14 Aralık 2015 Pazartesi

Şamanlardan 30 mutluluk formülü

Şamanlardan 30 mutluluk formülü



Şamanlardan 30 mutluluk formülü


Var olan herşeyin ruhu olduğuna inanan
şamanlar, insanları ruhen iyileştirme gücüne sahiptir. İşte kökenleri
çok eski zamanlara dayanan Şamanizmin mutluluk için 30 formülü...

Şamanlardan 30 mutluluk formülü


1. Yolda yürürken bulduğun bir kuş tüyünü eve
getir, bir vazoya koyabilir, asabilir yada rafta bulundurabilirsin. Bu
cennetten sana gelmiş güçlü bir tılsımdır. Bu tarz ruhlardan size
verilen işaretleri farketmelisiniz.

Şamanlardan 30 mutluluk formülü

Şamanlardan 30 mutluluk formülü
2. Nehirlerden taş topla. Büyük güç ve enerjileri vardır.

3. Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar verme.

4. Zorluklar birer formalitedir. Ciddi zorluklar, daha ciddi olsalar
bile hala formaliteden ibarettir. Gökyüzü oradadır, bazen bulutlarla
kapanmış olsa bile bazen biraz çaba göstererek, mesela bir uçağa binerek
aynı mavi gökyüzüne ulaşmak mümkündür. Herkese barış!
 
Şamanlardan 30 mutluluk formülü
5. Bir hayale ulaşmak için bazen tüm gereken
bir adım atmaktır. Zorluklardan korkmayın, her zaman vardırlar ve
olacaktırlar. Hepinize amaçlarınız doğrultusunda temiz yollar!

6. Ahlaki olarak önceliğiniz başka birine zarar vermemek olmalıdır. Bu
prensip oldukça güçlü olmalıdır. Sadece şöyle düşünün: “Hiçbir zaman hiç
kimseye zarar vermeyeceğim.”

7. Canlılar için bir mutluluk kaynağı olabilirseniz siz kendiniz en
mutlu olursunuz. Ve başkalarına acı çektirirseniz siz kendiniz de acı
çekersiniz. Düşünün!

8. Günde en az bir saat sessizliğe zaman ayırın. Buna en az iletişime olduğu kadar ihtiyacınız var.

9. Sevebilme yeteneği Dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğrenin, düşmanlarınızı bile.

10. Akarsulara çöp atmayın. Asla! Suyun ruhu çok sinirlenebilir. Ruhu yatıştırmak için ekmek, süt yada para atabilirsiniz.

11. Genelde geçmişimizi “altın çağ” yada “altın günler” olarak
adlandırırız. Bu bir hatadır. Hayatımızda yaşanan her an tam olarak
altın çağdır.

12. Mükemmel bir din ya da inanç yoktur. Kötü bir din de yoktur. Tanrı
bir tanedir. İstediğinize dua edebilirsiniz ancak şu emirleri unutmayın:
dürüst yaşa, atalarına saygı göster, ve sev.

13. Eğer Dünya’yı değiştirmeyi amaçlıyorsan önce kendini değiştir. Aşkın
ve keyfin enerjilerini öğren. Bunlar bir insanın kilit anlarıdır.
Gülümsemek, kahkaha ve keyif almanın çok büyük güçleri vardır. Bunu bir
defa öğrendikten sonra kendinize sevginin kapısını  

14. Oldukça güzel bir deyiş vardır: Veren eli kısıtlı görme. Eğer
mümkünse zayıf ve ihtiyacı olanlara para ver. Miktarı önemli değil ancak
vermiş olmak önemlidir.

15. Hayat çok kısadır. Bunu gözyaşları, kavgalar, küfür ve alkol ile
çarçur etme. İyi şeyler yapabilir, çocuk yetiştirir, dinlenir ve daha
fazla mutluluk verici şeyler yapabilirsiniz.

16. Eğer sevdikleriniz size suçlu olmadığınız bir şey için kızdılarsa
onlara sıkıca sarılın, ve onlar yatışıncaya kadar onları bırakmayın.

17. Ruhunuzda bir sıkıntı bir tükenmişlik hissediyorsanız şarkı
söyleyin. Kalbiniz hangi şarkıyı söylemek istiyorsa. Bazen o da
konuşabilmek ister.

18. Her zaman hatırla: Doğru din, doğru inanç ya da en becerikli şu veya
bu inancın din adamı yoktur. Tanrı birdir. Tanrı dağın tepesindedir.
Farklı din ve inançlar bu tepeye ulaşmanın farklı yollarını sunarlar.
Kime istersen dua et, ancak bil ki senin asıl amacın günahsız olmak
değil, tanrı’ya ulaşmaktır.

19. Eğer bir şey yapmaya karar verdiysen
kendinden şüphe etme. Korku seni kendinden ve doğru yoldan saptırmaya
çalışacak. Çünkü bu kötülüğün ana silahıdır. Eğer ilk defada
başaramadıysan ümidini kaybetme. Her küçük zafer seni daha büyüğüne
yaklaştırır.

20. Hayatta çok önemli bir şeyi hatırla. Herkes hakettiğini bulur.
Problemlerin ruhuna ve düşüncelerine girmesine izin verme böylelikle
problemler vücuduna da ulaşamaz.

21. Hayat sana yüzünü ya da başka bir tarafını çevirmiş olabilir. Ancak
sadece çok az kimse aslında hayatı çevirenin gerçekte kendisi olduğunu
anlıyabilir. Diğerleri hakkındaki tüm kötü düşünceleriniz size geri
dönecektir. Kıskançlık da en sonunda size geri gelecektir.

Buna neden ihtiyacınız var? Sakin ve ölçülü yaşayın. Kıskanç olmak iyi
bir şey değildir ve hiç gerek de yoktur. Bu adamın büyük bir arabası
varsa bu onun yüzünü daha güzel yapmayacaktır. Altın aslında kirli bir
metaldir. Kıskanç olmaya ihtiyaç yoktur. Daha fazla gülümseyin ve
yabancılar da size gülümseyecektir, hem de sevdikleriniz ve tüm
hayatınızla beraber!

22. Size saygı gösterilmesini istiyorsanız başkalarına saygı gösterin.
İyilik için iyilik, kötülük içinse bu kötülüğü yoksaymak yapılacak en
doğru şeydir. Sizi kötü yapmaya çalışan biri onu yoksaydığınız için
kendini gerçekte daha kötü hissedecektir.

23. İçmeyin. Hiç içmeyin! Alkol vücudu, beyni ve ruhu öldürür. Alkol
gerçekten de öldürür, aptalca şeyler yapmayın. Rahatlamak için hamama
gidin, eğlence için şarkı söyleyin, iletişim ve ortak bir dil bulabilmek
için çay için ve bir kadını daha iyi tanımak için ona şeker verin!

24. Asla pişmanlık duyma! Ne olursa olsun bu ruhların isteğiyle olur ve bu her zaman en iyisidir.

25. Hayvanlara benzeyen taşları özel bir tören olmadan yerden almayın.
Aksi takdirde çok ciddi bir nazara maruz kalırsınız. Eğer böyle bir taş
bulduysanız ve yanınıza almak istiyorsanız bulunduğunuz yerin ruh
efendisine başvurun ve ona bir teklifte bulunun, ardından bu taşı yerde
beyaz bir bezle kaplayın ve böyle alın.

26. Güzel bir müziği dinleyerek kendinizi gün içerisinde aldığınız
negatif enerjiden arındırırsınız. Müzik meditasyon gibidir. Sizi
kendinize ve hayata geri getirebilir.

27. Kalbinizde her hangi bir baskı olmadan rahat nefes alabilmek için, ağlamayı öğrenin.

28. Eğer durum sizin çözemeyeceğiniz bir hal aldıysa ve hiçbir çıkış
yoksa elinizi yukarı kaldırın. Ve elinizi sertçe aşağı indirirken
“zıkkımın köküne git” deyin. Çok güzel bir deyiş vardır: Sizi yeyip
yutmuş olsalar bile en azından 2 çıkış yolunuz vardır.

29. Kadınlar alışveriş yaparken ailelerinin önlerindeki günlerdeki
mutluluğunu satın alırlar.Erkek, kendi tarafından kadına para
sağlamalıdır. Böylece kadın en iyi kalitedeki ürünleri seçebilir.
Yiyeceğe harcanan paradan kısan bir aile fakirleşir ve mutsuzlaşır. Bu
kısıntı aslında sevdiklerinin mutluluğundan kısılır.

30. Kendinizi yanlış ya da birşey hakkında üzülüyorken bulursanız,
vücudunuzu düzgün ve akıcı hareketlerle bir dans formunda hareket
ettirin. Kötü enerjinizi yoluna sokup zihninizi çektiğiniz acıdan
arındıracaksınız...

 



 Şamanlardan 30 mutluluk formülü

Alkolde doğru bilinen yanlışlar

Halk arasında alkol kullanımı ile ilgili pek çok yanlış bilgi ve inanç
var. Yeşilay Dergisi, alkol ile ilgili doğru bilinen yanlışları Aralık
sayısında araştırdı.



Dünyada 76 milyon kişinin alkol bağımlısı
olduğunu ve yılda 3,3 milyon kişinin alkol kullanımına bağlı
hastalıklardan hayatını kaybettiğini belirten uzmanlar, alkol hakkında
söylenen birçok bilgi ve inancın aslında yanlış olduğunu vurguluyor.




Alkol bağımlılığının, kişinin beden ve ruh sağlığını, aile ve iş
hayatını etkileyecek düzeyde alkol alması ve alkol alma isteğini
durduramaması ile ortaya çıkan önemli bir hastalık olduğunu kaydeden
uzmanlar, alkol kullanımı ile ilgili toplumun yanlış inançlara sahip
olduğunu belirtiyor. Alkol ile ilgili doğru bilinen yanlışları, Aralık
sayısına taşıyan Yeşilay Dergisi’ne göre, doğru bilinen yanlışlar
nedeniyle, alkol kullanımı toplumda kabul gören bir davranış olarak
algılanıyor.




Yeşilay Dergisi’ne göre alkolün vücuda girmesiyle vücutta ölümcül bir
yolculuk başlıyor: Keyifle alınan alkol, mide yüzeyinden hücrelere geçiş
yapar. Yüzde 20’si mideden, yüzde 80’i ince bağırsaklardan kana
karışır. Alkolün sonraki durağı ise karaciğerdir, karaciğerin önceliği
yağ asitlerini yakarak enerji üretmektir. Ancak alkol alınınca,
karaciğer yağ asitlerini parçalamayarak biriktirir ve bu durum
karaciğerin yağlanmasına yol açar. Alkol kanla kalbe, akciğerlere ve
bronşlara ulaşır. Akciğerlerden de dakikalar içinde beyne ulaşarak
uyuşma etkisi yapar. Artık alkol vücuda alındıktan 3 dakika sonra tüm
hücrelere ulaşımını tamamlamış olur. Alınan alkol miktarı, belirli
seviyeyi geçerse kişide solunum yavaşlar, koma hatta ölüme neden olur.
 


İşte, bugüne kadar alkol ve alkol kullanımı hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar:


1:YANLIŞ: Alkol iyi uyumaya yardımcı olur.


2: DOĞRU: Alkol uyku kalitesini düşürür. Sık sık uyanmanıza ve REM (Hızlı göz hareketleri) evresinde daha az uyumanıza neden olur.


3: YANLIŞ: Alkollü içecekler vücudu ısıtır.


4 DOĞRU: Alkol aldığınızda vücut ısısı düşer.
Yeşilay Dergisi’ndeki çalışmaya göre sıcaklık hissi, kanın yüzeye doğru
akışının cildi ve ciltteki sinir uçlarını ısıtarak, beyne sıcaklık
algısını iletmesinden kaynaklanır. Bu etki çok kısa sürer.


5 YANLIŞ: Hamile kadınların alkol kullanması bebeğe zarar vermez.


6 DOĞRU: Alkol kana karışıp plasentadan geçerek
fetüse ulaşır. Alkolün özellikle ilk aylarda fetüse çok daha ciddi
zararları olur. Bebekte büyüme eksikliği, beyin ve sinir sisteminde
hasarlar gibi alkole bağlı doğum kusurları görülebilir.


7 YANLIŞ: Bira bağımlılık yapmaz.


8 DOĞRU: Bira da diğer içkiler gibi bağımlılık
yapar. Ancak içkilerdeki alkol oranı cinsine göre farklıdır. Bir bardak
biradaki alkol, bir kadeh rakıya ve şaraba eşittir.


9 YANLIŞ: Alkol, bazı hastalıklara iyi gelir. Kan damarlarını açar.


10 DOĞRU: Alkollü içkilerin kalp ve damar
rahatsızlıklarına faydalı olduğu şeklindeki iddialar yanlıştır. Alkol,
toksik bir maddedir. Kullanımında güvenli bir alt sınır yoktur. Tüketimi
arttıkça alkol, damar sertliği ve damar daralmasına yol açar.


11 YANLIŞ: Alkol, sesi açar. (Sahneye çıkmadan önce bu sebeple alkol alınır.)


12 DOĞRU: Alkol vücuttaki su miktarını azaltır,
susuz bırakır. Bu durum konuşmayı ve şarkı söylemeyi olumsuz etkiler. Aç
karnına alkol almak, kan şekerini düşürür. Sahne performansında
korunması gereken enerji, kan şekeriyle birlikte azalır.


13 YANLIŞ: Alkolün kan yapıcı özelliği vardır.


14 DOĞRU: Alkolün hiçbir besin değeri yoktur. Kan
yapıcı özelliğe sahip değildir. Yaralanma durumlarında, kanın
pıhtılaşmasını önleyerek ciddi kan kaybına yol açar.


15 Alkol bağımlılığı, tanı ve tedavi yöntemleri,
alkol politikaları, strateji ve yasal düzenlemeleri başlıklarını içeren
Yeşilay Dergisi, bu ay “Alkol kanser yapar mı?” dosyasını açıyor.
Yeşilay Dergisi, çocuk ekiyle birlikte tüm bayilerde.

Alkolde doğru sandığınız yanlışları duyunca şok olacaksınız! 

Alkol hakkında doğru sandığınız "yanlış" bakın neler?
Uzmanlar, alkol kullanımı ile ilgili toplumun yanlış inançlara sahip
olduğunu belirtiyor. Alkol ile ilgili doğru bilinen yanlışları,













Kaynak: www.sonsayfa.com

Loft tarzı mimari ve dekorasyon örnekleri

Loft tarzı mimari ve dekorasyon örnekleri





Son
yılların en çok rağbet gören ve giderek artan mimari
tasarımlarından biri de loft tarzı yapılar. Loft mimarisi esasen
1970’li yıllarda New York’ta dönemin sanatçıları sayesinde
ortaya çıkmış. New York’taki sanayi bölgelerindeki
büyük binaların başka bölgelere taşınmaya başlamasıyla boşta
kalan bu geniş, sanayi ve endüstri yapılarına yerleşen ressam,
heykeltıraş ve diğer sanatçılar buraları hem atölye hem de
konut olarak kullanmaya başladılar. Hem geniş bir alan olması hem
de ucuz olması dolayısıyla kullanılan bu yerlerin iç mimarisi de
zamanla şekillenmeye başladı ve bugünün loft mimarisi anlayışına
kadar genişledi. Bugün loft, yüksek tavanlı, geniş ve açık
mimariler anlamına geliyor. Bu tür mimarilerin dekorasyonu da
oldukça önemli tabii çünkü aslında mekân genişledikçe, onun
içini şık ve estetik bir şekilde doldurmak da bir o kadar
zorlaşır. Loft tarzı mimariler ve onların dekorasyonlarından
bazılarını sizin için derledik.


​Minimal bir tarz

Bir
iç balkonu andıran açık ara katıyla, yüksek tavanıyla ve genişliğiyle
loft mimarisine iyi bir örnek teşkil eden bu yaşam alanının iç mimari
tasarımında Esra Kazmirci Mimarlık imzası var. Dekorasyon ve duvarlarda
beyaz rengin kullanımı öne çıkarılarak geniş olan alanın daha da geniş
bir görünüm kazanması sağlanmış. Açık mutfaklı salon olarak dizayn
edilen bu yaşam alanında mutfak kısmında parlak beyaz dolaplar siyah
tezgah ve aksesuarlarla harmanlanarak salonun bütününe hakim olan
renklerle uyumlu bir yapıya büründürülmüş. Renklerin sadeliği,
mobilyaların modern dizayn ve yerleşimleri loft mimarisine uygun olarak
çağdaş ve sanatsal bir yaklaşımla tasarlanmış. Yüksek tavandan sarkan
sıra dışı ve heykelsi avizeyse salonun karakterini güçlendiren
ayrıntılardan en önemlisi.

​Beyazın seçkinliği

Çağrı Aytaş İç Mimarlık
tarafından dizayn edilen bu yaşam alanının ilk bakışta hemen göz
kamaştırmasının sebebi kuşkusuz beyaz rengin kusursuz kullanımı. Tüm
oturma odasına beyazın farklı tonlarının hakim olduğunu görüyoruz ve bu
beyazlığın içinde ince şeritler halinde eklenen siyah öğeler hareket ve
canlılık katıyor ve sonuçta toplamda elde edilen renk uyumu sayesinde
son derece şık ve seçkin bir tasarım ortaya çıkıyor. Yüksek tavandan
yemek masasının üzerine kadar inen gümüş rengi modern avizeler, açık
mutfaktaki pembe tabureler, geniş salona balkon şeklinde açılan ara kat
ve merdivenlerin konumlanışı tasarımın kuvvetli detaylarını oluşturuyor.
Geniş pencerelerse bu açık ve geniş alanı açık havayla birleştirerek
ferahlık etkisini ikiye katlamış.

​Göz alıcı bir çatı katı

Flat
C/ Architecture tarafından hayata geçirilen loft projelerinden
birine ait olan bu şahane çatı katı, eskiden büyük bir depo
olarak kullanılan bir binanın konuta dönüştürülmesiyle ortaya
çıkmış. Çatı
katlarının yalnızca tavan arası depo olarak kullanılması da
loft projeleriyle değişmiş oldu, artık çatı katlarından
muhteşem yaşam alanları yaratılıyor. Bu da bunun en güzel
örneklerinden biri. Eğimli çatı ünitesi odaya karakter
kazandırırken iç dizayn da bu eğime ve yapıya uygun bir şekilde
tasarlanmış. Açık mutfaklı geniş bir salon olarak dizayn edilen
bu yaşam alanında L şeklinde köşe koltuk takımı kullanılarak
hem modern tasarıma uyumlu hem de daha geniş oturma alanı sağlayan
bir oturma odası yaratılmış. Odanın estetiğini sağlayan
sütunlar aynı zamanda yemek bölümüyle oturma bölümünün
ayrılması işlevini görüyor.

​Geniş, ferah ve açık

Loft
tarzı mimari ve iç mimarinin en güzel örneklerinden bir diğeriyle
fotoğrafta gördüğümüz bu yüksek tavanlı ve geniş yaşam
alanı. Alanın oturma kısmından tavan yüksekliği sayesinde
muazzam bir ferahlık yaratılırken beyaz koltuklar, mobilyalar ve
aksesuarlar bu ferahlığın olabildiğine modern bir tarzda
işlenmesini sağlıyor. Alanın geri kalanındaysa, son derece şık
tasarımlı merdivenlerden yukarı çıktığımızda mutfak ve geniş
yemek odasıyla karşılaşıyoruz. Hem açık mutfak ve yemek odası,
hem de salondan ayrılan bir tasarım… Bu ferah ve şık tasarımda
Cihat Özdemir imzası var.

Benzer
loft projeleri için Yaratıcılığınızı tetikleyecek üç loft dönüşüm projesi yazımıza da göz atabilirsiniz. 
Bu loft tarzı evlerden siz hangisine yaşamak isterdiniz? Fikirlerinizi yorum kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

Oluşturan:

Homify TR

RAFET B. ERYILMAZ

Yeni Fikirler'deki Profesyoneller

Star Wars - Yildiz Savaslari I-II-III-IV-V-VI arşivi izleme sırası ve özel bilgiler

Yıldız Savaşları – Star Wars 1977-2005 BRRip XviD Türkçe Dublaj






 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 859 x 739




Star Wars: Yıldız Savaşları 1




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Masum bir çocuk olan Anakin Skywalker Jedi eğitimi almaya başlar. Bu
zaman Jedi Şövalyelerinin evrendeki adalet koruyucularıdır. Her nasılsa
bilinmeyen bir tehdit kötülük tohumlarını atar ve Naboo gezegeni istila
edilir. Naboo nun gururlu kraliçesi Amidala Ticaret federasyonu nun
baskısı altında ezilmektedir. Federasyon maddi çıkarları doğrultusunda
gezegeni abluka altına almıştır ve gezegene giriş-çıkışları
engellemektedir. Tam bu sırada Jedi Konseyi tarafından görevlendirilen
iki Jedi Naboo gezegenine sızmayı başarırlar. Qui-Gon Jinn ve Obi-Wan
Kenobi nin amacı gezegende barışı sağlayabilmektir. Ticaret Federasyonu
ise Jedi ların gelişinden de korkarak gezegeni işgal etmeye karar verir.
İşgal sırasında tutsak düşmekten son anda kurtulan kraliçe ve Jediler
gezegenden kaçarken yara alır ve Tattooine gezegenine zorunlu iniş
yapmak zorunda kalır.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 2




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Aç gözlü Ticaret Federasyonunun Naboo’ya karşı giriştiği işgalin
yenilgiyle sonuçlanmasının üzerinden 10 sene geçmiştir. İlk filmde 9
yaşında karşılaştığımız Anakin Skywalker artık 19 yaşındadır ve Obi
Wan’ın gözetimi altında Jedi Eğitimini sürdürmektedir. Naboo Kraliçesi
Padme Amidala ise, görevini halefi Jamillia’ya devretmiş ve bir senatör
olarak Naboo’yu Galaktik Senatoda temsil etmeye başlamıştır. Bu sırada
Galaksi yine büyük bir savaşın eşiğine gelmiştir. Jedi düzenini kendi
isteğiyle terkeden eski Jedi Ustası Count Dooku, gizlice Darth
Sidious’la çalışmaya başlayarak “Ayrılıkçılar” grubunun başına geçmiştir
ve galakside huzursuzluk yaratmaktadır.



Yüce Başkan Palpatine, kötü gidişe bir dur demek için bir klon ordusu
hazırlama önerisini getirir ve Senato’da oylamaya sunar. Oylamaya
katılmak üzere Coruscant’a gelen Senatör Amidala, bir suikast
girişiminden kılpayı kurtulur. Bunun üzerine Palpatine, Obi Wan ve
Anakin Skywalker’ı Amidala’yı korumakla görevlendirir. Ne varki iki
Jedi’nin yolları bir süre sonra ayrılır. Anakin ve Amidala, arka arkaya
gelen suikast girişimlerini atlatmak için Naboo’ya hareket ederken, Obi
Wan, galakside esen savaş rüzgarlarının arkasındaki kişileri ve
nedenleri araştırmak üzere sularla kaplı gezegen Kamino’ya doğru yola
çıkar…


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 3




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




STAR WARS efsanesi şimdi Bölüm III: SİTH’İN İNTİKAMI ile tamamlanıyor.
Ustası Obi-Wan Kenobi (Ewan McGregor)’ye olan sadakati ve Sith’in baştan
çıkarıcı güçleri arasında kalan Anakin Skywalker (Hayden Christensen),
en sonunda Jedi’lara sırtını döner; bu şekilde karanlık tarafa geçişini
ve Darth Vader’a dönüşümünü tamamlar.



Bu son bölümün nefes kesici muhteşemliğini, Anakin ve Obi-Wan arasındaki
sonucu belirleyecek ışın kılıcı düellosu dahil olmak üzere destansı
savaşları izleyin.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 4




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502


Jedi Şövalyeleri yok edilmiştir ve İmparatorluk demir bir yumrukla tüm
galaksiye hükmetmektedir. Küçük bir grup isyancı, İmparatorluk’un en
kuvvetli silahının, Ölüm Yıldızı savaş istasyonunun gizli planlarını ele
geçirmeye çalışmaktadır.



İmparator’un en güvendiği hizmetkarı Darth Vader, planları ve
isyancıların gizli merkezini bulmak zorundadır. Asilerin lideri Prenses
Leia esir alınmıştır ve gönderdiği yardım mesajı sade bir çiftçi olan
Luke Skywalker tarafından farkedilir. Kaderini izleyen Luke, prensesi
kurtarmak ve asilere yardım etmek için harekete geçer. Hem de Obi-Van
Kenobi, Han Solo, sadık Chewbacca ve R2-D2 ve C-3PO droidleri gibi
unutulmaz müttefiklerle.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 5




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Asiler için karanlık zamanlar yaşanmaktadır. Buzlarla kaplı soğuk
gezegen Hoth’a yapılan inanılmaz saldırıdan sonra, isyancılar
İmparatorluk’un kovalamacaları sonunda galaksinin dört bir yana dağılmak
zorunda kalmıştır. Han Solo ve Prensen Leia İmparatorluk filolarından
Bespin şehrine kaçmaya çalışırken, Luke Skywalker, Dagobah
bataklıklarında gizemli Jedi masterı Yoda’yı aramaktadır.



Luke’u karanlık tarafa geçirme teşebbüsünde bulunan Darth Vader onu bir
tuzağın içine çekmeye çalışır. Sith Lord’uyla yapılan acımasız bir ışın
kılıcı düellosunun ortasında Luke, Skywalker efsanesiyle ilgili korkunç
bir gerçekle karşı karşıya kalır.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 6




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Luke Skywalker ve Prenses Leia Han Solo’yu kurtarmak için Tatooine’e
gider. Burada galaksinin en acımasız gangsteri Jabba The Hutt’un
kalesine sızarlar. Yeniden bir araya gelen asiler Ewoks kabilesini de
kendilerine katarak ormanlık Endor ayında İmparatorluk güçlerine karşı
savaşırlar. Bu arada İmparator ve Darth Vader, Luke’u karanlık tarafa
çekmek için plan yapmaktadırlar ve genç Skywalker babasının içindeki
Jedi ruhunu yeniden uyandırmaya kararlıdır. Galaktik İç Savaş olağanüstü
bir sona doğru adım adım yürümektedir, galaksinin kaderini belirleyecek
bu çatışmada asiler, görünürde savunmasız ve tamamlanmamış olan Ölüm
Yıldızı’na saldırmak için biraraya gelmektedirler.


 

 

 http://turktorrent.cc/torrents/images/116481.jpg





http://imageresim.com/images/16976629569839814649.png



 http://turktorrent.cc/details.php?id=116481 den alıntıdır

2 Aralık 2015 Çarşamba

"Gülbeşeker" "Çalıkuşu"











Feride: Romanın ana kahramanıdır. Anne ve babasını erken yaşta
kaybetmiş, Fransız mektebinde okumuş, Anadolu'da öğretmenlik yapan
İstanbul terbiyesi almış güzel genç bir kızdır. O kadar güzeldir ki Anadolu'da
gittiği yerlerde ya "Gülbeşeker" diye çağrılacak ya da hiç makyaj
yapmadığı halde "aşırı boyanmakla" suçlanacaktır. İçli, iradeli ve
kültürlüdür. Feride birçok kişinin cesaret edemeyeceği işlerde yapardı.
Meselâ her teneffüs okullarındaki ağaca tırmanır ve daldan dala atlardı.
İşte bunu gören muallim ona “Bu kız insan değil çalıkuşu” diye bağırmış ve o günden sonra Feride’nin adı Çalıkuşu olarak kalmıştır.



"basina buyruk, gururlu"



Tüm ele avuca sigmazliginin, içten coskusunun, çocuk nesesinin altindaki
içliligi, kirilganligi, olgunlugu, eh, idealistligi ve cesareti, sevme sevilme ihtiyaciyla çok güzel, çok
güzel demenin yetersiz kaldigi bir insan hatta insan değil o bir MELEK.



Uyanın. Çalıkuşu birazdan en sevgi HAYAL'ine dalacak yine , uyanın



Yola henüz çıkanlar, bilinmeyene yolculuk edenler için cesaret, katlanma ve dayanma kudretidir. Aşığın boğazındaki yumru…



Tamamlanamamışlık
ve eksiklik hissidir aynı zamanda. Aidiyet üzerinedir. Parçalanma,
kendini bulma ve sonunda “bir” olma üzerinedir. Nihayet kavuşmak
hakkındadır hikaye…

Çok küçükken anne ve babasız kalmış bir
çocuğun büyüme; hayatı ve kendini tanıma hikayesidir Çalıkuşu. Kalbi
kırılıp da yollara düşen küçücük Feride’nin serüveniyle birlikte bir
ülkenin tarihine de tanıklık ederiz. Büyük toplumsal dönüşümlerin, ilke
ve inkılâpların henüz gerçekleşmeye başladığı bir dönemde geçer hikaye.
Ne geleneksel ne modern zamanlar… Ne tam eski ne tam yeni… Arada,
sancılı yıllar…


Tıpkı kalbiyle aklı arasında kalmış, ne
tam bir kadın ne tam bir çocuk… Çocuk kadın Feride gibi… Yeni bir ülke
inşa edilirken bu çocuk kadın da kendini küllerinden yeniden inşa eder…



Bir yol, yolculuk hikayesidir Çalıkuşu. Feride, Anadolu’nun hangi ücra
köşesini adımlarsa adımlasın tüm yollar aşka; Kâmran’a çıkar sonunda.



Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin'in
1922 yılında yazdığı, 1908-1918 yılları arasını anlatan, ağırlıklı
olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan
bir romandır. Kitabın son kısmı hariç, ki bu bölüm dışarıdan bir
gözlemcinin anlattıklarıdır, romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra
defteri şeklinde yazılmıştır.



 Kaç defa oyun olmuş salonlara, kaç defa dizi olmuş ekranlara, film olmuş beyazperdeye.



Türkn Şoray

Aydan Şener

Fahriye Evcen (Çağan Irmak 'ın dizisi : 1986 yılında TRT için çekilen ‘Çalıkuşu’ dizisinde ‘Feride’ karakterini
oynayan Aydan Şener, geçen ay bu rol için Fahriye Evcen’in uygun
olacağını söylemişti.)


16 Kasım 2015 Pazartesi

hayalet sevgilim ... ( İmagine my dear lover sweet honey )

irem yağcının hikayesi. araştırma gogo

GoGoBaBa GÖKHAN 
13.09.2005



GoGo
Saygı ve
Sevgiyle,
-------------------------------------------------------------------------------
İstediğin
kadar  yaşa, nasıl olsa birgün öleceksin;
Dilediğini sev, nasıl olsa bir
gün ayrılacaksın;
İstediğini yap, nasıl olsa bir gün hesabını vereceksin.

----------------------------------------------------------------------------------


araştırdım netten bulabildiklerim. daha çok akla yatanlar tabii.

irem yağcı........hayalet
sevgilim.....
****************************************
****************************************
Irem erkek arkadasiyla kavga ediyor bi gece..
Erkek arkadasi da
sinirlenip kafasını dagitmak icin arabayla disari cikiyor..
Sinirli sekilde
araba kullanirken yolda kaza gecirip hayatini kaybediyor..
Kiz da bu sarkiyi
ona yaziyor.. Arkadasinin gitariyla caliyor..
Arkadaslari da cep telefonuna
kaydediyolar bu sirada..
Arkadaslar gercekten irem diye bi kız var ve benim
arkadaşım inanın yalan değil hikayesi aynı üniversitedeyiz ve bu şarkı
içten samimi duygularla yazılmış.
Yok başkasının şarkısı yok kız ölmüş intihar etmiş yalan bunların hepsi!
hikaye tamamiyle doğrudur
******************************************
******************************************
Hayalet Sevgilim |
Hayalet Sevgilim - İrem Yağcı
Ceza mı bu?
Çektiğim çile mi?
Yıllardır tuttuğum nöbet bitmeyecek mi?
Bir küçük kar
tanesi gibiyim, avucunda eriyen,
Dön bebeğim?
Gözyaşlarını görürsem, erir
kanatlarım,
Uçamam rüyalarımda yanına?
Sonsuzluk senle başladı, o küçük
dünyamda,
Unutma gittiğinde yarım kaldım.
Çöllerdeyim yanıyorum,
kutuptayım üşüyorum,
Ceza benim çekiyorum, ne olur dön!
Uzanıyorum
tutamıyorum, özlüyorum ağlıyorum,
Yasak mısın anlamıyorum, ne olur dön!
Sevmesen de beni, özledim sesini,
Git desem de yine
gitmesen?
Yıllardır çektiğim bu hasret mi, çile mi?
Haram mısın bana bir
bilsem,
Bebeğim benim, hayalet sevgilim?
Bebeğim benim.. Hayalet
sevgilim
İrem Yağcı

---------------------------------------------------------
son 1
haftada 6 ayrı sitede bu olayı yaşıyorum ben
ve buraya da sırf bunun için
üye oldum
hikaye yanlış
ve hakkımda atıp tutmaya başlamış insanlar ki
burda da gördüm
yok akademi türkiyeden bilmemkimin arkadaşıymışım
yok
biri beste onun değil benim der
yeterince asabım bozuldu
kimseye kendimi
kanıtlamak zorunda olmadım olmak zorunda da değilim
şarkıyı dinleyen
arkadaşlarım da "irem benim arkadaşım yaa" dedikleri zaman "hadi lann" lafını
duyyolarmış
BEN DE BİR İNSANIM NİHAYETİNDE ARKADAŞLAR
ve şuana kadar
2000kişi download etti şarkımı ki bunlarıın en az 100ü bestenin kendilerine ait
olduğunu söylüyor
hakkımda atıp tutulmasın istiyorum
ya bi kere erkek
arkadaşımın ölüm gününde nasıl oturup beste yapıyım dakkasında bi de ayıt
ettiriyim bi düşünün ya
ve lütfen anlayışlı olun
bu bestenin bu siteye
nasıl ulaştığını merak bil etmiyorum çünkü artık yoruldum ve kimden çıktığını da
tahmin ediyorum
o yayan arkadaşla gerekli kavgayı ettim burda ahkam kesmenin
bir anlamı yok ki zaten beste üzerime patentli isteyen
istediğini yapabilir
dava açıp hakkımı söke söke alırım ve şu son
aylarda dava şart olmaya başladı...
ben bir hukuk öğrencisiyim 8 senedir de gitar çalıyorum
ama
müzik&gitarım benim üzüldüğüm anlarda hep arkadaşım olmuştur
ama hepsi
bu
ben müzikle uğraşmak istemiyorum zaten
ve işin açıkçası bir anda
adımı google a yazdığımda bile onlarca sayfa açılıyor olmasını kaldıramadım ben
zaten benlik
değil
ve sırf şu forumu okurken
o kızı naapıp edip bulmalıyım keşke
arkadaşım olsaydı falan yazmışsın diye üye oldum..
şimdi besteyikimden
bulduğunu söylermisin bana elin nerden geçti?
Ne uzulmustum sarkina, bu da son dinleyisim. Sildim.
Seninle sevgili olacak zavallinin da bir zaman sonra hayalete donusmesi cok
normalmis.[/quote]
remixi yapan olduğun için se sinirin kusruma bakma ama bu farklı bişey
kibir değil keşke anlayabilseydin
bu siteye, idoclub.net te şarkıma
rastladııımda oraya koyan arkadaşı buldum ve ilk kimden çıktığını öğrenebilmek
amacıyla
girdim.
sonrasında forumu okurken keşke ulaşabilseydim falan yazdığını
görünce üye oldum.
şarkı bir cep telefonuna kayıttan ibaret. tabiiki ses
kalitesi rezalet ama zaten demo yapalım amacıyla kaydetmemiştik.
ama işin bu noktaya gelmesini de hiç ummaıştım zaten.
ne mutlu bana
beğenişsiniz ama şuana kadar okdr çok beni üzen olayla karşılaştım ki beni
anlayabilmenizi de ummak
haksızlık olurdu belki.
ama tek bir şeyden eminim ki yaptığım ne
kibirdir ne fazlası.
sevdiğim insan da benim için çok değerlidir herzaman.

ama ne beni tanıyorsunuz sonuçta ne de bestenin yapıldığı insanı.
lütfen
haksız yargılamayın
ben çok merak edilmiş olduğum için üye olmuştum

gerek kalmadığına göre kendimi silemsini de bilirim
kimsenin hakkımda
havalı kendini,beğenmiş,ruhsuz demesine izin de vermem.buna sen olsan sen de
izin vermezsin.
bilgine ve emeğine saygı duyarım ama sadece yapılan remixi
beğenmedim ki bu da bir eleştiridir.
ben o şarkıyı ağlayarak besteledim
çünkü
oynayarak değil.
kusura bakmayın iyi geceler

-------------------------------------
arkadaşlar hikaye yalan böyle bi
hikayesi yok bestenin.
1 ayda bu kadar ilerledi beste..sadece benim 2 5
arkadaşım biliyodu
biri ben çalarken tele kaydetmişti ve ondan ona ondan ona
yayıldı
beğendiyseniz ne mutlu bana
asıl orjinal kayıt bu diil.beste üzerime
patentli. bu arada kullanılması yasak yani.
tek bişey istiyorum arkadaşlar.hakkımda atıp tutlmasın
az evel biri
kenan evren lisesinde okuyo yazmış
küülliyen yalan ilk defa duydum böle bi
siteyi
üni. de okuyorum beste de 2003 yılında yapıldı.
lütfen atıp tutulmasın.
kimse de ağlamasın artık...
hiç bişey için
üzülmeye değmiyo arkaaşlar.ünlü olmak gibi bir niyetim hiçbi zaman olmadı ben bi
hukuk öğrencisiyim
hedeflerim çok farklı
erkek arkadalşım ölseydi de arkasından reklam
yapmazdım hatıralarıma saygı gösterir sahip çıkardım..
umarın beni
anlarsınız hoşçakalın..
-------------------------------------------------------------
hayal?????

kimsenin hayallerini yıkmak gibi bi niyetim yok.
ben yeterince üzüldüm

tek istediğim biraz saygı
biraz yukarı çık da oku istersen
"salak
kız" falan denmiş arkamdan
"yemiş bi halt şimdi kına yaksın"
denmiş

insanların beni 2 haftada bu kadar yıkmaya hakkı
varmıydı
----------------------------------------------------------------
Irem erkek arkadasiyla kavga ediyor bi gece..
Erkek arkadasi da
sinirlenip kafasını dagitmak icin arabayla disari cikiyor..
Sinirli sekilde
araba kullanirken yolda kaza gecirip hayatini kaybediyor..
Kiz da bu sarkiyi
ona yaziyor.. Arkadasinin gitariyla caliyor..
Arkadaslari da cep telefonuna
kaydediyolar bu sirada..
Arkadaslar gercekten irem diye bi kız var ve benim
arkadaşım inanın yalan değil hikayesi aynı üniversitedeyiz ve bu şarkı
içten samimi duygularla yazılmış. Yok başkasının şarkısı yok kız ölmüş
intihar etmiş yalan bunların hepsi! hikaye
tamamiyle
doğrudur
------------------------------------------------------------------
bana 3 ay once gelmıstı bu. ama hıkaye bıraz daha faklı. Kız erkek arkıyla
yolda gıderken cocuk kaza yapacagını ve kızın
o kazadan kurtulamayacagını anlıyo, kızıda cok sevdıgı ıcın kızın
tarafından degılde kendı tarafından vuruyo arabayı ve
hayatını kaybedıyo. Hangısı dogru senın hıkaye mı benım hıkaye mı? Bu arada
ıkısıde koc unı. de okuyomus.Ole
dedıler.Sarkıyada laf etmeyın super bı sarkı.Iremde super soluyo
sarkıyı.Cok hıslı valla.
---------------------------------
sözleri /lirks
_ serkan mc hayelet sevgili _
casper sevgilim
en sevdiğim çizgi filim
sen mi el koydun ona

tutun kolundan
daima dostu o sana
istediğim benim hayeletti sadece

sarıldım ona doydum
cok korktu benden
haylet korkak casperim benim

hayelet korkak csaperim
bak görüdünmü önünden geciti
hayletlerin çilşesini çekki sende gör

alaya sarılmaz sana sarılır bu haylaetlet
basta casper olmak üzere

içinden gcer görünmez casper
kapıdan gecer gider
senin basına taş
yağdırı dostlarıyla
onlar eylkenceye doyma z
hip sa sasmas basında daima

alay etitn onla
aldı seni ablukaya
sıkıstın artık kaçamıyorsun

hayelet sevgilin sana kuma mı getirdi yoka
ağlama işlemz onda kalp yok

-------------------------------------
savgilim felanda yok
ceza mı bu ? bana verilen cefamı
seni cok uzaklarda buldum

kilometreler engel olamadı aramızdaki askımıza
seneler aylar yıllar
engel oldu kavuşmamıza
içimdeki aşk ateşi dinemek sönmek bilmedi sana

canım cok sıkılıyor sensiz burlarda
elim eline deymiyor buralarda

ruyamda her gece seninleyim
kalbim senin kalbinle bir atmakta her saniye
salise dakika
aşkımız mecnun leyla gibi
sen leyla ben mecnun
bu
hayat sensiz geçmiyor
sana vurgunum ben
sesini duyunca yureğimde bir
selale akmakta sarıl sarıl ses cıkarmakta
bu ses senin sesini hatırlatmakta

seni canımdan cok sevmekteyim
feda edebilirim yureğimi bendimi senin
için her an
üzülme hep seni sevmekteyim
buzular erise bile sıra sıra

aşkım diğerleri gibi sönmez
tükenmez kaleme benzemez diğerleri gibi

aşkım gun gectikce ağaç gibi buyumekte filizlenekte
yüreğimin içinden
koptu petrol gibi tasım tasım ask kaynayan fıskıran sıcrayan sözler benden sana

askımız daimakök salacak ağaç gibi sarap gibi yıllanacak bu sarkım örnek
olacak bizim gibi ölümüne seven aşıklara YEAHHH
SERKAN MC BENZEMEZ DİĞER YALANCI KOLPALARA DAİMA EZER MİKRAFONDA HAKKINI
ARAR HAKLININ YANINDA HAKSIZIN KARSINDA İRİM
GİBİ SALAKLARI REZİL ETMEKTE HER DK SERKAN MC DÜŞÜRECEK SENİN MASKENİ
VURACAK SENİ TARAMLI GİBİ SÖLERİNİ SAYDIRACAK ACIYI
GÖRECEN O ZAMAN İREİM ÇOK YAKIN HAZIR OL SIKI BAĞLA MASKENİ DÜZŞECEK COK
YAKINDA YEAHH SINIR 2005
-------------------------------------------------------------
Soner Arıca -Kusursuz Aşk
Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında
götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime
etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim;
kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün
daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat
yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini
sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve
savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki
uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da
sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin
boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara
baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve
şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna
ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git
içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine -
senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru
bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı
bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır
gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.

Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum
da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu
şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl
gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.

Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir
aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın
bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman
değilim
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi
çok uzakta kimbilir neredesin
Geri dön ya da dönme ben sendeyim
*************************************************
*************************************************
Çilekeş
- Y.O.K

Bu ilk değil, son olmaz
Hayat yalnız yaşanmaz
Gidenin ardından
bakıp ağlanmaz
Kimsesiz, çaresiz. Bir şey yok, hiç kimse yok
Ağlasam,
yalvarsam, bağırsam
Bir şey farketmez...
Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu sokaklarda
sesimi duyan yok
Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu
sokaklarda elimi tutan yok
İlk değil, son olmaz
Hayat yalnız yaşanmaz
Sesimi duyan yok, elimi
tutan yok
Ağlasam, yalvarsam, bağırsam
Bir şey farketmez

Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu sokaklarda
sesimi duyan yok
Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu
sokaklarda elimi tutan yok
Hiç kimse yok!

******************************************************
******************************************************


 

3 Eylül 2015 Perşembe

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi - Yorgo der ki ...

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi - Yorgo der ki ...




Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi

By  | 
3 Yorum

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi
Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi
Pıtı’nın hikâyesi;

Freud’a göre kadınlar penisleri olmadığı için, cinsel organlarının
üzerindeki tüyleri uzatarak yokluğunu gizlemeye çalışırlar. Halt etmiş!

Bu durum tamamen kadının kendi vücuduyla barışık olmamasından,
utanmasından hatta nefret etmesinden kaynaklanır. Mesela çocukluğumuzdan
itibaren kimse bize onun bir adı olduğunu öğretmemiştir, belki orada
burada duymuş ama asla adını söyleyememişizdir. Ağız dolusu “Benim bir
vajinam var” diyemeyiz.

Çünkü onun adı küçükken “pıtı” ya da “kutudur” v.b, büyüyüp aklımız ermeye başlayınca “oram” olur kimi zaman da “şeyim”.

Hiçbir kadın “Vajinal kanamam var” demez onun yerine halk dilinde garip
tasvirler kullanılır “Teyzem salça kaynatıyor”, “Halam geldi” diyenler
bile var.

Aslında şu İngilizce kelimelerle yumuşatma işini bir kenara bırakmak gerekirse onun Türkçe tam adı “AM”.

İçinizde okuyunca bile utandınız değil mi?

(Rahat olun “genelde” vajina olarak yazmaya devam edeceğim)


Yani durum şu, kendi bedenimizin birbirinden kıymetli organlarından
biri olan vajinamıza üçüncü tekil şahıs teyze ya da hala muamelesi
yapabiliyoruz ama “Vajinam” diyemiyoruz!


Cinsel organımız Am kelime kökeni eski Türkçe am veya em sözcüğünden evrilmiştir.

em “dişilik organı” [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]

amçık “aynı anlamda” [ İbni Mühenna, Lugat (1300 yılından önce) ]

amçuk “aynı anlamda” [ Ebu Hayyan, Kitabü-l İdrak (1312) ]

Gördünüz mü şeyimizin adının tarihi kayıtları bile var?

Onunla barışmaya bir adım daha yaklaştık!


Bu arada cinsel organımıza ismiyle hitap edememenin sadece Türk
kadınlarının sorunu olmadığını bilmek barış sürecini kolaylaştıracaktır.

İngiltere’de Yumurtalık Kanseri Hareketinin 1000 kadınla yaptığı anket
sonucunda katılımcıların üçte ikisinin, “vajina” ve “orgazm”
kelimelerini doktoruna söylemeye çekindiği görülmüş. Yarısından fazlası
ise “boşalmak” kelimesini kullanmaktan utanıyormuş. Deli gibi özgür
olduklarına inandığımız teee dünyanın öbür ucunda yaşayan, yaz
tatillerinde ülkemize gelip erkeklerimizin salyalarını akıtanlar da
utanıyormuş!

Gördünüz mü yalnız değiliz!


Bu acınası utanma duygusu da diğer bütün saçma tabularda olduğu gibi
daha küçük yaşlarda aşılanmaya başlıyor. Kendi bedenlerimize yabancı
olduğumuz yetmiyor gibi zamanla düşman bile kesilebiliyoruz. Maalesef
çok azımız bunu otuzlu yaşlarda atabiliyor, büyük bir çoğunlumuz ise
hayatının sonuna kadar böyle devam ediyor.

Ama size bir iyi haberim var, yapılan bir diğer araştırmaya göre “Dünya”
genelindeki kadınlar 40’lı yaşlarda kendileriyle barışıp cinsel
hazlarını daha yoğun yaşamaya başlıyormuş. Şimdi kabaca 40 yaşına kadar
kalan süreyi hesaplayın?

Daha çok mu var?

Hiçbir yaş geç değil ama sizce 20’lerin, 30’ların da tadını çıkartmak gerekmez mi?

En azından ilk adımı “şeyinize” ismiyle hitap etmekle atabilirsiniz!


Bedenimizle yabancılaşmamıza bir örnek vererek devam etmem
gerekiyorsa, birçok hemcinsimin idrarını klitorisinden yaptığını
düşündüğünü söylemem sanırım yeterli olacaktır. Temelde bu sebeple
birçok kadın eşinin oral seks teklifine olumsuz yanıt verip olaya “pis”
bir durum olarak yaklaşırken. Diğer yanda yatan sebeplerden biri eşe
zahmet vermeme düşüncesi de olabiliyor, yani kadın hizmet etmeyi
benimsemiş, cinselliği de görev olarak algılamıştır.

Özellikle Oral mahrumları yazısından sonra yoğun olarak beylerden gelen
“Eşime oral seks yapmak istiyorum ama o istemiyor onu nasıl ikna
edebilirim?” soruları bu durumu teyit ediyor!


Beyler eşiniz vajinasından nefret ediyor, acımayacağını bilse ekmek
bıçağı ile doğrayacak siz ise kalkmış oral seks diyorsunuz! (Bu herifler
için havada takla atacak kadınlar tanıyorum)


Sürekli olarak anlaşılamadığını, değerinin bilinmediği ile ilgili
“haklı olarak” sızlanan kadın bütün bunlara inat kendiyle daha çok
barışacağına her geçen gün daha çok yabancılaşıyor. Nefret etmekle de
kalmıyor bunu bir sonraki kuşağa aşılayıp miras bırakıyor. Bir tanesi de
ulan ben çektim bari kızım çekmesin demiyor!

Hastalıklı bir şekilde nesilden nesle aktarılıyor bu durum.

Sonuç mutsuz evlilikler, başarısız cinsel hayatlar falan filan bilindik yaşadığınız şeyler.


Tezat olansa belli bir yaşa kadar cinsel uzvuna en kıymetli şey
muamelesi yapıp onu bir lütuf gibi eşe sunduktan sonra tamamen
yabancılaşmak. Belki de düşmanlığı bu nokta tetikliyor, aslında cinsel
organımızın bir el, göz ya da ağızdan farklı olmadığını algılayıp kendi
parçamızmış gibi çocuklarımıza da bu şekilde anlatmakla başlayabiliriz.
Belki de bu saçma ayıplar toplumun bel kemiği olmaktan böyle çıkar!

Hadi ama her yerde benim vajinam var diye gezin demiyorum, önce onu kabul edin.

Onu sevin, erkeğinizin de onu sevmesine izin verin.

Güzel zevkleri siz de hak etmiyor musunuz?


Şimdi bu cümleleri dikkatlice okumanızı istiyorum, cinsel organınız
size hayatın zevklerini yaşatabilecek organlarınızın başında geliyor.
Ellerimizi yıkadığımız kadar sık yıkamıyor olabiliriz ama bu onun pis
olduğunu göstermiyor, ayrıca vajinamız kendi kendini temizleyen bir
organdır yeni model ütüler ve fırınlar gibi.

Manyak gibi saat başı çitilemek gerekmez sevişmeden önce bir duş almak yeterli olacaktır.

Hijyenik ped reklamlarında “kötü koku” önleyici diye tabir edip bizi
tribe soktukları şey aslında kötü değildir. O dönemde salgılanan koku
erkek için çiftleşmeye hazır mesajıdır, bilinçli değildir o ayrı.

Kafamızdan bütün bu “pis” olduğu ile ilgili yalan bilgileri atın o aslında durduğu yerde de pırıl pırıldır.

Ayrıca bölgenin kendine has doğal bir kokusu mevcut ki bu da erkeklerin geneli için baş döndürücü ve tahrik edici bir unsur.

En büyük zevk silahınız ise klitorisiniz.

O sizin!

Hak ettiği ilgili görmesine izin verin!


Ve şimdi şeyimizle barışmamızın son adımına geliyoruz eğer şu an
yalnızsanız hemen eğer değilseniz ilk yalnız kaldığınızda“Benim bir
vajinam var” diye yüksek sesle söylemenizi istiyorum. Söylerken ağzınız
kulaklarınıza varacak ve çok komik olduğunu düşüneceksiniz. Ama ikinci
kez tekrarladığınızda ne kadar rahatladığınıza siz bile şaşıracaksınız.

Haydi şimdi birlikte “BENİM BİR VAJİNAM VAR”!

Gördünüz mü çok iyi hissettiriyor.


(Edvard şu an yüksek sesle söylediklerimden vajina kelimesini anladığından olsa gerek gülüyor)


Benim vajinamla barışmam da elbette Edvard sayesinde olmuştu. Bir gün
bir kanalda genital bölge estetiği ile ilgili bir programı seyrederken
ona gerçekten çirkin bir vajina var mı? Kadınlar buna neden ihtiyaç
duyar ki,diye sormuştum.Bana verdiği cevap aynen şuydu “Yüzyıllar
boyunca biz erkekler kendi iktidarımız ve egolarımız için kadınları o
kadar ezdik, o kadar aşağıladık ki. Şimdi yine aynı erkekler o
eziklikler üzerinden para kazanmanın peşinde. Kadınların beyinlerini
bozduk, artık onarılamaz vaziyette” demişti. Ağzım açık kaldı elbette
ama bir kadındım ve hiç duymamış gibi merak ettiğimi sordum. “Benimki”
hakkında ne düşünüyorsun? Benimki hakkındaki düşüncelerini söylemek
değil göstermek istediğini söyleyerek uzun bir oral sekten sonra
kulağıma “Anladın mı?” diye fısıldamıştı. Hayatımda ilk defa yüksek
sesle orada söyledim “Benim bir vajinam var”. Çok mutlu olmuştum ve gece
uyuyana kadar ara ara tekrar etmiştim.

Benim bir vajinam vardı, benimdi işte.


Nakarat kısmı, hep beraber.

“Benim bir vajinam var”.


Pipi’nin hikâyesi;


Aslında erkeklerin kadınlar kadar ilginç bir hikâyesi var mı
bilmiyorum, çünkü onların hikâyesi boyutla başlıyor ve boyutla bitiyor.

Çocukluğu amca ve akrabalarına sevimli küçük “pipisini” gösterirken
etrafta şen gülücükler atarak geçmiştir. O çocuk dünyasında o “küçücük”
“şeyi” görmek herkesi mutlu etmiş ve güldürmüştür.

Ama tebrikler bir aile daha kaş yapayım derken göz çıkartmıştır. Ve öve
öve yere göğe sığdıramadıkları ego o ufacık pipide sıkışık kalmıştır. O
“pipi” de şimdi büyümüş belki de bu satırları okuyan hemcinsimin eşi
olmuştur, belki de okuyanın ta kendisi.


Kadınlara nazaran daha kolaydır erkeklik organının adını söylemek
çünkü daha önce ego yazısında da anlattığım gibi bütün hayatları odur
aslında. Gurur kaynakları, nefret söylemleri hep bu organın çevresinde
şekillenir. Üstelik kaynaklarda heriflerin cinsel organlarının
bizimkinin aksine iki tane ismi vardır. Gururla bütün çocukluğu ve
gençliği boyunca o penisle yapacağı faaliyeti utanmadan bağıra bağıra
küfür ederek söyleme ayrıcalığına sahiptir.






Etimoloji Sözlükte maalesef “Sik” adıyla ilgili bir ayrıntı bulamadım
ama birkaç yerde eski Türkçeden geçtiği yazılıydı. Ama esas adı
“Yaraktı”:

yarak “gereç, donanım, alet, silah” [ Orhun Yazıtları (735) ]

yaraklanmak “silahlanmak” [ F (1451) : Kārvan halkı hem yaraklandılar, atlandılar, karşu durdılar, muhkem ceng étdiler ]

yarak “alet-i tenasül” [ Kamus-ı Türki (1900) ]


Gördüğünüz gibi yüzyıllardır erkeklerin algısında penis hep bir
silahtır. Dünyaları fethettikleri, ekonomiyi yönettikleri, savaşlar
çıkardıkları ama boyutuna sıkışıp kaldıkları bir silah!


Ne kadar büyük bir silahın varsa o kadar erkeksin demekti!


Erkek çocuklarının bir çoğuna cinsel organları “pipi” gibi sevimli
bir kalıpta sunulsa da “çük” “fiki” “küçük Ahmet” şeklinde de
isimlendirildiği duyulmuştur.

Penisin dünyaya gelişinden itibaren vajinanın aksine bütün adımları
davul zurna eşliğinde kutlanmıştır. Penis sahibi evladı olan babaların
“oğlum oldu” demeleri bile zengindir. Soyu devam edecektir, anlamsız soy
takıntısı ölüm korkusundan gelir. İnsanlar yok olacaklarını
kabullenemedikleri için dünyada onlardan bir şey kalsın isterler.
Dünyada iz bırakma görevi de erkeğe düşmüştür. Çünkü onların kafasında
önemli olan tohumdur tarla değil. (İslami düşünceye göre kadın tarladır,
sürülmesi gereken)

Bu düşünceye göre Diyarbakır karpuz çekirdeğini alıp Afrika’ya da diksen
yine Diyarbakır karpuzu çıkacağı yönündedir. Yani “insan” yapma
özelliği sadece penise aittir. Oysa kadın tarla değildir, ortaya çıkacak
insanın %50 genlerini aktaracak olan kişidir. Hadi tarla olsa bile
biber çekirdeği de atsan oradan sadece insan çıkacaktır!


Böyle büyük beklentilerle hayat yolculuğuna başlayan penis ergenlik
döneminde gerçek hükümdarın kim olduğunu öğrenir. Hormonlar bedeni ele
geçirmiştir ve “boşaltım” sistemi tur bindirmeye başlamıştır. Bu dönemde
pornoları keşfeder, ona en büyük kötülüğü yapacak olan şeyleri.
Filmlerdeki devasa “silahlarla” kendi silahını kıyaslamaya başlar.
Kıyasladıkça da içine kapanır, kınına çekilir.


Erkeğin bu boy takıntısını kendi icatları kapitalizm bile kullanmaya
başlamıştır, artık bu konuda diziler, romantik filmler bile çekilir
olmuş “ekstra penis büyütücüler” piyasaya sürülmüştür. Boyut takıntısı
kontrolden çıkmış hayatı boyunca işkence edecektir. Her cinsel
birleşmede beyninde “yeterli mi” “zevk veriyor mu” soruları cirit atacak
asla sormaya cesaret edemeyecektir.


Dolaylı olarak kadın yine kurban edilmiştir çünkü algı “kadınlar BÜYÜK penis” severdir.


Bana göre ise penis sadece birleşme aracı, kadın ve erkeğin
bütünleşmesine spermlerin yumurtaya ulaştırılmasına araç. Giriş çıkış
faaliyetinden ziyade zevk veren birleşme düşüncesidir. Kadının kafasında
oluşturduğu hazdır, sevdiği ve ya istediği insanla bir şekilde
kenetleniyor olması. Penisin büyük olması “Boyut Değil İşlev” yazısı
kimi zaman kadınların gözünün korkmasına da sebep olabilir. Ayrıca
normal penis boyutu 8-14 santim arasındadır yani ihtiyacınız olan!
Ayrıca 5 santimlik penis bile fonksiyonel olarak işlevini yerine
getirebilir. Burada yine şu ortaya çıkıyor, 20 santimlik penisiniz
olabilir ama kadının zevk alması için “penis” yeterli değildir!


Diyorum ya erkeğin kafasındaki genel algı bütün dünyanın penisleri
onun sahip olduğundan daha büyük olduğudur ki bu da koca bir yalandır.
Zenci erkeklerinin bile bu takıntılarının olduğunu söylemem garip
gelebilir. Ne yazık ki zencilerin içinde de devasa penise sahip olan
sayısı pek az!


Uzun lafın kısası, vajina penise, penis de vajinaya ihtiyaç duyar.
Kafamızdaki cinsellik ritüelinin tamamlanması birleşme ile sağlanır.
Özellikle vajinasıyla barışık olmayan hemcinslerimin inandığı odur,
girer çıkar iş biter.

Erkek boşaldıysa zevk almış demektir!

Ya da kadın inlediyse, kasıldıysa orgazm olmuştur!

Bana göre ise sahtekârlık!


Esas olan sevişmektir, hazzın zirvesine ne şekilde ulaştığınız değil.

Zirveye ulaşana kadar izlediğiniz yol.

Nefesinizi bile kullanarak tahrik edebilmektir, kendinizi akışa bırakmak 10 dakikada sonuçlandırmamak.

Ve kaliteli Orgazm!


Yakınlarda vajina ile penis barışırlar mı bilinmez.

Ama siz sahip olduğunuzla barışabilirsiniz.


Son söz;

1- Vajinanıza olan yabancı tutumunuz sadece size zarar vermektedir, karşı tarafa değil.


2- Boyut değil YETENEK!


3- Reklam sektörünün size “pis” diye çamur atmasına tepki gösterin!


4- Orgazm candır!


RedGalia

redgalia@yandex.com

14 Aralık 2015 Pazartesi

Şamanlardan 30 mutluluk formülü

Şamanlardan 30 mutluluk formülü



Şamanlardan 30 mutluluk formülü


Var olan herşeyin ruhu olduğuna inanan
şamanlar, insanları ruhen iyileştirme gücüne sahiptir. İşte kökenleri
çok eski zamanlara dayanan Şamanizmin mutluluk için 30 formülü...

Şamanlardan 30 mutluluk formülü


1. Yolda yürürken bulduğun bir kuş tüyünü eve
getir, bir vazoya koyabilir, asabilir yada rafta bulundurabilirsin. Bu
cennetten sana gelmiş güçlü bir tılsımdır. Bu tarz ruhlardan size
verilen işaretleri farketmelisiniz.

Şamanlardan 30 mutluluk formülü

Şamanlardan 30 mutluluk formülü
2. Nehirlerden taş topla. Büyük güç ve enerjileri vardır.

3. Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar verme.

4. Zorluklar birer formalitedir. Ciddi zorluklar, daha ciddi olsalar
bile hala formaliteden ibarettir. Gökyüzü oradadır, bazen bulutlarla
kapanmış olsa bile bazen biraz çaba göstererek, mesela bir uçağa binerek
aynı mavi gökyüzüne ulaşmak mümkündür. Herkese barış!
 
Şamanlardan 30 mutluluk formülü
5. Bir hayale ulaşmak için bazen tüm gereken
bir adım atmaktır. Zorluklardan korkmayın, her zaman vardırlar ve
olacaktırlar. Hepinize amaçlarınız doğrultusunda temiz yollar!

6. Ahlaki olarak önceliğiniz başka birine zarar vermemek olmalıdır. Bu
prensip oldukça güçlü olmalıdır. Sadece şöyle düşünün: “Hiçbir zaman hiç
kimseye zarar vermeyeceğim.”

7. Canlılar için bir mutluluk kaynağı olabilirseniz siz kendiniz en
mutlu olursunuz. Ve başkalarına acı çektirirseniz siz kendiniz de acı
çekersiniz. Düşünün!

8. Günde en az bir saat sessizliğe zaman ayırın. Buna en az iletişime olduğu kadar ihtiyacınız var.

9. Sevebilme yeteneği Dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğrenin, düşmanlarınızı bile.

10. Akarsulara çöp atmayın. Asla! Suyun ruhu çok sinirlenebilir. Ruhu yatıştırmak için ekmek, süt yada para atabilirsiniz.

11. Genelde geçmişimizi “altın çağ” yada “altın günler” olarak
adlandırırız. Bu bir hatadır. Hayatımızda yaşanan her an tam olarak
altın çağdır.

12. Mükemmel bir din ya da inanç yoktur. Kötü bir din de yoktur. Tanrı
bir tanedir. İstediğinize dua edebilirsiniz ancak şu emirleri unutmayın:
dürüst yaşa, atalarına saygı göster, ve sev.

13. Eğer Dünya’yı değiştirmeyi amaçlıyorsan önce kendini değiştir. Aşkın
ve keyfin enerjilerini öğren. Bunlar bir insanın kilit anlarıdır.
Gülümsemek, kahkaha ve keyif almanın çok büyük güçleri vardır. Bunu bir
defa öğrendikten sonra kendinize sevginin kapısını  

14. Oldukça güzel bir deyiş vardır: Veren eli kısıtlı görme. Eğer
mümkünse zayıf ve ihtiyacı olanlara para ver. Miktarı önemli değil ancak
vermiş olmak önemlidir.

15. Hayat çok kısadır. Bunu gözyaşları, kavgalar, küfür ve alkol ile
çarçur etme. İyi şeyler yapabilir, çocuk yetiştirir, dinlenir ve daha
fazla mutluluk verici şeyler yapabilirsiniz.

16. Eğer sevdikleriniz size suçlu olmadığınız bir şey için kızdılarsa
onlara sıkıca sarılın, ve onlar yatışıncaya kadar onları bırakmayın.

17. Ruhunuzda bir sıkıntı bir tükenmişlik hissediyorsanız şarkı
söyleyin. Kalbiniz hangi şarkıyı söylemek istiyorsa. Bazen o da
konuşabilmek ister.

18. Her zaman hatırla: Doğru din, doğru inanç ya da en becerikli şu veya
bu inancın din adamı yoktur. Tanrı birdir. Tanrı dağın tepesindedir.
Farklı din ve inançlar bu tepeye ulaşmanın farklı yollarını sunarlar.
Kime istersen dua et, ancak bil ki senin asıl amacın günahsız olmak
değil, tanrı’ya ulaşmaktır.

19. Eğer bir şey yapmaya karar verdiysen
kendinden şüphe etme. Korku seni kendinden ve doğru yoldan saptırmaya
çalışacak. Çünkü bu kötülüğün ana silahıdır. Eğer ilk defada
başaramadıysan ümidini kaybetme. Her küçük zafer seni daha büyüğüne
yaklaştırır.

20. Hayatta çok önemli bir şeyi hatırla. Herkes hakettiğini bulur.
Problemlerin ruhuna ve düşüncelerine girmesine izin verme böylelikle
problemler vücuduna da ulaşamaz.

21. Hayat sana yüzünü ya da başka bir tarafını çevirmiş olabilir. Ancak
sadece çok az kimse aslında hayatı çevirenin gerçekte kendisi olduğunu
anlıyabilir. Diğerleri hakkındaki tüm kötü düşünceleriniz size geri
dönecektir. Kıskançlık da en sonunda size geri gelecektir.

Buna neden ihtiyacınız var? Sakin ve ölçülü yaşayın. Kıskanç olmak iyi
bir şey değildir ve hiç gerek de yoktur. Bu adamın büyük bir arabası
varsa bu onun yüzünü daha güzel yapmayacaktır. Altın aslında kirli bir
metaldir. Kıskanç olmaya ihtiyaç yoktur. Daha fazla gülümseyin ve
yabancılar da size gülümseyecektir, hem de sevdikleriniz ve tüm
hayatınızla beraber!

22. Size saygı gösterilmesini istiyorsanız başkalarına saygı gösterin.
İyilik için iyilik, kötülük içinse bu kötülüğü yoksaymak yapılacak en
doğru şeydir. Sizi kötü yapmaya çalışan biri onu yoksaydığınız için
kendini gerçekte daha kötü hissedecektir.

23. İçmeyin. Hiç içmeyin! Alkol vücudu, beyni ve ruhu öldürür. Alkol
gerçekten de öldürür, aptalca şeyler yapmayın. Rahatlamak için hamama
gidin, eğlence için şarkı söyleyin, iletişim ve ortak bir dil bulabilmek
için çay için ve bir kadını daha iyi tanımak için ona şeker verin!

24. Asla pişmanlık duyma! Ne olursa olsun bu ruhların isteğiyle olur ve bu her zaman en iyisidir.

25. Hayvanlara benzeyen taşları özel bir tören olmadan yerden almayın.
Aksi takdirde çok ciddi bir nazara maruz kalırsınız. Eğer böyle bir taş
bulduysanız ve yanınıza almak istiyorsanız bulunduğunuz yerin ruh
efendisine başvurun ve ona bir teklifte bulunun, ardından bu taşı yerde
beyaz bir bezle kaplayın ve böyle alın.

26. Güzel bir müziği dinleyerek kendinizi gün içerisinde aldığınız
negatif enerjiden arındırırsınız. Müzik meditasyon gibidir. Sizi
kendinize ve hayata geri getirebilir.

27. Kalbinizde her hangi bir baskı olmadan rahat nefes alabilmek için, ağlamayı öğrenin.

28. Eğer durum sizin çözemeyeceğiniz bir hal aldıysa ve hiçbir çıkış
yoksa elinizi yukarı kaldırın. Ve elinizi sertçe aşağı indirirken
“zıkkımın köküne git” deyin. Çok güzel bir deyiş vardır: Sizi yeyip
yutmuş olsalar bile en azından 2 çıkış yolunuz vardır.

29. Kadınlar alışveriş yaparken ailelerinin önlerindeki günlerdeki
mutluluğunu satın alırlar.Erkek, kendi tarafından kadına para
sağlamalıdır. Böylece kadın en iyi kalitedeki ürünleri seçebilir.
Yiyeceğe harcanan paradan kısan bir aile fakirleşir ve mutsuzlaşır. Bu
kısıntı aslında sevdiklerinin mutluluğundan kısılır.

30. Kendinizi yanlış ya da birşey hakkında üzülüyorken bulursanız,
vücudunuzu düzgün ve akıcı hareketlerle bir dans formunda hareket
ettirin. Kötü enerjinizi yoluna sokup zihninizi çektiğiniz acıdan
arındıracaksınız...

 



 Şamanlardan 30 mutluluk formülü

Alkolde doğru bilinen yanlışlar

Halk arasında alkol kullanımı ile ilgili pek çok yanlış bilgi ve inanç
var. Yeşilay Dergisi, alkol ile ilgili doğru bilinen yanlışları Aralık
sayısında araştırdı.



Dünyada 76 milyon kişinin alkol bağımlısı
olduğunu ve yılda 3,3 milyon kişinin alkol kullanımına bağlı
hastalıklardan hayatını kaybettiğini belirten uzmanlar, alkol hakkında
söylenen birçok bilgi ve inancın aslında yanlış olduğunu vurguluyor.




Alkol bağımlılığının, kişinin beden ve ruh sağlığını, aile ve iş
hayatını etkileyecek düzeyde alkol alması ve alkol alma isteğini
durduramaması ile ortaya çıkan önemli bir hastalık olduğunu kaydeden
uzmanlar, alkol kullanımı ile ilgili toplumun yanlış inançlara sahip
olduğunu belirtiyor. Alkol ile ilgili doğru bilinen yanlışları, Aralık
sayısına taşıyan Yeşilay Dergisi’ne göre, doğru bilinen yanlışlar
nedeniyle, alkol kullanımı toplumda kabul gören bir davranış olarak
algılanıyor.




Yeşilay Dergisi’ne göre alkolün vücuda girmesiyle vücutta ölümcül bir
yolculuk başlıyor: Keyifle alınan alkol, mide yüzeyinden hücrelere geçiş
yapar. Yüzde 20’si mideden, yüzde 80’i ince bağırsaklardan kana
karışır. Alkolün sonraki durağı ise karaciğerdir, karaciğerin önceliği
yağ asitlerini yakarak enerji üretmektir. Ancak alkol alınınca,
karaciğer yağ asitlerini parçalamayarak biriktirir ve bu durum
karaciğerin yağlanmasına yol açar. Alkol kanla kalbe, akciğerlere ve
bronşlara ulaşır. Akciğerlerden de dakikalar içinde beyne ulaşarak
uyuşma etkisi yapar. Artık alkol vücuda alındıktan 3 dakika sonra tüm
hücrelere ulaşımını tamamlamış olur. Alınan alkol miktarı, belirli
seviyeyi geçerse kişide solunum yavaşlar, koma hatta ölüme neden olur.
 


İşte, bugüne kadar alkol ve alkol kullanımı hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar:


1:YANLIŞ: Alkol iyi uyumaya yardımcı olur.


2: DOĞRU: Alkol uyku kalitesini düşürür. Sık sık uyanmanıza ve REM (Hızlı göz hareketleri) evresinde daha az uyumanıza neden olur.


3: YANLIŞ: Alkollü içecekler vücudu ısıtır.


4 DOĞRU: Alkol aldığınızda vücut ısısı düşer.
Yeşilay Dergisi’ndeki çalışmaya göre sıcaklık hissi, kanın yüzeye doğru
akışının cildi ve ciltteki sinir uçlarını ısıtarak, beyne sıcaklık
algısını iletmesinden kaynaklanır. Bu etki çok kısa sürer.


5 YANLIŞ: Hamile kadınların alkol kullanması bebeğe zarar vermez.


6 DOĞRU: Alkol kana karışıp plasentadan geçerek
fetüse ulaşır. Alkolün özellikle ilk aylarda fetüse çok daha ciddi
zararları olur. Bebekte büyüme eksikliği, beyin ve sinir sisteminde
hasarlar gibi alkole bağlı doğum kusurları görülebilir.


7 YANLIŞ: Bira bağımlılık yapmaz.


8 DOĞRU: Bira da diğer içkiler gibi bağımlılık
yapar. Ancak içkilerdeki alkol oranı cinsine göre farklıdır. Bir bardak
biradaki alkol, bir kadeh rakıya ve şaraba eşittir.


9 YANLIŞ: Alkol, bazı hastalıklara iyi gelir. Kan damarlarını açar.


10 DOĞRU: Alkollü içkilerin kalp ve damar
rahatsızlıklarına faydalı olduğu şeklindeki iddialar yanlıştır. Alkol,
toksik bir maddedir. Kullanımında güvenli bir alt sınır yoktur. Tüketimi
arttıkça alkol, damar sertliği ve damar daralmasına yol açar.


11 YANLIŞ: Alkol, sesi açar. (Sahneye çıkmadan önce bu sebeple alkol alınır.)


12 DOĞRU: Alkol vücuttaki su miktarını azaltır,
susuz bırakır. Bu durum konuşmayı ve şarkı söylemeyi olumsuz etkiler. Aç
karnına alkol almak, kan şekerini düşürür. Sahne performansında
korunması gereken enerji, kan şekeriyle birlikte azalır.


13 YANLIŞ: Alkolün kan yapıcı özelliği vardır.


14 DOĞRU: Alkolün hiçbir besin değeri yoktur. Kan
yapıcı özelliğe sahip değildir. Yaralanma durumlarında, kanın
pıhtılaşmasını önleyerek ciddi kan kaybına yol açar.


15 Alkol bağımlılığı, tanı ve tedavi yöntemleri,
alkol politikaları, strateji ve yasal düzenlemeleri başlıklarını içeren
Yeşilay Dergisi, bu ay “Alkol kanser yapar mı?” dosyasını açıyor.
Yeşilay Dergisi, çocuk ekiyle birlikte tüm bayilerde.

Alkolde doğru sandığınız yanlışları duyunca şok olacaksınız! 

Alkol hakkında doğru sandığınız "yanlış" bakın neler?
Uzmanlar, alkol kullanımı ile ilgili toplumun yanlış inançlara sahip
olduğunu belirtiyor. Alkol ile ilgili doğru bilinen yanlışları,













Kaynak: www.sonsayfa.com

Loft tarzı mimari ve dekorasyon örnekleri

Loft tarzı mimari ve dekorasyon örnekleri





Son
yılların en çok rağbet gören ve giderek artan mimari
tasarımlarından biri de loft tarzı yapılar. Loft mimarisi esasen
1970’li yıllarda New York’ta dönemin sanatçıları sayesinde
ortaya çıkmış. New York’taki sanayi bölgelerindeki
büyük binaların başka bölgelere taşınmaya başlamasıyla boşta
kalan bu geniş, sanayi ve endüstri yapılarına yerleşen ressam,
heykeltıraş ve diğer sanatçılar buraları hem atölye hem de
konut olarak kullanmaya başladılar. Hem geniş bir alan olması hem
de ucuz olması dolayısıyla kullanılan bu yerlerin iç mimarisi de
zamanla şekillenmeye başladı ve bugünün loft mimarisi anlayışına
kadar genişledi. Bugün loft, yüksek tavanlı, geniş ve açık
mimariler anlamına geliyor. Bu tür mimarilerin dekorasyonu da
oldukça önemli tabii çünkü aslında mekân genişledikçe, onun
içini şık ve estetik bir şekilde doldurmak da bir o kadar
zorlaşır. Loft tarzı mimariler ve onların dekorasyonlarından
bazılarını sizin için derledik.


​Minimal bir tarz

Bir
iç balkonu andıran açık ara katıyla, yüksek tavanıyla ve genişliğiyle
loft mimarisine iyi bir örnek teşkil eden bu yaşam alanının iç mimari
tasarımında Esra Kazmirci Mimarlık imzası var. Dekorasyon ve duvarlarda
beyaz rengin kullanımı öne çıkarılarak geniş olan alanın daha da geniş
bir görünüm kazanması sağlanmış. Açık mutfaklı salon olarak dizayn
edilen bu yaşam alanında mutfak kısmında parlak beyaz dolaplar siyah
tezgah ve aksesuarlarla harmanlanarak salonun bütününe hakim olan
renklerle uyumlu bir yapıya büründürülmüş. Renklerin sadeliği,
mobilyaların modern dizayn ve yerleşimleri loft mimarisine uygun olarak
çağdaş ve sanatsal bir yaklaşımla tasarlanmış. Yüksek tavandan sarkan
sıra dışı ve heykelsi avizeyse salonun karakterini güçlendiren
ayrıntılardan en önemlisi.

​Beyazın seçkinliği

Çağrı Aytaş İç Mimarlık
tarafından dizayn edilen bu yaşam alanının ilk bakışta hemen göz
kamaştırmasının sebebi kuşkusuz beyaz rengin kusursuz kullanımı. Tüm
oturma odasına beyazın farklı tonlarının hakim olduğunu görüyoruz ve bu
beyazlığın içinde ince şeritler halinde eklenen siyah öğeler hareket ve
canlılık katıyor ve sonuçta toplamda elde edilen renk uyumu sayesinde
son derece şık ve seçkin bir tasarım ortaya çıkıyor. Yüksek tavandan
yemek masasının üzerine kadar inen gümüş rengi modern avizeler, açık
mutfaktaki pembe tabureler, geniş salona balkon şeklinde açılan ara kat
ve merdivenlerin konumlanışı tasarımın kuvvetli detaylarını oluşturuyor.
Geniş pencerelerse bu açık ve geniş alanı açık havayla birleştirerek
ferahlık etkisini ikiye katlamış.

​Göz alıcı bir çatı katı

Flat
C/ Architecture tarafından hayata geçirilen loft projelerinden
birine ait olan bu şahane çatı katı, eskiden büyük bir depo
olarak kullanılan bir binanın konuta dönüştürülmesiyle ortaya
çıkmış. Çatı
katlarının yalnızca tavan arası depo olarak kullanılması da
loft projeleriyle değişmiş oldu, artık çatı katlarından
muhteşem yaşam alanları yaratılıyor. Bu da bunun en güzel
örneklerinden biri. Eğimli çatı ünitesi odaya karakter
kazandırırken iç dizayn da bu eğime ve yapıya uygun bir şekilde
tasarlanmış. Açık mutfaklı geniş bir salon olarak dizayn edilen
bu yaşam alanında L şeklinde köşe koltuk takımı kullanılarak
hem modern tasarıma uyumlu hem de daha geniş oturma alanı sağlayan
bir oturma odası yaratılmış. Odanın estetiğini sağlayan
sütunlar aynı zamanda yemek bölümüyle oturma bölümünün
ayrılması işlevini görüyor.

​Geniş, ferah ve açık

Loft
tarzı mimari ve iç mimarinin en güzel örneklerinden bir diğeriyle
fotoğrafta gördüğümüz bu yüksek tavanlı ve geniş yaşam
alanı. Alanın oturma kısmından tavan yüksekliği sayesinde
muazzam bir ferahlık yaratılırken beyaz koltuklar, mobilyalar ve
aksesuarlar bu ferahlığın olabildiğine modern bir tarzda
işlenmesini sağlıyor. Alanın geri kalanındaysa, son derece şık
tasarımlı merdivenlerden yukarı çıktığımızda mutfak ve geniş
yemek odasıyla karşılaşıyoruz. Hem açık mutfak ve yemek odası,
hem de salondan ayrılan bir tasarım… Bu ferah ve şık tasarımda
Cihat Özdemir imzası var.

Benzer
loft projeleri için Yaratıcılığınızı tetikleyecek üç loft dönüşüm projesi yazımıza da göz atabilirsiniz. 
Bu loft tarzı evlerden siz hangisine yaşamak isterdiniz? Fikirlerinizi yorum kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

Oluşturan:

Homify TR

RAFET B. ERYILMAZ

Yeni Fikirler'deki Profesyoneller

Star Wars - Yildiz Savaslari I-II-III-IV-V-VI arşivi izleme sırası ve özel bilgiler

Yıldız Savaşları – Star Wars 1977-2005 BRRip XviD Türkçe Dublaj






 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 859 x 739




Star Wars: Yıldız Savaşları 1




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Masum bir çocuk olan Anakin Skywalker Jedi eğitimi almaya başlar. Bu
zaman Jedi Şövalyelerinin evrendeki adalet koruyucularıdır. Her nasılsa
bilinmeyen bir tehdit kötülük tohumlarını atar ve Naboo gezegeni istila
edilir. Naboo nun gururlu kraliçesi Amidala Ticaret federasyonu nun
baskısı altında ezilmektedir. Federasyon maddi çıkarları doğrultusunda
gezegeni abluka altına almıştır ve gezegene giriş-çıkışları
engellemektedir. Tam bu sırada Jedi Konseyi tarafından görevlendirilen
iki Jedi Naboo gezegenine sızmayı başarırlar. Qui-Gon Jinn ve Obi-Wan
Kenobi nin amacı gezegende barışı sağlayabilmektir. Ticaret Federasyonu
ise Jedi ların gelişinden de korkarak gezegeni işgal etmeye karar verir.
İşgal sırasında tutsak düşmekten son anda kurtulan kraliçe ve Jediler
gezegenden kaçarken yara alır ve Tattooine gezegenine zorunlu iniş
yapmak zorunda kalır.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 2




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Aç gözlü Ticaret Federasyonunun Naboo’ya karşı giriştiği işgalin
yenilgiyle sonuçlanmasının üzerinden 10 sene geçmiştir. İlk filmde 9
yaşında karşılaştığımız Anakin Skywalker artık 19 yaşındadır ve Obi
Wan’ın gözetimi altında Jedi Eğitimini sürdürmektedir. Naboo Kraliçesi
Padme Amidala ise, görevini halefi Jamillia’ya devretmiş ve bir senatör
olarak Naboo’yu Galaktik Senatoda temsil etmeye başlamıştır. Bu sırada
Galaksi yine büyük bir savaşın eşiğine gelmiştir. Jedi düzenini kendi
isteğiyle terkeden eski Jedi Ustası Count Dooku, gizlice Darth
Sidious’la çalışmaya başlayarak “Ayrılıkçılar” grubunun başına geçmiştir
ve galakside huzursuzluk yaratmaktadır.



Yüce Başkan Palpatine, kötü gidişe bir dur demek için bir klon ordusu
hazırlama önerisini getirir ve Senato’da oylamaya sunar. Oylamaya
katılmak üzere Coruscant’a gelen Senatör Amidala, bir suikast
girişiminden kılpayı kurtulur. Bunun üzerine Palpatine, Obi Wan ve
Anakin Skywalker’ı Amidala’yı korumakla görevlendirir. Ne varki iki
Jedi’nin yolları bir süre sonra ayrılır. Anakin ve Amidala, arka arkaya
gelen suikast girişimlerini atlatmak için Naboo’ya hareket ederken, Obi
Wan, galakside esen savaş rüzgarlarının arkasındaki kişileri ve
nedenleri araştırmak üzere sularla kaplı gezegen Kamino’ya doğru yola
çıkar…


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 3




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




STAR WARS efsanesi şimdi Bölüm III: SİTH’İN İNTİKAMI ile tamamlanıyor.
Ustası Obi-Wan Kenobi (Ewan McGregor)’ye olan sadakati ve Sith’in baştan
çıkarıcı güçleri arasında kalan Anakin Skywalker (Hayden Christensen),
en sonunda Jedi’lara sırtını döner; bu şekilde karanlık tarafa geçişini
ve Darth Vader’a dönüşümünü tamamlar.



Bu son bölümün nefes kesici muhteşemliğini, Anakin ve Obi-Wan arasındaki
sonucu belirleyecek ışın kılıcı düellosu dahil olmak üzere destansı
savaşları izleyin.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 4




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502


Jedi Şövalyeleri yok edilmiştir ve İmparatorluk demir bir yumrukla tüm
galaksiye hükmetmektedir. Küçük bir grup isyancı, İmparatorluk’un en
kuvvetli silahının, Ölüm Yıldızı savaş istasyonunun gizli planlarını ele
geçirmeye çalışmaktadır.



İmparator’un en güvendiği hizmetkarı Darth Vader, planları ve
isyancıların gizli merkezini bulmak zorundadır. Asilerin lideri Prenses
Leia esir alınmıştır ve gönderdiği yardım mesajı sade bir çiftçi olan
Luke Skywalker tarafından farkedilir. Kaderini izleyen Luke, prensesi
kurtarmak ve asilere yardım etmek için harekete geçer. Hem de Obi-Van
Kenobi, Han Solo, sadık Chewbacca ve R2-D2 ve C-3PO droidleri gibi
unutulmaz müttefiklerle.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 5




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Asiler için karanlık zamanlar yaşanmaktadır. Buzlarla kaplı soğuk
gezegen Hoth’a yapılan inanılmaz saldırıdan sonra, isyancılar
İmparatorluk’un kovalamacaları sonunda galaksinin dört bir yana dağılmak
zorunda kalmıştır. Han Solo ve Prensen Leia İmparatorluk filolarından
Bespin şehrine kaçmaya çalışırken, Luke Skywalker, Dagobah
bataklıklarında gizemli Jedi masterı Yoda’yı aramaktadır.



Luke’u karanlık tarafa geçirme teşebbüsünde bulunan Darth Vader onu bir
tuzağın içine çekmeye çalışır. Sith Lord’uyla yapılan acımasız bir ışın
kılıcı düellosunun ortasında Luke, Skywalker efsanesiyle ilgili korkunç
bir gerçekle karşı karşıya kalır.


 

 

 





Star Wars: Yıldız Savaşları 6




 
 Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Gerçek boyutta görmek için resme tıklayın. Orjinal Resim Boyutu: 750 x 502




Luke Skywalker ve Prenses Leia Han Solo’yu kurtarmak için Tatooine’e
gider. Burada galaksinin en acımasız gangsteri Jabba The Hutt’un
kalesine sızarlar. Yeniden bir araya gelen asiler Ewoks kabilesini de
kendilerine katarak ormanlık Endor ayında İmparatorluk güçlerine karşı
savaşırlar. Bu arada İmparator ve Darth Vader, Luke’u karanlık tarafa
çekmek için plan yapmaktadırlar ve genç Skywalker babasının içindeki
Jedi ruhunu yeniden uyandırmaya kararlıdır. Galaktik İç Savaş olağanüstü
bir sona doğru adım adım yürümektedir, galaksinin kaderini belirleyecek
bu çatışmada asiler, görünürde savunmasız ve tamamlanmamış olan Ölüm
Yıldızı’na saldırmak için biraraya gelmektedirler.


 

 

 http://turktorrent.cc/torrents/images/116481.jpg





http://imageresim.com/images/16976629569839814649.png



 http://turktorrent.cc/details.php?id=116481 den alıntıdır

2 Aralık 2015 Çarşamba

"Gülbeşeker" "Çalıkuşu"











Feride: Romanın ana kahramanıdır. Anne ve babasını erken yaşta
kaybetmiş, Fransız mektebinde okumuş, Anadolu'da öğretmenlik yapan
İstanbul terbiyesi almış güzel genç bir kızdır. O kadar güzeldir ki Anadolu'da
gittiği yerlerde ya "Gülbeşeker" diye çağrılacak ya da hiç makyaj
yapmadığı halde "aşırı boyanmakla" suçlanacaktır. İçli, iradeli ve
kültürlüdür. Feride birçok kişinin cesaret edemeyeceği işlerde yapardı.
Meselâ her teneffüs okullarındaki ağaca tırmanır ve daldan dala atlardı.
İşte bunu gören muallim ona “Bu kız insan değil çalıkuşu” diye bağırmış ve o günden sonra Feride’nin adı Çalıkuşu olarak kalmıştır.



"basina buyruk, gururlu"



Tüm ele avuca sigmazliginin, içten coskusunun, çocuk nesesinin altindaki
içliligi, kirilganligi, olgunlugu, eh, idealistligi ve cesareti, sevme sevilme ihtiyaciyla çok güzel, çok
güzel demenin yetersiz kaldigi bir insan hatta insan değil o bir MELEK.



Uyanın. Çalıkuşu birazdan en sevgi HAYAL'ine dalacak yine , uyanın



Yola henüz çıkanlar, bilinmeyene yolculuk edenler için cesaret, katlanma ve dayanma kudretidir. Aşığın boğazındaki yumru…



Tamamlanamamışlık
ve eksiklik hissidir aynı zamanda. Aidiyet üzerinedir. Parçalanma,
kendini bulma ve sonunda “bir” olma üzerinedir. Nihayet kavuşmak
hakkındadır hikaye…

Çok küçükken anne ve babasız kalmış bir
çocuğun büyüme; hayatı ve kendini tanıma hikayesidir Çalıkuşu. Kalbi
kırılıp da yollara düşen küçücük Feride’nin serüveniyle birlikte bir
ülkenin tarihine de tanıklık ederiz. Büyük toplumsal dönüşümlerin, ilke
ve inkılâpların henüz gerçekleşmeye başladığı bir dönemde geçer hikaye.
Ne geleneksel ne modern zamanlar… Ne tam eski ne tam yeni… Arada,
sancılı yıllar…


Tıpkı kalbiyle aklı arasında kalmış, ne
tam bir kadın ne tam bir çocuk… Çocuk kadın Feride gibi… Yeni bir ülke
inşa edilirken bu çocuk kadın da kendini küllerinden yeniden inşa eder…



Bir yol, yolculuk hikayesidir Çalıkuşu. Feride, Anadolu’nun hangi ücra
köşesini adımlarsa adımlasın tüm yollar aşka; Kâmran’a çıkar sonunda.



Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin'in
1922 yılında yazdığı, 1908-1918 yılları arasını anlatan, ağırlıklı
olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan
bir romandır. Kitabın son kısmı hariç, ki bu bölüm dışarıdan bir
gözlemcinin anlattıklarıdır, romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra
defteri şeklinde yazılmıştır.



 Kaç defa oyun olmuş salonlara, kaç defa dizi olmuş ekranlara, film olmuş beyazperdeye.



Türkn Şoray

Aydan Şener

Fahriye Evcen (Çağan Irmak 'ın dizisi : 1986 yılında TRT için çekilen ‘Çalıkuşu’ dizisinde ‘Feride’ karakterini
oynayan Aydan Şener, geçen ay bu rol için Fahriye Evcen’in uygun
olacağını söylemişti.)


16 Kasım 2015 Pazartesi

hayalet sevgilim ... ( İmagine my dear lover sweet honey )

irem yağcının hikayesi. araştırma gogo

GoGoBaBa GÖKHAN 
13.09.2005



GoGo
Saygı ve
Sevgiyle,
-------------------------------------------------------------------------------
İstediğin
kadar  yaşa, nasıl olsa birgün öleceksin;
Dilediğini sev, nasıl olsa bir
gün ayrılacaksın;
İstediğini yap, nasıl olsa bir gün hesabını vereceksin.

----------------------------------------------------------------------------------


araştırdım netten bulabildiklerim. daha çok akla yatanlar tabii.

irem yağcı........hayalet
sevgilim.....
****************************************
****************************************
Irem erkek arkadasiyla kavga ediyor bi gece..
Erkek arkadasi da
sinirlenip kafasını dagitmak icin arabayla disari cikiyor..
Sinirli sekilde
araba kullanirken yolda kaza gecirip hayatini kaybediyor..
Kiz da bu sarkiyi
ona yaziyor.. Arkadasinin gitariyla caliyor..
Arkadaslari da cep telefonuna
kaydediyolar bu sirada..
Arkadaslar gercekten irem diye bi kız var ve benim
arkadaşım inanın yalan değil hikayesi aynı üniversitedeyiz ve bu şarkı
içten samimi duygularla yazılmış.
Yok başkasının şarkısı yok kız ölmüş intihar etmiş yalan bunların hepsi!
hikaye tamamiyle doğrudur
******************************************
******************************************
Hayalet Sevgilim |
Hayalet Sevgilim - İrem Yağcı
Ceza mı bu?
Çektiğim çile mi?
Yıllardır tuttuğum nöbet bitmeyecek mi?
Bir küçük kar
tanesi gibiyim, avucunda eriyen,
Dön bebeğim?
Gözyaşlarını görürsem, erir
kanatlarım,
Uçamam rüyalarımda yanına?
Sonsuzluk senle başladı, o küçük
dünyamda,
Unutma gittiğinde yarım kaldım.
Çöllerdeyim yanıyorum,
kutuptayım üşüyorum,
Ceza benim çekiyorum, ne olur dön!
Uzanıyorum
tutamıyorum, özlüyorum ağlıyorum,
Yasak mısın anlamıyorum, ne olur dön!
Sevmesen de beni, özledim sesini,
Git desem de yine
gitmesen?
Yıllardır çektiğim bu hasret mi, çile mi?
Haram mısın bana bir
bilsem,
Bebeğim benim, hayalet sevgilim?
Bebeğim benim.. Hayalet
sevgilim
İrem Yağcı

---------------------------------------------------------
son 1
haftada 6 ayrı sitede bu olayı yaşıyorum ben
ve buraya da sırf bunun için
üye oldum
hikaye yanlış
ve hakkımda atıp tutmaya başlamış insanlar ki
burda da gördüm
yok akademi türkiyeden bilmemkimin arkadaşıymışım
yok
biri beste onun değil benim der
yeterince asabım bozuldu
kimseye kendimi
kanıtlamak zorunda olmadım olmak zorunda da değilim
şarkıyı dinleyen
arkadaşlarım da "irem benim arkadaşım yaa" dedikleri zaman "hadi lann" lafını
duyyolarmış
BEN DE BİR İNSANIM NİHAYETİNDE ARKADAŞLAR
ve şuana kadar
2000kişi download etti şarkımı ki bunlarıın en az 100ü bestenin kendilerine ait
olduğunu söylüyor
hakkımda atıp tutulmasın istiyorum
ya bi kere erkek
arkadaşımın ölüm gününde nasıl oturup beste yapıyım dakkasında bi de ayıt
ettiriyim bi düşünün ya
ve lütfen anlayışlı olun
bu bestenin bu siteye
nasıl ulaştığını merak bil etmiyorum çünkü artık yoruldum ve kimden çıktığını da
tahmin ediyorum
o yayan arkadaşla gerekli kavgayı ettim burda ahkam kesmenin
bir anlamı yok ki zaten beste üzerime patentli isteyen
istediğini yapabilir
dava açıp hakkımı söke söke alırım ve şu son
aylarda dava şart olmaya başladı...
ben bir hukuk öğrencisiyim 8 senedir de gitar çalıyorum
ama
müzik&gitarım benim üzüldüğüm anlarda hep arkadaşım olmuştur
ama hepsi
bu
ben müzikle uğraşmak istemiyorum zaten
ve işin açıkçası bir anda
adımı google a yazdığımda bile onlarca sayfa açılıyor olmasını kaldıramadım ben
zaten benlik
değil
ve sırf şu forumu okurken
o kızı naapıp edip bulmalıyım keşke
arkadaşım olsaydı falan yazmışsın diye üye oldum..
şimdi besteyikimden
bulduğunu söylermisin bana elin nerden geçti?
Ne uzulmustum sarkina, bu da son dinleyisim. Sildim.
Seninle sevgili olacak zavallinin da bir zaman sonra hayalete donusmesi cok
normalmis.[/quote]
remixi yapan olduğun için se sinirin kusruma bakma ama bu farklı bişey
kibir değil keşke anlayabilseydin
bu siteye, idoclub.net te şarkıma
rastladııımda oraya koyan arkadaşı buldum ve ilk kimden çıktığını öğrenebilmek
amacıyla
girdim.
sonrasında forumu okurken keşke ulaşabilseydim falan yazdığını
görünce üye oldum.
şarkı bir cep telefonuna kayıttan ibaret. tabiiki ses
kalitesi rezalet ama zaten demo yapalım amacıyla kaydetmemiştik.
ama işin bu noktaya gelmesini de hiç ummaıştım zaten.
ne mutlu bana
beğenişsiniz ama şuana kadar okdr çok beni üzen olayla karşılaştım ki beni
anlayabilmenizi de ummak
haksızlık olurdu belki.
ama tek bir şeyden eminim ki yaptığım ne
kibirdir ne fazlası.
sevdiğim insan da benim için çok değerlidir herzaman.

ama ne beni tanıyorsunuz sonuçta ne de bestenin yapıldığı insanı.
lütfen
haksız yargılamayın
ben çok merak edilmiş olduğum için üye olmuştum

gerek kalmadığına göre kendimi silemsini de bilirim
kimsenin hakkımda
havalı kendini,beğenmiş,ruhsuz demesine izin de vermem.buna sen olsan sen de
izin vermezsin.
bilgine ve emeğine saygı duyarım ama sadece yapılan remixi
beğenmedim ki bu da bir eleştiridir.
ben o şarkıyı ağlayarak besteledim
çünkü
oynayarak değil.
kusura bakmayın iyi geceler

-------------------------------------
arkadaşlar hikaye yalan böyle bi
hikayesi yok bestenin.
1 ayda bu kadar ilerledi beste..sadece benim 2 5
arkadaşım biliyodu
biri ben çalarken tele kaydetmişti ve ondan ona ondan ona
yayıldı
beğendiyseniz ne mutlu bana
asıl orjinal kayıt bu diil.beste üzerime
patentli. bu arada kullanılması yasak yani.
tek bişey istiyorum arkadaşlar.hakkımda atıp tutlmasın
az evel biri
kenan evren lisesinde okuyo yazmış
küülliyen yalan ilk defa duydum böle bi
siteyi
üni. de okuyorum beste de 2003 yılında yapıldı.
lütfen atıp tutulmasın.
kimse de ağlamasın artık...
hiç bişey için
üzülmeye değmiyo arkaaşlar.ünlü olmak gibi bir niyetim hiçbi zaman olmadı ben bi
hukuk öğrencisiyim
hedeflerim çok farklı
erkek arkadalşım ölseydi de arkasından reklam
yapmazdım hatıralarıma saygı gösterir sahip çıkardım..
umarın beni
anlarsınız hoşçakalın..
-------------------------------------------------------------
hayal?????

kimsenin hayallerini yıkmak gibi bi niyetim yok.
ben yeterince üzüldüm

tek istediğim biraz saygı
biraz yukarı çık da oku istersen
"salak
kız" falan denmiş arkamdan
"yemiş bi halt şimdi kına yaksın"
denmiş

insanların beni 2 haftada bu kadar yıkmaya hakkı
varmıydı
----------------------------------------------------------------
Irem erkek arkadasiyla kavga ediyor bi gece..
Erkek arkadasi da
sinirlenip kafasını dagitmak icin arabayla disari cikiyor..
Sinirli sekilde
araba kullanirken yolda kaza gecirip hayatini kaybediyor..
Kiz da bu sarkiyi
ona yaziyor.. Arkadasinin gitariyla caliyor..
Arkadaslari da cep telefonuna
kaydediyolar bu sirada..
Arkadaslar gercekten irem diye bi kız var ve benim
arkadaşım inanın yalan değil hikayesi aynı üniversitedeyiz ve bu şarkı
içten samimi duygularla yazılmış. Yok başkasının şarkısı yok kız ölmüş
intihar etmiş yalan bunların hepsi! hikaye
tamamiyle
doğrudur
------------------------------------------------------------------
bana 3 ay once gelmıstı bu. ama hıkaye bıraz daha faklı. Kız erkek arkıyla
yolda gıderken cocuk kaza yapacagını ve kızın
o kazadan kurtulamayacagını anlıyo, kızıda cok sevdıgı ıcın kızın
tarafından degılde kendı tarafından vuruyo arabayı ve
hayatını kaybedıyo. Hangısı dogru senın hıkaye mı benım hıkaye mı? Bu arada
ıkısıde koc unı. de okuyomus.Ole
dedıler.Sarkıyada laf etmeyın super bı sarkı.Iremde super soluyo
sarkıyı.Cok hıslı valla.
---------------------------------
sözleri /lirks
_ serkan mc hayelet sevgili _
casper sevgilim
en sevdiğim çizgi filim
sen mi el koydun ona

tutun kolundan
daima dostu o sana
istediğim benim hayeletti sadece

sarıldım ona doydum
cok korktu benden
haylet korkak casperim benim

hayelet korkak csaperim
bak görüdünmü önünden geciti
hayletlerin çilşesini çekki sende gör

alaya sarılmaz sana sarılır bu haylaetlet
basta casper olmak üzere

içinden gcer görünmez casper
kapıdan gecer gider
senin basına taş
yağdırı dostlarıyla
onlar eylkenceye doyma z
hip sa sasmas basında daima

alay etitn onla
aldı seni ablukaya
sıkıstın artık kaçamıyorsun

hayelet sevgilin sana kuma mı getirdi yoka
ağlama işlemz onda kalp yok

-------------------------------------
savgilim felanda yok
ceza mı bu ? bana verilen cefamı
seni cok uzaklarda buldum

kilometreler engel olamadı aramızdaki askımıza
seneler aylar yıllar
engel oldu kavuşmamıza
içimdeki aşk ateşi dinemek sönmek bilmedi sana

canım cok sıkılıyor sensiz burlarda
elim eline deymiyor buralarda

ruyamda her gece seninleyim
kalbim senin kalbinle bir atmakta her saniye
salise dakika
aşkımız mecnun leyla gibi
sen leyla ben mecnun
bu
hayat sensiz geçmiyor
sana vurgunum ben
sesini duyunca yureğimde bir
selale akmakta sarıl sarıl ses cıkarmakta
bu ses senin sesini hatırlatmakta

seni canımdan cok sevmekteyim
feda edebilirim yureğimi bendimi senin
için her an
üzülme hep seni sevmekteyim
buzular erise bile sıra sıra

aşkım diğerleri gibi sönmez
tükenmez kaleme benzemez diğerleri gibi

aşkım gun gectikce ağaç gibi buyumekte filizlenekte
yüreğimin içinden
koptu petrol gibi tasım tasım ask kaynayan fıskıran sıcrayan sözler benden sana

askımız daimakök salacak ağaç gibi sarap gibi yıllanacak bu sarkım örnek
olacak bizim gibi ölümüne seven aşıklara YEAHHH
SERKAN MC BENZEMEZ DİĞER YALANCI KOLPALARA DAİMA EZER MİKRAFONDA HAKKINI
ARAR HAKLININ YANINDA HAKSIZIN KARSINDA İRİM
GİBİ SALAKLARI REZİL ETMEKTE HER DK SERKAN MC DÜŞÜRECEK SENİN MASKENİ
VURACAK SENİ TARAMLI GİBİ SÖLERİNİ SAYDIRACAK ACIYI
GÖRECEN O ZAMAN İREİM ÇOK YAKIN HAZIR OL SIKI BAĞLA MASKENİ DÜZŞECEK COK
YAKINDA YEAHH SINIR 2005
-------------------------------------------------------------
Soner Arıca -Kusursuz Aşk
Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Herşeyi yanında
götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur.
Tek kelime
etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden
bahsetmeliyim;
kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün
daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat
yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini
sevdim, mevsimleri de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve
savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları,
İsterdim ki
uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun
saatlerinde geldin, ya da
sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin
boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara
baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve
şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna
ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git
içimdeki melek sana dua edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine -
senin baban öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru
bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı
bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır
gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.

Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum
da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu
şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl
gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez.

Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir
aşktı bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın
bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman
değilim
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi
çok uzakta kimbilir neredesin
Geri dön ya da dönme ben sendeyim
*************************************************
*************************************************
Çilekeş
- Y.O.K

Bu ilk değil, son olmaz
Hayat yalnız yaşanmaz
Gidenin ardından
bakıp ağlanmaz
Kimsesiz, çaresiz. Bir şey yok, hiç kimse yok
Ağlasam,
yalvarsam, bağırsam
Bir şey farketmez...
Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu sokaklarda
sesimi duyan yok
Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu
sokaklarda elimi tutan yok
İlk değil, son olmaz
Hayat yalnız yaşanmaz
Sesimi duyan yok, elimi
tutan yok
Ağlasam, yalvarsam, bağırsam
Bir şey farketmez

Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu sokaklarda
sesimi duyan yok
Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok
Karanlık bu
sokaklarda elimi tutan yok
Hiç kimse yok!

******************************************************
******************************************************


 

3 Eylül 2015 Perşembe

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi - Yorgo der ki ...

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi - Yorgo der ki ...




Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi

By  | 
3 Yorum

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi

Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi
Bir “Orgazm” Masalı – “Pıtı” ile “Pipi’nin” Hikâyesi
Pıtı’nın hikâyesi;

Freud’a göre kadınlar penisleri olmadığı için, cinsel organlarının
üzerindeki tüyleri uzatarak yokluğunu gizlemeye çalışırlar. Halt etmiş!

Bu durum tamamen kadının kendi vücuduyla barışık olmamasından,
utanmasından hatta nefret etmesinden kaynaklanır. Mesela çocukluğumuzdan
itibaren kimse bize onun bir adı olduğunu öğretmemiştir, belki orada
burada duymuş ama asla adını söyleyememişizdir. Ağız dolusu “Benim bir
vajinam var” diyemeyiz.

Çünkü onun adı küçükken “pıtı” ya da “kutudur” v.b, büyüyüp aklımız ermeye başlayınca “oram” olur kimi zaman da “şeyim”.

Hiçbir kadın “Vajinal kanamam var” demez onun yerine halk dilinde garip
tasvirler kullanılır “Teyzem salça kaynatıyor”, “Halam geldi” diyenler
bile var.

Aslında şu İngilizce kelimelerle yumuşatma işini bir kenara bırakmak gerekirse onun Türkçe tam adı “AM”.

İçinizde okuyunca bile utandınız değil mi?

(Rahat olun “genelde” vajina olarak yazmaya devam edeceğim)


Yani durum şu, kendi bedenimizin birbirinden kıymetli organlarından
biri olan vajinamıza üçüncü tekil şahıs teyze ya da hala muamelesi
yapabiliyoruz ama “Vajinam” diyemiyoruz!


Cinsel organımız Am kelime kökeni eski Türkçe am veya em sözcüğünden evrilmiştir.

em “dişilik organı” [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]

amçık “aynı anlamda” [ İbni Mühenna, Lugat (1300 yılından önce) ]

amçuk “aynı anlamda” [ Ebu Hayyan, Kitabü-l İdrak (1312) ]

Gördünüz mü şeyimizin adının tarihi kayıtları bile var?

Onunla barışmaya bir adım daha yaklaştık!


Bu arada cinsel organımıza ismiyle hitap edememenin sadece Türk
kadınlarının sorunu olmadığını bilmek barış sürecini kolaylaştıracaktır.

İngiltere’de Yumurtalık Kanseri Hareketinin 1000 kadınla yaptığı anket
sonucunda katılımcıların üçte ikisinin, “vajina” ve “orgazm”
kelimelerini doktoruna söylemeye çekindiği görülmüş. Yarısından fazlası
ise “boşalmak” kelimesini kullanmaktan utanıyormuş. Deli gibi özgür
olduklarına inandığımız teee dünyanın öbür ucunda yaşayan, yaz
tatillerinde ülkemize gelip erkeklerimizin salyalarını akıtanlar da
utanıyormuş!

Gördünüz mü yalnız değiliz!


Bu acınası utanma duygusu da diğer bütün saçma tabularda olduğu gibi
daha küçük yaşlarda aşılanmaya başlıyor. Kendi bedenlerimize yabancı
olduğumuz yetmiyor gibi zamanla düşman bile kesilebiliyoruz. Maalesef
çok azımız bunu otuzlu yaşlarda atabiliyor, büyük bir çoğunlumuz ise
hayatının sonuna kadar böyle devam ediyor.

Ama size bir iyi haberim var, yapılan bir diğer araştırmaya göre “Dünya”
genelindeki kadınlar 40’lı yaşlarda kendileriyle barışıp cinsel
hazlarını daha yoğun yaşamaya başlıyormuş. Şimdi kabaca 40 yaşına kadar
kalan süreyi hesaplayın?

Daha çok mu var?

Hiçbir yaş geç değil ama sizce 20’lerin, 30’ların da tadını çıkartmak gerekmez mi?

En azından ilk adımı “şeyinize” ismiyle hitap etmekle atabilirsiniz!


Bedenimizle yabancılaşmamıza bir örnek vererek devam etmem
gerekiyorsa, birçok hemcinsimin idrarını klitorisinden yaptığını
düşündüğünü söylemem sanırım yeterli olacaktır. Temelde bu sebeple
birçok kadın eşinin oral seks teklifine olumsuz yanıt verip olaya “pis”
bir durum olarak yaklaşırken. Diğer yanda yatan sebeplerden biri eşe
zahmet vermeme düşüncesi de olabiliyor, yani kadın hizmet etmeyi
benimsemiş, cinselliği de görev olarak algılamıştır.

Özellikle Oral mahrumları yazısından sonra yoğun olarak beylerden gelen
“Eşime oral seks yapmak istiyorum ama o istemiyor onu nasıl ikna
edebilirim?” soruları bu durumu teyit ediyor!


Beyler eşiniz vajinasından nefret ediyor, acımayacağını bilse ekmek
bıçağı ile doğrayacak siz ise kalkmış oral seks diyorsunuz! (Bu herifler
için havada takla atacak kadınlar tanıyorum)


Sürekli olarak anlaşılamadığını, değerinin bilinmediği ile ilgili
“haklı olarak” sızlanan kadın bütün bunlara inat kendiyle daha çok
barışacağına her geçen gün daha çok yabancılaşıyor. Nefret etmekle de
kalmıyor bunu bir sonraki kuşağa aşılayıp miras bırakıyor. Bir tanesi de
ulan ben çektim bari kızım çekmesin demiyor!

Hastalıklı bir şekilde nesilden nesle aktarılıyor bu durum.

Sonuç mutsuz evlilikler, başarısız cinsel hayatlar falan filan bilindik yaşadığınız şeyler.


Tezat olansa belli bir yaşa kadar cinsel uzvuna en kıymetli şey
muamelesi yapıp onu bir lütuf gibi eşe sunduktan sonra tamamen
yabancılaşmak. Belki de düşmanlığı bu nokta tetikliyor, aslında cinsel
organımızın bir el, göz ya da ağızdan farklı olmadığını algılayıp kendi
parçamızmış gibi çocuklarımıza da bu şekilde anlatmakla başlayabiliriz.
Belki de bu saçma ayıplar toplumun bel kemiği olmaktan böyle çıkar!

Hadi ama her yerde benim vajinam var diye gezin demiyorum, önce onu kabul edin.

Onu sevin, erkeğinizin de onu sevmesine izin verin.

Güzel zevkleri siz de hak etmiyor musunuz?


Şimdi bu cümleleri dikkatlice okumanızı istiyorum, cinsel organınız
size hayatın zevklerini yaşatabilecek organlarınızın başında geliyor.
Ellerimizi yıkadığımız kadar sık yıkamıyor olabiliriz ama bu onun pis
olduğunu göstermiyor, ayrıca vajinamız kendi kendini temizleyen bir
organdır yeni model ütüler ve fırınlar gibi.

Manyak gibi saat başı çitilemek gerekmez sevişmeden önce bir duş almak yeterli olacaktır.

Hijyenik ped reklamlarında “kötü koku” önleyici diye tabir edip bizi
tribe soktukları şey aslında kötü değildir. O dönemde salgılanan koku
erkek için çiftleşmeye hazır mesajıdır, bilinçli değildir o ayrı.

Kafamızdan bütün bu “pis” olduğu ile ilgili yalan bilgileri atın o aslında durduğu yerde de pırıl pırıldır.

Ayrıca bölgenin kendine has doğal bir kokusu mevcut ki bu da erkeklerin geneli için baş döndürücü ve tahrik edici bir unsur.

En büyük zevk silahınız ise klitorisiniz.

O sizin!

Hak ettiği ilgili görmesine izin verin!


Ve şimdi şeyimizle barışmamızın son adımına geliyoruz eğer şu an
yalnızsanız hemen eğer değilseniz ilk yalnız kaldığınızda“Benim bir
vajinam var” diye yüksek sesle söylemenizi istiyorum. Söylerken ağzınız
kulaklarınıza varacak ve çok komik olduğunu düşüneceksiniz. Ama ikinci
kez tekrarladığınızda ne kadar rahatladığınıza siz bile şaşıracaksınız.

Haydi şimdi birlikte “BENİM BİR VAJİNAM VAR”!

Gördünüz mü çok iyi hissettiriyor.


(Edvard şu an yüksek sesle söylediklerimden vajina kelimesini anladığından olsa gerek gülüyor)


Benim vajinamla barışmam da elbette Edvard sayesinde olmuştu. Bir gün
bir kanalda genital bölge estetiği ile ilgili bir programı seyrederken
ona gerçekten çirkin bir vajina var mı? Kadınlar buna neden ihtiyaç
duyar ki,diye sormuştum.Bana verdiği cevap aynen şuydu “Yüzyıllar
boyunca biz erkekler kendi iktidarımız ve egolarımız için kadınları o
kadar ezdik, o kadar aşağıladık ki. Şimdi yine aynı erkekler o
eziklikler üzerinden para kazanmanın peşinde. Kadınların beyinlerini
bozduk, artık onarılamaz vaziyette” demişti. Ağzım açık kaldı elbette
ama bir kadındım ve hiç duymamış gibi merak ettiğimi sordum. “Benimki”
hakkında ne düşünüyorsun? Benimki hakkındaki düşüncelerini söylemek
değil göstermek istediğini söyleyerek uzun bir oral sekten sonra
kulağıma “Anladın mı?” diye fısıldamıştı. Hayatımda ilk defa yüksek
sesle orada söyledim “Benim bir vajinam var”. Çok mutlu olmuştum ve gece
uyuyana kadar ara ara tekrar etmiştim.

Benim bir vajinam vardı, benimdi işte.


Nakarat kısmı, hep beraber.

“Benim bir vajinam var”.


Pipi’nin hikâyesi;


Aslında erkeklerin kadınlar kadar ilginç bir hikâyesi var mı
bilmiyorum, çünkü onların hikâyesi boyutla başlıyor ve boyutla bitiyor.

Çocukluğu amca ve akrabalarına sevimli küçük “pipisini” gösterirken
etrafta şen gülücükler atarak geçmiştir. O çocuk dünyasında o “küçücük”
“şeyi” görmek herkesi mutlu etmiş ve güldürmüştür.

Ama tebrikler bir aile daha kaş yapayım derken göz çıkartmıştır. Ve öve
öve yere göğe sığdıramadıkları ego o ufacık pipide sıkışık kalmıştır. O
“pipi” de şimdi büyümüş belki de bu satırları okuyan hemcinsimin eşi
olmuştur, belki de okuyanın ta kendisi.


Kadınlara nazaran daha kolaydır erkeklik organının adını söylemek
çünkü daha önce ego yazısında da anlattığım gibi bütün hayatları odur
aslında. Gurur kaynakları, nefret söylemleri hep bu organın çevresinde
şekillenir. Üstelik kaynaklarda heriflerin cinsel organlarının
bizimkinin aksine iki tane ismi vardır. Gururla bütün çocukluğu ve
gençliği boyunca o penisle yapacağı faaliyeti utanmadan bağıra bağıra
küfür ederek söyleme ayrıcalığına sahiptir.






Etimoloji Sözlükte maalesef “Sik” adıyla ilgili bir ayrıntı bulamadım
ama birkaç yerde eski Türkçeden geçtiği yazılıydı. Ama esas adı
“Yaraktı”:

yarak “gereç, donanım, alet, silah” [ Orhun Yazıtları (735) ]

yaraklanmak “silahlanmak” [ F (1451) : Kārvan halkı hem yaraklandılar, atlandılar, karşu durdılar, muhkem ceng étdiler ]

yarak “alet-i tenasül” [ Kamus-ı Türki (1900) ]


Gördüğünüz gibi yüzyıllardır erkeklerin algısında penis hep bir
silahtır. Dünyaları fethettikleri, ekonomiyi yönettikleri, savaşlar
çıkardıkları ama boyutuna sıkışıp kaldıkları bir silah!


Ne kadar büyük bir silahın varsa o kadar erkeksin demekti!


Erkek çocuklarının bir çoğuna cinsel organları “pipi” gibi sevimli
bir kalıpta sunulsa da “çük” “fiki” “küçük Ahmet” şeklinde de
isimlendirildiği duyulmuştur.

Penisin dünyaya gelişinden itibaren vajinanın aksine bütün adımları
davul zurna eşliğinde kutlanmıştır. Penis sahibi evladı olan babaların
“oğlum oldu” demeleri bile zengindir. Soyu devam edecektir, anlamsız soy
takıntısı ölüm korkusundan gelir. İnsanlar yok olacaklarını
kabullenemedikleri için dünyada onlardan bir şey kalsın isterler.
Dünyada iz bırakma görevi de erkeğe düşmüştür. Çünkü onların kafasında
önemli olan tohumdur tarla değil. (İslami düşünceye göre kadın tarladır,
sürülmesi gereken)

Bu düşünceye göre Diyarbakır karpuz çekirdeğini alıp Afrika’ya da diksen
yine Diyarbakır karpuzu çıkacağı yönündedir. Yani “insan” yapma
özelliği sadece penise aittir. Oysa kadın tarla değildir, ortaya çıkacak
insanın %50 genlerini aktaracak olan kişidir. Hadi tarla olsa bile
biber çekirdeği de atsan oradan sadece insan çıkacaktır!


Böyle büyük beklentilerle hayat yolculuğuna başlayan penis ergenlik
döneminde gerçek hükümdarın kim olduğunu öğrenir. Hormonlar bedeni ele
geçirmiştir ve “boşaltım” sistemi tur bindirmeye başlamıştır. Bu dönemde
pornoları keşfeder, ona en büyük kötülüğü yapacak olan şeyleri.
Filmlerdeki devasa “silahlarla” kendi silahını kıyaslamaya başlar.
Kıyasladıkça da içine kapanır, kınına çekilir.


Erkeğin bu boy takıntısını kendi icatları kapitalizm bile kullanmaya
başlamıştır, artık bu konuda diziler, romantik filmler bile çekilir
olmuş “ekstra penis büyütücüler” piyasaya sürülmüştür. Boyut takıntısı
kontrolden çıkmış hayatı boyunca işkence edecektir. Her cinsel
birleşmede beyninde “yeterli mi” “zevk veriyor mu” soruları cirit atacak
asla sormaya cesaret edemeyecektir.


Dolaylı olarak kadın yine kurban edilmiştir çünkü algı “kadınlar BÜYÜK penis” severdir.


Bana göre ise penis sadece birleşme aracı, kadın ve erkeğin
bütünleşmesine spermlerin yumurtaya ulaştırılmasına araç. Giriş çıkış
faaliyetinden ziyade zevk veren birleşme düşüncesidir. Kadının kafasında
oluşturduğu hazdır, sevdiği ve ya istediği insanla bir şekilde
kenetleniyor olması. Penisin büyük olması “Boyut Değil İşlev” yazısı
kimi zaman kadınların gözünün korkmasına da sebep olabilir. Ayrıca
normal penis boyutu 8-14 santim arasındadır yani ihtiyacınız olan!
Ayrıca 5 santimlik penis bile fonksiyonel olarak işlevini yerine
getirebilir. Burada yine şu ortaya çıkıyor, 20 santimlik penisiniz
olabilir ama kadının zevk alması için “penis” yeterli değildir!


Diyorum ya erkeğin kafasındaki genel algı bütün dünyanın penisleri
onun sahip olduğundan daha büyük olduğudur ki bu da koca bir yalandır.
Zenci erkeklerinin bile bu takıntılarının olduğunu söylemem garip
gelebilir. Ne yazık ki zencilerin içinde de devasa penise sahip olan
sayısı pek az!


Uzun lafın kısası, vajina penise, penis de vajinaya ihtiyaç duyar.
Kafamızdaki cinsellik ritüelinin tamamlanması birleşme ile sağlanır.
Özellikle vajinasıyla barışık olmayan hemcinslerimin inandığı odur,
girer çıkar iş biter.

Erkek boşaldıysa zevk almış demektir!

Ya da kadın inlediyse, kasıldıysa orgazm olmuştur!

Bana göre ise sahtekârlık!


Esas olan sevişmektir, hazzın zirvesine ne şekilde ulaştığınız değil.

Zirveye ulaşana kadar izlediğiniz yol.

Nefesinizi bile kullanarak tahrik edebilmektir, kendinizi akışa bırakmak 10 dakikada sonuçlandırmamak.

Ve kaliteli Orgazm!


Yakınlarda vajina ile penis barışırlar mı bilinmez.

Ama siz sahip olduğunuzla barışabilirsiniz.


Son söz;

1- Vajinanıza olan yabancı tutumunuz sadece size zarar vermektedir, karşı tarafa değil.


2- Boyut değil YETENEK!


3- Reklam sektörünün size “pis” diye çamur atmasına tepki gösterin!


4- Orgazm candır!


RedGalia

redgalia@yandex.com