14 Şubat 2015 Cumartesi

without: "rastlantısal " bir şey bizimkisi...

without: "rastlantısal " bir şey bizimkisi...:





























7 Ocak 2013 Pazartesi


"rastlantısal " bir şey bizimkisi...




bir ses geldi... sustum... tanidik bir ses... içimden gibi... gaipten
gelen bir ses gibi...  ama sesime ses veren, beni duyan, anlayan,
tanıyan bir ses... uzaktan gibi ama değil...



bu sesin sahibine ithafen:



mucize gibi mi demeli, yoksa çok mu sıradan... öyle sıradan bir günde
çıktın karsima... nedeni nasili sorgulamanın anlamı yok... sonuca
odaklaniyorum...



neler yaşadın kimbilir... neler yaşadım bilebilir misin? bir araya
geldigimizde bunlardan çok soyutlanmistik... birbirini tanimayan iki
insan... yolları kesismis bir yerde... ama yer bile yok... hani sorsalar
nereden taniyorsun? Nerede tanıştınız? verecek yanıtım yok... bu yüzden
belki de, özel olduğumuzu düşündük... zamandan, mekandan ve
maskelerimizden uzak... olduğumuz gibi... lafimizi esirgemeden,
 içimizden geldiği gibi... hani ilk kez yolda karsilasmis olsam seninle,
sarilabilirdim bile... öyle benim gibi, öyle sağlam, öyle içten...



sanki bedenlerimiz yok da, ruhlarımız bulusmus gibi... anlatmak güç...
ama şunu biliyorum, ben anlatamasam da sen anlıyorsun... sesimdeki
titremeyi bile hissedebildigin için, biliyorum beni anlayacagini...
kimsin, nereden geldin nereye gidiyorsun... ınan hiç umrumda değil...
tuhaf bir his bu... hep böyle kalsin istediğim tuhaf bir his... hani sen
de dedin ya, "evlilik aşkı öldürüyor... biz seninle hep sevgili
kalalım..." biz seninle hep böyle içten, böyle olduğumuz gibi kalalım...
kuralsız, savunmasız, cikarsiz... yolumuz birlikte ne kadar sürer,
nereye gider, nerede biter bilmeden... bunu da hiç sormadan sorgulamadan
gidelim ışte... sen beni bilme... ben de seni... ama biz birlikte
kalalım... hep orada ol... hep ulasabilecegim yerde... sacmalayalim
seninle, ciddi olalım bazen, bazen savasalim, bazen barisalim, gülelim
seninle...hep gülelim... ayrı hayatlarda yasasak da, bize ait küçük bir
dünyayı da sigdiralim  hayatlarimiza... baskılardan, insanlardan uzak,
herseyden hatta kendi hayatlarimizin golgesinden bile uzak bir şey
yasayalim seninle... biz seninle hem bütün olalım, hem de parça...
ismini hiç koymayalim... bir dost, bir arkadaş, bir yoldaş, bir
sevgili... hiçbirini yaşamak istemiyorum seninle... yaşadıkça özgün bir
isim buluruz belki... ışte biz öyle farklı olalım...





bunlar büyük istekler, büyük laflar... biliyorum... ama hissettiğim
birşey var... diyoruz ya, akisina birakalim, akisina biraktigimda sana
bunları yazmak istedim... en doğal haliyle bu ışte...



sen başıma gelen en tuhaf seysin ... ve ben bu tuhafligi sevdim...








Hiç yorum yok:

14 Şubat 2015 Cumartesi

without: "rastlantısal " bir şey bizimkisi...

without: "rastlantısal " bir şey bizimkisi...:





























7 Ocak 2013 Pazartesi


"rastlantısal " bir şey bizimkisi...




bir ses geldi... sustum... tanidik bir ses... içimden gibi... gaipten
gelen bir ses gibi...  ama sesime ses veren, beni duyan, anlayan,
tanıyan bir ses... uzaktan gibi ama değil...



bu sesin sahibine ithafen:



mucize gibi mi demeli, yoksa çok mu sıradan... öyle sıradan bir günde
çıktın karsima... nedeni nasili sorgulamanın anlamı yok... sonuca
odaklaniyorum...



neler yaşadın kimbilir... neler yaşadım bilebilir misin? bir araya
geldigimizde bunlardan çok soyutlanmistik... birbirini tanimayan iki
insan... yolları kesismis bir yerde... ama yer bile yok... hani sorsalar
nereden taniyorsun? Nerede tanıştınız? verecek yanıtım yok... bu yüzden
belki de, özel olduğumuzu düşündük... zamandan, mekandan ve
maskelerimizden uzak... olduğumuz gibi... lafimizi esirgemeden,
 içimizden geldiği gibi... hani ilk kez yolda karsilasmis olsam seninle,
sarilabilirdim bile... öyle benim gibi, öyle sağlam, öyle içten...



sanki bedenlerimiz yok da, ruhlarımız bulusmus gibi... anlatmak güç...
ama şunu biliyorum, ben anlatamasam da sen anlıyorsun... sesimdeki
titremeyi bile hissedebildigin için, biliyorum beni anlayacagini...
kimsin, nereden geldin nereye gidiyorsun... ınan hiç umrumda değil...
tuhaf bir his bu... hep böyle kalsin istediğim tuhaf bir his... hani sen
de dedin ya, "evlilik aşkı öldürüyor... biz seninle hep sevgili
kalalım..." biz seninle hep böyle içten, böyle olduğumuz gibi kalalım...
kuralsız, savunmasız, cikarsiz... yolumuz birlikte ne kadar sürer,
nereye gider, nerede biter bilmeden... bunu da hiç sormadan sorgulamadan
gidelim ışte... sen beni bilme... ben de seni... ama biz birlikte
kalalım... hep orada ol... hep ulasabilecegim yerde... sacmalayalim
seninle, ciddi olalım bazen, bazen savasalim, bazen barisalim, gülelim
seninle...hep gülelim... ayrı hayatlarda yasasak da, bize ait küçük bir
dünyayı da sigdiralim  hayatlarimiza... baskılardan, insanlardan uzak,
herseyden hatta kendi hayatlarimizin golgesinden bile uzak bir şey
yasayalim seninle... biz seninle hem bütün olalım, hem de parça...
ismini hiç koymayalim... bir dost, bir arkadaş, bir yoldaş, bir
sevgili... hiçbirini yaşamak istemiyorum seninle... yaşadıkça özgün bir
isim buluruz belki... ışte biz öyle farklı olalım...





bunlar büyük istekler, büyük laflar... biliyorum... ama hissettiğim
birşey var... diyoruz ya, akisina birakalim, akisina biraktigimda sana
bunları yazmak istedim... en doğal haliyle bu ışte...



sen başıma gelen en tuhaf seysin ... ve ben bu tuhafligi sevdim...








Hiç yorum yok: