayına girmeden klibi geri çekti.


 


Her konserine binlerce dinleyicisine seslenen müzisyenin canlı performansındaki başarısından bahsetmeden geçmek olmaz. Konserlere Aykan ilkan (davul), Metin Türkcan (gitar), Buket Doran (bass gitar), Ozan Tügen (klavye) ve Ceren Tügen (geri vokal) ile birlikte çıkan Şebnem Ferah, menajer Yeşim Doran ile birlikte çalışmaktadır.

"Beni seven insanlara her zaman samimi cevap veriyorum. Bu yüzden aramızda arkadaşlık ilişkisi oluyor. Şarkılarımı da bu samimiyetle yazıyorum. İçimden geçenleri törpülemeden, hapşırır gibi çıkıyorlar."



 


2007 senesinin 10 Mart gününde Bostancı Gösteri Merkezi'nde konser veren Ferah, bu konserini DVD olarak piyasaya sürdü. Orhan Şallıel ile birlikte çalıştığı bu DVD, kısa zamanda en çok satanlar listesinin baş numarasına oturdu. Çıkardığı beş albümden performanslar sergileyen Şebnem, Çakıl Taşları ve Sil Baştan performanslarını klip olarak yayınladı.


 


Koçfest ve Coca-Cola Soundwave ile şehir şehir gezen başarılı şarkıcı, son olarak 2009 senesinin Aralık ayında "Benim Adım Orman" adlı altıncı stüdyo albümünü çıkardı. Bu albümden Yalnız ve Eski'yi kliplendiren Ferah, Aylin Aslım, Badem, TNK ve Hayko Cepkin ile "Özgürce Yaşa" adında bir şarkı söyledi. Ayrıca, şarkının sadece Şebnem Ferah yorumu da mevcut.


 



LeechTurk :: LeechTurk TSF FORUMS : v1.7.2 by xam :: Müzik :: Şebnem Ferah

murmur
Zır Deli / İnfazcı Muco


Kayıt Tarihi: 11-08-2011
Mesajlar :675

12 Aralık 2012 Çarşamba

Facebook: 2012 Yılına Genel Bakış Gogobaba E. Gökhan Kayan



Yılına Genel Bakış
Facebook   :
Gogobaba E. Gökhan Kayan  
Bu yılki önemli gelişmelerin, öne çıkan gönderilerin ve popüler haberlerin dahil en önemli 20 anına genel bir bakış.

http://www.facebook.com/yearinreview/GoGoBaBa

11 Aralık 2012 Salı

Amiga: 25 senelik efsane!

Amiga: 25 senelik efsane!

Tam 25 yıl önce ortaya çıktı; altın çağını yaşadı ve battı! Ama hala unutulmadı...


 


1987, Commodore'un yılıydı: 25 sene geçse de hala unutulmayan bilgisayar Amiga 500, 90'lı yıllarda tüm dünyanın en sevilen oyun cihazı olmuştu.

25 yıl önce, Avrupa'da, özellikle İngiltere ve Almanya'da, Commodore, ucuz Amiga 500 ev bilgisayarıyla bir başarı hikayesi yazdı. 8-bit jenerasyonunun yerine geçen Amiga 500, özellikle de genç müşterilerden aldığı güçle Atari ST ve IBM PC gibi güçlü rakiplerini geride bıraktı ve 90'ların pazarına egemen oldu.

Amiga 500'ün tek eksiği TV bağlantısıydı; Amerikalı kullanıcılar bir adaptör ya da monitör alıp bu sorunun üstesinden gelirken Avrupalı kullanıcıların televizyonlarında hali hazırda bulunan scart bağlantısı ile Amiga 500'ün parlak RGB görüntüsü televizyona yansıyordu. Amiga 500'üne 512KB - 1MB arası ek hafıza koyanlar ise göreceli olarak daha ufak bir para karşılığında rakipsiz ve geleceğe yönelik bir bilgisayara sahip oluyorlardı.

Üstün bir oyun bilgisayarı

 


1988'den itibaren Amiga 500'ün yolculuğuna yığınla yüksek kaliteli yazılım da eşlik etti. Hali hazırda pek çok Amerikan firması Commodore'dan dönüp PC'ye yanaşmaya başlamışken, özellikle Psygnosis, British Telecom'un alt firması Rainbird ve geliştirme takımlarından Bitmap Brothers ve Sensible Software gibi İngiliz firmaları sıradışı oyunlara imza attılar. Kısa bir süre sonra Fransız, Alman ve İskandinav programcılar da A500 trenine katıldılar. 80'lerin sonunda Amiga 500 için 1000'den fazla oyun piyasaya sürülmüştü ve bunların pek çoğu da sadece bu platforma özeldi.

Yasal yazılım pazarının yanında bir de hacker'ların yarattığı pazarda popülerleşen korsan oyunlar, gençliği tekno akımına yakınlaştırdı. Amiga yazılımlarının "kırılması (crack)" sayesinde bu yazılımlar çok daha büyük kitlelere ulaştı fakat hala bunun Commodore'un sonunu mu hazırladığı yoksa Amiga'nın başarısında temel sebep mi olduğu tartışılır.

Kitleler için bilgisayar

 


Şurası kesin ki, yazılım kırılma ve bu sayede yazılımların okullarda arkadaşlar arasında takası olmasaydı pazar bu kadar hızlı ve güçlü büyüyemezdi. 80'lerin sonuna doğru Amiga en popüler bilgisayar haline gelmişti; hatta kimi Bayern Münih oyuncuları bile Commodore formalarıyla sahaya çıkıyorlardı. Yani Amiga 500, Commodore'u, tarihin en büyük bilgisayar üreticilerinden biri haline getirmişti.

Ne yazık ki Amiga 500, aslında Commodore'un son parlak fikri oldu. Kompakt bilgisayarların pazara hakim olmasıyla birlikte donanım geliştirmekte geri kaldı Commodore. Belki de elindekini yeterli sanmak gibi bir yanılgıya düştü. Ama sonun başlangıcı çoktan gelmişti bile...

Amiga 600: Sonun başlangıcı

 


Üst seviye modeller Amiga 2000, A3000 ve A4000, DOS-işletimli PC filosunun karşısında duramadı. Daha sonra düşük fiyata alt seviye modeller piyasaya sürmeyi deneyen Commodore, bu hamlesiyle de geri dönmeyi ek başaramadı.

Birkaç uyumluluk sorunu dışında (yeni işletim sistemi eski oyunların hepsini tanımıyordu) dış görünüş olarak hiç değişmeyen Amiga 500+'nın ardından 1992 senesinde Amiga 600'ü tanıttı Commodore. Amiga 500'ün çevre birimleriye uyumlu olmaması, yüksek fiyatı ve nümerik olmayan klavyesiyle Amiga 600, hayranlarının beklentilerini yarı yolda bıraktı. Üstelik tamamen lehimli yapısı ve bu yapının soketlerde yaşattığı sorun, donanım güncellemesi yapmayı da çok zorhale getirdi. Ayrıca işletim sistemi yine pek çok oyunla uyumlu değildi.

Bir çağ sona eriyor

 


Yine 1992 yılında, Amiga 600'ün çıkışından sadece birkaç ay sonra, Commodore azalan prestijini ve popülaritesini toparlamak için Amiga 1200'ü piyasaya sürdü. Görünüş olarak Amiga 500'e benzeyen fakat yeni AGA-çipsetini kullanan, teknik ve grafik olarak Amiga 600'den çok daha üstün olan Amiga 1200, dahili sabit disk ile yükseltilebiliyordu. Fakat ne yazık ki Commodore'un bu hamlesi çok geç kalmıştı; market Sega ve Nintendo, IBM ve Apple arasında güç yarışmasına dönüşmüştü bile... Böylece Commodore'un çağı da sona ermiş oldu.

Amiga öldü, efsanesi yaşıyor

 


Amiga CD32 isimli konsolla CD-ROM piyasasına atılmayı da deneyen Commodore, pazarın yenilmez liderleri Sega ve Sony'den pay kapmaya çalıştı fakat sadece birkaç yüz bin CD32 cihazı satabildi. 29 Nisan 1994 tarihinde ise, şirket resmi olarak kepenklerini indirdi.

Avrupalı oyun geliştiricileri Amiga'nın tecrübesinden yararlandı ve daha sonraları teknik olarak benzer Sega Mega Drive konsolu piyasaya sürüldü. 80'lerin ve 90'ların grafik programlama uzmanları, Amiga'nın programlanması için kullanılan geliştirme araçları ve ara yazılımlar Playstation Co. tarafından devralındı. Peter Molyneux ve Jez San'dan David Perry'e, DMA, Codemasters ve Factor 5'ten Reflections'a kadar 21. yüzyıla damgasını vurmuş sayısız oyun ve üretici, ilk ünlerini Amiga 500'de kazanmışlardı...

KAYNAK

 


Dik dur ve gülümse bırak neden gülümsediğini merak etsinler

Nazlı Masatçı Davası İle İlgili Basın Açıklaması :

Nazlı Masatçı Davası İle İlgili Basın Açıklaması :


Posted: 11 Dec 2012 06:55 AM PST
Basına ve Kamuoyuna;
01.09.2010 yılından bu yana Tiyatromuzun oyuncusu Nazlı Masatçı, İnan Süver’e destek eyleminde oynadığı “Palto” isimli sokak oyunundan yargılanmaktaydı. Bugün 20. Sulh Ceza Mahkemesi’nde karar davasına çıkan oyuncumuz, eyleme katılan 5 kişi ile birlikte, “Halkı Askerlikten Soğutmak” suçlamasından 6 ay ceza aldı. Hakim “mahkemede gösterdiği iyi niyet” için sanıklara 6′da 1 indirim uygulayarak cezayı 5 aya indirdi. Ve sonra 5 yıl boyunca benzer suçlara karışmamaları kaydıyla cezayı 5 yıl erteledi.
Bizler en basından beri bu davada yargılanan sanat olduğunu söyledik. Bugün orada ceza alan Nazlı Masatçı değil, N.Gogol’dur. Bu davaya karşı belirleyeceğimiz duruş, sanatın gelecekte nasıl bir yerde duracağını gösterecektir. Nazlı Masatçı’ya verilen ceza sadece İzmir Yenikapı Tiyatrosu’na değil, “Rağmen” açılış yapan Şehir Tiyatroları sanatçılarına, Devlet Tiyatrosu’nun kapatılmasına ve şehir tiyatrolarının yönetmeliğinin değiştirilmesine karşı çıkan bütün bir kamuoyuna verilmiş gözdağıdır.
Adalet’in terazisi “uslu” çocuklar olmayı öğretmeye koşullandırılmış olsa da bizler uslu durmayacağız.
N.Gogol’u bu suçta yalnız bırakmayacak ortaklar bulacağız. Mesela W. Shakespeare, A.Çehov, P.Weiss, B.Vian ya da Melih Cevdet Anday, Can Yücel, Yaşar Kemal, Haldun Taner.. Oyunlarımızı her koşulda sahneye ve sokağa “Bir derdimiz var ki” diye çıkaracağız.
Tüm dostlarımız ve dost olamayanlarımız bilsin ki; bir toplumun sanatı yapanlar, yasalarını yapanlardan daha güçlüdür.
Dava sürecinde kamuoyuna, “Sanat Yargılanıyor, susacak mısınız?” diye sormuştuk. Yüzlerce insan imzalarıyla, onlarca aydın-yazar-sanatçı yazılarıyla
destek vermişti. Bir kez daha soruyoruz şimdi; N. Gogol 5 ay ceza aldı! Ne yapacaksınız?
Sanatta işlenebilecek hiç bir suç yoktur !
İZMİR YENİKAPI TİYATROSU

Posted: 11 Dec 2012 02:29 AM PST
Vicdani retçi İnan Süver’in tutuklu olduğu dönemde İzmir’de destek için yapılan eylemde Gogol’un yazdığı Palto adlı oyunu oynayan tiyatrocu Nazlı Masatçı’nın içinde olduğu 6 kişinin yargılandığı davada karar çıktı.
İzmir 20. Sulh Ceza Mahkemesi, 6 kişi hakkında TCK’nın “halkı askerlikten soğutmak” eylemini düzenleyen 318. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle 6 ay hapis cezası verdi. Ceza, “iyi hal indirimi”yle 5 aya indirildi. Mahkeme, hükmün açıklanmasını 5 yıl erteledi.
‘SANATIMIZI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Duruşma sonrasında Bayraklı Adliyesi’nin önünde açıklama yapan Yenikapı Tiyatrosu yönetmenlerinden Orçun Masatçı, Bugün N. Gogol halkı askerlikten soğutmaktan 5 ay ceza aldı. Endişeye mahal yok 5 yıl boyunca suç(!) işlemezse ertelendi.
A. Çehov’u, W. Shakespeare’i, H. Taner’i, G. Dilmen’i ne zaman yargılayacaklar heyecanla bekliyoruz..
Unuttular ama hatırlatalım;
Bir toplumun türkülerini (sanatini) yapanlar, yasalarinı yapanlar daha güçlüdür.
Masatçı, söz konusu cezanın Türkiye’de “adalet”in nasıl tecelli ettiğini gösteren örneklerden biri olduğunu belirtti.
(etha)

6 Aralık 2012 Perşembe

şöyle özetleyeyim şapka konusunu.

Aslanın canı çok sıkılmıştır, hemen tilkiyi çağırır.
“Çok canım sıkılıyor, vakit geçirecek bir şeyler bul bana.” der.

Tilki sinsice gülerek ;
 “Tamam Kralım, su kıyısına gidelim.Orada bulduğumuz ilk hayvanı dövelim.” der. 

Bu fikir aslanın pek hoşuna gider ama bahane lazımdır.
Tilki onu da düşünür hemen.
“Şapkan niye yok deyip pata küte döveriz kralım” der Tilki.  
Hemen su kıyısına inerler.Orada bulunan Tavşanı çağırır aslan yanına.

”Nerde lan senin şapkan”  der.
Tavşan şaşırır.
”Ne Şapkası kralım.”  Demeye kalmadan, Aslan Tavşanı evire çevire döver.
Ertesi gün aslanın yine canı sıkılır ve su kıyısına iner.  Tavşanı tekrar çağırır yanına.
Yine ”Nerde lan senin şapkan”  der Aslan ve yine pata küte döver tavşanı.
Bu olay üç gün tekrarlanır. ….
Dördüncü gün  Aslan Tilkiye ;
”Hep aynı soruyu sormak ve aynı bahaneyle dövmek ayıp oluyor. Değişik şeyler bul” der.
Tilki de;  ”Elbette bulurum sayın kralım, hatta buldum bile. Tavşandan sigara isteyelim. Filtreli getirirse,  neden filtresiz getirmedin, filtresiz getirirse neden filtreli getirmedin diye dövelim...” der.
Aslan beğenir bu fikri ve hemen tatbik eder.
Tilkiyi de yanına alarak su kıyısına inerler.
Aynı tavşan, kafası gözü sargıda, titreyerek yiyecek bir şeyler aramaktadır dere kenarında.
Aslan tavşana ”Git bana bakkaldan sigara al...” der
Tavşan hemen koşmaya başlar ama bir iki adım sonra durup geri dönerek,
” Filtreli mi Olsun,  yoksa filtresiz mi sayın kralım” diye sormaz mı…  
Aslan şaşırmıştır. Ne diyeceğini bilemez,  hemen bağırmaya başlar ;
    “NERDE LAN SENİN ŞAPKAN !”

Gül yaprağı

GÜL YAPRAĞI
Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini
aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli
olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan
açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı
geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi.
Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden
kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu.
Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist,
kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan
sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı,
tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu.
Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar
suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı.
Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz
demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir
gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.
Gül yaprağı suyun üsünde yüzüyordu ve su taşmamıştı.
İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak
yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir
gül yaprağına her zaman yer vardı.

İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok :

İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok :

 İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok
3
Yayınlayan yenikapi on Aralık - 2 - 2012 | 39 Yorum Oyuncularımızdan Nazlı Masatçı, oynadığı bir sokak oyunundan kaynaklı İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. 4 Aralık 2012 tarihinde son mahkeme hayata geçecektir. Öncesinde gazeteye vereceğimiz ilanlarla mahkemeye bu imza kampanyasını sunmayı düşünüyoruz. Katkı koymanız önemlidir. Lütfen imzalarınızı isim ve soyisim belirterek ya da kurumunuzun adını bildirerek; sanattasucyok@gmail.com adresine yollayınız. Mahkemeye verilecek metin aşağıdaki gibidir. Sevgiler…
İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’ne;
İzmir Yenikapı Tiyatrosu oyuncusu Nazlı Masatçı bir vicdani red eyleminde oynadığı sokak oyunundan kaynaklı mahkemeniz tarafından “Halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla yargılanmaktadır.
Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve insanlar herhangi bir sanat eserinde işlenebilecek bir suç olduğuna inanmıyoruz. Nazlı Masatçı’nın oynadığı oyundan yargılanmasını kabul edilemez buluyor ve beraatini talep ediyoruz.


İMZA LİSTESİ (Son Güncelleme: 04.12.2012, 10:15)
1-Ezgi SEZER
2-Zeynep ERDOĞDU
3-Ece KİREZCİ
4-Mahir ÖZEL
5-Hakan KİREZCİ
6-Esme SARITAŞ
7-Ahmet Vehbi YILDIZER
8-Halkın Takımı Dergisi
9-Martı Sanat Tiyatrosu
10-Ferdi ÖZTABAK
11-Uğur İPEK
12-Gülgün İŞBİLEN
13-Serkan KIRMIZI
14-Ekim Devrim ÇAPARTAŞ
15-Miray ÖZTURAN
16-Ufuk AKTAŞ
17-Taylan Özgür NEFES
18-Gülin ÖZÜAYDIN
19-Yağmur KAYA
20-Tiyatro Karga
21-Mehmet Emin TURAN
22-Kahve Bahane
23-Mert AKALIN
24-Yaşar GÜNDEM
25-Onur ATAYOĞLU
26-Piren AYHAN
27-Emre BUCAK
28-Onur ÇATAL
29-Toprak Sahne Tiyatrosu
30-Özgür YÜKSEKDAĞ
31-Didem DİRİK
32-Ayşegül ÖZDOĞAN
33-Fatma TOKSÖZ
34-Emel Cansu AKSEL
35-Şirin ERAKIN
36-Üner MUSLUKÇU
37-Ceren KÜÇÜKKURT
38-Özcan YAŞAR
39-Deniz Güney İŞİNTEK
40-Ragıp YAVUZ
41-Korkut AKIN
42-Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu
43-İstanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği (İŞTİSAN)
44-Umur ÖZLÜER
45-Ayşen AYGÜN
46-Dilşad GÜNGÖR
47-Esra COŞKUNER POYRAZ
48-Cebrail KELEŞ
49-İmece Tiyatro
50-Kil İşleri
51-İbrahim VARLI
52-Sokak Sanatları Atölyesi
53-Serap TELÖZ
54-Kum Edebiyat Dergisi
55-Üstün AKMEN
56-Sibel ÖZBUDUN
57-Temel DEMİRER
58-Yine Mi Tiyatro Topluluğu
59-Damla AHKEMOĞLU
60-Erdener EVİN
61-B. Seçkin KAYMAZ
62-Melike YAŞAR
63-NKK Gösteri Sanatları Topluluğu
64-Nilüfer Sokak Oyuncuları
65-Esra GÜNEŞ
66-Ezgi ÖZKAN ALTAYLI
67-Dilek SUER
68-Uğur DOĞAN
69-Canan GÜNAŞTI
70-Uğur Baran TOKER
71-Kemal MADEN
72-Yücel ERTEN
73-Gül KAPAR
74-Ozan GÖZEL
75-Atilla CEYLAN
76-Reyhan GÜLDAL
77-Neslihan MANİOĞLU
78-Mehmet BORA
79-Nihan SUSULU
80-Uğur ÖZKAYA
81-Gamze YILMAZ
82-Enver MUTLU
83-İzmir Hareket Tiyatrosu
84-Mehmet DURU
85-Mesut GÜNGÖR
86-Beyhan GÜNGÖR
87-Bilgesu YAPRAK
88-Abdullah UYSAL
89-Nadine DOĞAN
90-Süleyman ASLITÜRK
91-Fırat BAYIR
92-Kadriye DEMİREL
93-Gökhan GÖKÇE
94-Semah TUĞSEL
95-Tiyatro Avesta
96-Dilan GEZMİŞ
97-Çağdaş AYDIN
98-Yunus Emre KIRKANAHTAR
99-Mehmet UÇAR
100-Janset KARAVİN
101-Deniz DOĞRUER
102-Deniz GÜLENER
103-Ezgi AKYILDIZ
104-Bahar SAVAŞ
105-Ceyda TAŞDEMİROĞLU
106-Selahattin Samet DEMİR
107-Duygu ONAY
108-Ahmet BİNGÖL
109-Cüneyt UZUNLAR
110-Gülseren AYDIN
111-Gülsüm SOYDAN
112-Semih ÖZCAN
113-Kemal ORUÇ
114-Tiyatro Eğitim Derneği
115-Drama Kumpanya
116-Emre DURSUN
117-Mustafa ÖZGÜNGÖR
118-Ayşe Merve ARSLAN
119-Salih TANIŞ
120-Candeğer DELEN
121-Hebûn LGBT Diyarbakır
122-Mesut KARA
123-Modern Zamanlar Sinema Dergisi
124-Burcu SÖZERİ
125-Uğur AKİPEK
126-Murat COŞKUNER
127-Ufuk Ebru DÖLENEKEN
128-Buket ULUKUT
129-Sinem SİNAN
130-Zafer GECEGÖRÜR
131-Gökhan ALTUNTAŞ
132-Hakan ALTUNTAŞ
133-Gülnaz ALTUNTAŞ
134-Hüseyin ALTUNTAŞ
135-Melek Selin SÖZMEN
136-Ümit Bahadır KARACA
137-Melis BULU
138-Defne EPİKMEN
139-Redhack
140-Ayşegül EKİNCİ
141-Samsun Sanat Tiyatrosu
142-M. Ergün IŞILDAR
143-Ayşe YILDIRAN
144-Faysal TEKOĞLU
145-Selin İŞCAN
146-Orkun AKGÜNDÜZ
147-Cansu ATEŞ
148-Derviş KARA
149-Nazin Andaç BEYHUN
150-Özge MEMİŞOĞLU
151-Utkan BUGAY
152-Alperen ÇÖL
153-Nilay ŞİT
154-Senem PORDUĞAN
155-Ümit ŞAHİN
156-Erman BALIKÇI
157-Cem KAPLAN
158-Bilge KOCAARSLAN
159-Mümin HÜSEYİNOĞLU
160-Ferhat Yılmaz Tiyatrosu
161-Cihan ZİYAN
162-Kübra Teberik YURT
163-Halil İbrahim ŞAN
164-Turgut ÖZAR
165-Tamer Barış ÜLGER
166-Namık KARTALOĞLU
167-Zuhal KAYA
168-Gülşah KIRBIYIK
169-Fatma ÜNSAL
170-Can SATILMIŞ
171-Büşra KIVRAK
172-Aksine Tiyatro
173-Cemal EKİCİ
174-Firaz SUMMAKOĞLU
175-Selda TEMÜRTÜRKAN
176-Milas Düşün Kültür Sanat Merkezi
177-Selçuk GÜNAY
178-Melike ARAÇ
179-Haluk IŞIK
180-Yeryüzü Sahnesi
181-Doğu EROĞLU
182-Kültürlerarası Araştırmalar Derneği
183-Metin GÜLER
184-Sarphan UZUNOĞLU
185-İkaros Kültür Evi
186-Turgut KESKİN
187-Adnan ÇETİN
188-Ayten ÖNYILMAZ
189-Volkan DEMİRKAN
190-Nüvide ERTEK
191-Sibel TURUNZ
192-Halil SAVDA
193-Pakize Melek BULUT
194-İlknur YATIR GÜNSAN
195-Sunar AYTUNA
196-Mete AKALIN
197-İsmail IŞILSOY
198-Sare Feyza ALAYBEYİ
199-Mehtap ÖZKAN
200-Nebahat PEKGÜLEÇ
201-Ayşe DRAZ
202-A. Şahin FİDAN
203-Hadiye İNCEOĞLU
204-Onur AYDIN
205-Kitap Dengi Girişimi
206-Arguvan Çiftlik Köyü Derneği
207-Ceren İMAL
208-İmgesu ÜNAL
209-Bilgihan KÖSALİ
210-Raziye Şeyma KELEŞ
211-Emrah Gökhan KAYAN
212-Fatma KÖSALİ KAYAN
213-Turgut KAYAN
214-Oğuzhan KAYAN
215-Elif ÇABUK KAYAN
216-Metehan KAYAN
217-Merve HATİPOĞLU
218-Nazlı DOĞAN

3 Aralık 2012 Pazartesi

İmza Çağrısı: Sanatta İşlenebilecek Bir Suç Yok

Bir eylemde oynadığı sokak oyunundan sonra halkı askerlikten soğutmakla suçlanan Nazlı Masatçı’nın 4 Aralık’ta gerçekleştirilecek karar duruşması 11 Aralık 2012, saat 09:00′a ertelenmiştir.
11 Aralık’ta Sanat Yargılanıyor!
Sanata duyarlı tüm kamuoyunu 11 Aralık’ta, Bayraklı Adliyesinde ses vermeye çağırıyoruz!
İzmir Yenikapı Tiyatrosu

Oyuncularımızdan Nazlı Masatçı, oynadığı bir sokak oyunundan kaynaklı İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. 4 Aralık 2012 tarihinde son mahkeme hayata geçecektir. Öncesinde gazeteye vereceğimiz ilanlarla mahkemeye bu imza kampanyasını sunmayı düşünüyoruz. Katkı koymanız önemlidir. Lütfen imzalarınızı isim ve soyisim belirterek ya da kurumunuzun adını bildirerek; sanattasucyok@gmail.com adresine yollayınız. Mahkemeye verilecek metin aşağıdaki gibidir. Sevgiler…
İzmir Sulh Ceza Mahkemesi’ne;
İzmir Yenikapı Tiyatrosu oyuncusu Nazlı Masatçı bir vicdani red eyleminde oynadığı sokak oyunundan kaynaklı mahkemeniz tarafından “Halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla yargılanmaktadır.
Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve insanlar herhangi bir sanat eserinde işlenebilecek bir suç olduğuna inanmıyoruz. Nazlı Masatçı’nın oynadığı oyundan yargılanmasını kabul edilemez buluyor ve beraatini talep ediyoruz.

İMZA LİSTESİ (Son Güncelleme: 03.12.2012, 15:07)